Uzun uzun düşünürken Berkay, direkt Narita havaalanına gidelim dedi, orada eşyalarımızı emanete bırakır, havaalanını gezeriz, orası çok büyüktür ve güzeldir dedi… iyi de dedim, buralarda birşeyler yeseydik, İstanbulda Atatürk havaalanından bilirim, havaalanında yiyecekler pahalıdır dedim, yok dedi, burada neyse orada da aynı, bir kuruş oynamaz,
Uzun bir tren yolculuğundan sonra Narita havaalanıa vardık, muhteşem bir yer, devasa boyutta ve çok lüks, uzun bir yolculuğumuz var, bu gece 22.00 de hareket edeceğiz, 11.30 saatlik bir yolculuktan sonra Dubai havaalanına oradan, uçak değiştirip 4.30 saatlik ikinci bir yolculuktan sonra İstanbula varacağız, yani kısaca 16 saatimiz havada geçecek, kolay değil dünyanın bir ucundan diğer ucuna gidiyoruz…
Valizlerimizi otomatik robota teslim edip emanete verdikten sonra gezmeye başladık, evet Berkayın’da dediği gibi, havaalanın üst katı geniş bir teras yapmışlar, tel örgüler çektikten sonra , terasa park kanepeleri yerleştirmişler, ama asıl dikkatimi çeken bu tel örgülerin belirli yerlerinde büyük delikler bırakılmış olmasıdı, onu da çözmekte zorlanmadım, insanlar kalkıp inen uçakların fotoğraflarını çekiyor, videolarını alıyorlardı, işte o delikler onun için açılmıştı… aklıma İstanbul Atatürk Havaalanı gelmişti, dışarıdan gelenlerin böyle bir olanakları olmadığı için, onlarda E-5 karayolu üstündeki Sefaköy girişinde olan geçitin üstüne çıkar oradan kalkıp inen uçakları seyrederdi…
Kısa bir dolaşmadan sonra karnımız acıkmıştı… Berkay Sushi yermisiniz dedi, iyi dedik… bir sushi restaurantına götürdü bizi, ilginçtir, dikdörtgen biçiminde bir restaurant, masa yok, ortada bir bölüm var, içi boş, elips şeklinde bir masa benzeri diyelim ilginç bir yer, burada herkes kenarlara oturmuş, üst tarafta yürüyen bant üzerinde değişik, değişik tabaklarda sushiler geçiyor, isteyen tabağı alıp içindekileri yiyor, garson falan yok ye yiyebildiğin kadar, sonra mı, işte sonrasını biraz değişik, önünde bir liste var, tabakların renk ve desenlerine göre değişik fiyatlar var, tabaklarda çok değişik türlerde sushi (Suşi) ler geçyor, sen istediğini alıyorsun ve yiyorsun, ama fiyatlarda ona göre değişiyor, çiğ balığı ince dilimlemişer, pirinç lapasının üstüne sarmışlar al sana sushi…Hadi yaaaa… bizim midye dolmamız vallahi fark atar, ben iki tabaktan fazla yiyemedim, çünkü herşey çiğ, yani çiğ balık yenirmi yaaa Saatler birbirini kovaladıktan sonra artık uçağa binme vaktimiz yaklaşıyordu, berkay ile vedalaştıktan sonra uçağımızın koltuklarına çöktük… ve havalandık …Elveda Japonya… Elveda temizlik, düzen nizam, Elveda insana saygıyı herşeyin üstünde tutan güzel insanlar…
SON
Yorum Yazın