DAHA AZ KALABALIK, DAHA ÇOK BEN

 KENDİ ŞARKILARINIZI YENİDEN YORUMLAMAK CESUR BİR ADIM. BU KARARI ALIRKEN, ELEŞTİRİLME KORKUSU YA DA ESKİ VERSİYONLARLA KIYASLANMA BASKISI HİSSETTİNİZ Mİ?

Hissetmedim. Zaten eleştirmek isteyen her koşulda eleştiriyor, bunu engelleyemem... (Gülüyor) Ama fikrine güvendiğim biri bir şey söylediğinde mutlaka dikkate alırım. Canlı versiyonları dinleyicilerim uzun zamandır istiyordu, ben de onları kırmadım. Kendimle kıyaslanmaksa en sevdiğim şeylerden biri. Bu arada yeni versiyonları daha çok sevildi gibi görünüyor.

YENİ PROJEDE “SAHNE SICAKLIĞI” VURGUSU YAPIYORSUNUZ. SİZCE MÜZİKTE “FAZLA KUSURSUZLUK” DUYGUYU ÖLDÜRÜYOR MU?

Kesinlikle evet. Müzik bir duygu dili ve o duyguların içindeki ufak kusurlar bazen en büyük güzelliği barındırıyor. Sahnedeki doğallık stüdyoda kaybolabiliyor. Bu projede o sıcaklığı, o samimiyeti kayda taşıma derdimiz vardı.

“AKUSTİK RENKLER”LE NOSTALJİYE, ŞİMDİ İSE KENDİ RUHUNUZA YÖNELDİNİZ. ELİF BUSE DOĞAN’IN MÜZİKAL DEVRİMLERİ DÖNEM DÖNEM TEKRAR EDECEK Mİ? BU BİR KIRILMA NOKTASI MI?

Benim yolculuğum değişim ve gelişim üzerine kurulu. Her proje bir kırılma gibi ama aynı zamanda bir devam da… Müziğim, ruh halimin aynası. O an hangi şarkılar beni etkiliyorsa onları okuyup dinleyicimle buluşturuyorum. Bir sıralama ya da devrim hesabı yapmıyorum. Hislerimle ve gelişimimle ilerlemeye çalışıyorum.

ŞARKILARINIZI CANLI ÇALMAYI TERCİH ETTİNİZ, AUTOTUNE VE YAPAY EFEKTLERLE SÜSLENEN GÜNÜMÜZ SOUND’LARINA KARŞI BİR DURUŞ MU BU?

Bir duruştan ziyade bir tercih bu. Canlı çalmak daha riskli ve zahmetli ama aynı zamanda daha gerçek. Ben o gerçeklik duygusunu seviyorum. Müzik bir “an” işi benim için ve o anın ruhunu bozmadan aktarmak istiyorum. Ama autotune ve efektler de yeri geldiğinde şarkılara çok yakışabiliyor.

DİJİTAL DÜNYADA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTEN SÖZ EDİYORSUNUZ. SOSYAL MEDYA TRENDLERİYLE DEĞİL, KALICILIKLA İLERLEMEYİ Mİ SEÇTİNİZ? BUGÜN POPÜLER OLMAK MI ÖNEMLİ, YOKSA ZAMANSIZ KALMAK MI?

Zamansızlık… Her zaman! Trendler gelip geçici. Benim derdim “bugün dinlensin” değil, “yıllar sonra da içe dokunsun.” Kalıcılığı arıyorum; kendi yolumda, kendi sesimde.

 “AŞK BAŞIMDA BELA” GİBİ DUYGUSAL YOĞUNLUĞU YÜKSEK BİR PARÇAYI YENİDEN SESLENDİRMEK, O ŞARKIYLA KURDUĞUNUZ BAĞI DEĞİŞTİRDİ Mİ? KENDİNİZE YENİDEN Mİ ANLATTINIZ O ŞARKIYI?

Bu şarkıyı ilk kez seslendiriyorum. Aslında tek başına bir single olacaktı ama projeyi zenginleştirmek istedik. Son bir yılda seslendirdiğim şarkıların canlı versiyonlarını da ekledik ve beş şarkıyla birlikte yayınladık. Hem projenin yeni şarkısı hem de adı “Aşk Başımda Bela” oldu. Daha önce seslendirdiğim diğer şarkıların yorumu zamanla olgunlaştı; bu da projeyi özel bir yere taşıdı.

 PROJEDE SADELEŞMİŞ, İÇE DÖNÜK BİR RUH VAR. ELİF BUSE DOĞAN ARTIK İÇ SESİNİ DAHA ÇOK MU DİNLİYOR? BU DÖNÜŞÜM MÜZİĞİNİZE NASIL YANSIDI?

Evet, iç sesimi daha çok dinlemeyi öğrendim. Daha az kalabalık, daha çok ben… Bu da müziğime yansıdı. Daha sade ama daha yoğun bir anlatım çıktı ortaya.

SAHNE VE STÜDYO ELİF BUSE DOĞAN İÇİN NE İFADE EDİYOR? HANGİSİNDE DAHA GERÇEK, DAHA SAVUNMASIZ HİSSEDİYORSUNUZ?

 Sahne nefes almak gibi. Orada tüm duvarlar yıkılıyor. Ama stüdyoda da içe dönüyorsunuz; daha bir gerçeklik var. İkisinde de ayrı bir savunmasızlık hissi yaşıyorum. En çok kendim olduğum yer sahne, en çok kendimi keşfettiğim yer stüdyo.

 TÜRK MÜZİĞİNDE “YENİLİK” KAVRAMI SİZCE NE KADAR DOĞRU KULLANILIYOR? SİZCE GELENEKTEN KOPMADAN MODERN KALMAK MÜMKÜN MÜ?

 Bence en güzel yenilik, gelenekten beslenerek yapılan yenilik. Kopmadan, unutmadan… Benim müzikal anlayışım da bu: köklerimi unutmadan yeni dallar vermek. Yenilik bir reddetme değil, bir büyüme alanı olmalı.

 BU PROJE BİR TÜR “KİŞİSEL ARINMA” GİBİ GÖRÜNÜYOR. ELİF BUSE DOĞAN İÇİN MÜZİK ARTIK SADECE DİNLEYİCİYE DEĞİL, KENDİNE DE Mİ ŞİFA?

 Her zaman şifaydı aslında. Müzik benim için sadece anlatmak değil, iyileşmek de.

 DİJİTAL DÜNYADA ALGORİTMALAR VE SAYILAR ARASINDA SANATÇI RUHUNU KORUMAK ZORLAŞIYOR MU? SİZİN İÇİN “TIKLANMA” MI, “DOKUNMA” MI ÖNEMLİ?

Dokunma. Binlerce tıklama yerine bir kişinin kalbine dokunmak çok daha kıymetli. Görünürlük elbette önemli ama içi doluysa anlam kazanıyor.

BİR GÜN KENDİ HAYATINIZI ANLATAN BİR ALBÜM YAPACAK OLSANIZ, İLK ŞARKININ ADI NE OLURDU?

“Olduğu Kadar.”

Röportaj: Alper ERGEZ