SEMRA ÖZAL,'BANA DERECE BEKLİYORUZ DEMİŞTİ'
RÖPORTAJYaptığı başarılı çalışmalarıyla gündeme geldi hep… Hanımefendi kişiliği ve mesleğindeki başarısıyla milyonların gönlünde taht kurdu. Türkiye Güzeli, haber spikeri ve sunucu Ece Pirim, Televizyonculuğa TRT’de başladı. Mesleğin ustalarıyla çalıştı. Kendini yetiştirdi, geliştirdi ve televizyonculuğun mutfağını ve kamera önünü öğrendi. Ana Haberler sunmaya, programlar yapmaya başladı. Güzellik yarışmalarına katıldı. Türkiye ve Dünya Güzellik Kraliçesi seçildi. Pirim, Türkiye’nin tanıtımında katkılarda bulundu. Dünyanın birçok ülkesini ve kentlerini gezerek farklı kültürleri gördü. Birçok ödüle layık görüldü. Hatta oyunculuk alanında da kendini geliştirdi. Ece Pirim, dününü, bugününü Alper Ergez’e anlattı.
HEM GÜZELLİK KRALİÇESİ, HEM HABER SPİKERİ OLUNABİLİR Mİ? ECE PİRİM BUNU NASIL BAŞARDI?
Öncelikle herkese merhabalar. Hem güzellik kraliçesi hem haber spikeri olmak konusu aslında iki farklı kulvar gibi görünse de, yeteneğiniz ve merakınız varsa, yalnızca iki değil üç-dört işi bir arada da yürütebilirsiniz. Güzellik yarışmalarında ülkenizi temsil ediyorsunuz; haber spikerliğinde ise ülke ve dünya gündemini okuyarak, izleyerek, araştırarak seyirciye aktarıyorsunuz. Ben medya dünyasına çok genç yaşta ilgi duydum; hem yazılı hem görsel basında yer almak istiyordum. Ekranın önünde ve arkasında olmak, sosyal yönümü geliştirmemde büyük rol oynadı. Güzellik yarışmaları ise, özellikle Türkiye’yi temsil etmek adına benim için büyük bir gururdu. Hatta İtalya’daki yarışmaya giderken rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın eşi Semra Özal Hanımefendi “Derece bekliyoruz” diyerek beni ayrıca onurlandırmıştı.
PODYUM VE TV’İ BİR ARADA YÜRÜTTÜM
O dönemde, yani 30 yıl öncesinde yarışmalar çok daha farklıydı. Şimdiki gibi 150 kişinin katıldığı elemeler yoktu. Örneğin Amerika’daki yarışmada toplam 52 yarışmacı vardı. Ben haber spikerliğine başlamadan önce sunuculuk yapıyordum. Bir yandan eğitim alırken diğer yandan mankenliğe devam ediyordum. Yani “podyumdan TV’ye geçiş” gibi bir durum olmadı, ikisini aynı anda yürüttüm. O zamanlar haber spikeri olduktan sonra tekrar sunuculuğa dönmek mümkün değildi, çünkü spikerlik en üst basamak sayılıyordu. Ancak hocalarımın da önerisiyle haber spikerliğini ileri bir noktaya taşıma kararı aldım. Bu kararı almamda disiplinli yapımın ve yaptığım işe dört elle sarılmamın büyük payı var. Bugün birçok kişi aynı anda spikerlik, oyunculuk, şarkıcılık gibi alanlarda faaliyet gösteriyor. Benim de tiyatro ve dizilerde yer aldığım oldu. Fakat her zaman prensiplerim doğrultusunda hareket etmeyi tercih ettim.
SUNUCULUKTAN DÜNYA TURNELERİNE, ECE PİRİM’İ BU KADAR ÇOK YÖNLÜ KILAN NE?
Çok yönlülük benim için çocukluktan gelen bir özellik. Sadece tek bir alanla yetinmedim; sevdiğim işlere de dahil oldum. Dünya turnesi de bu kapsamda yer alıyor. Dışişleri Bakanlığı ve Kültür Daire Başkanlığı’nın ortak projesinde, grubun başında olup organizasyonu yürütmem teklif edildiğinde büyük bir istekle kabul ettim. Sorumluluk duygum çok yüksektir, özellikle belirtmek isterim. Güzel bir ekip kurduk: defile, quartet, Türk Sanat Müziği, halk oyunları, soprano gibi çok yönlü bir programla 55 ülke, 90 şehir gezdik. Türkiye’yi temsil etmek, her gösteri sonrası yazılan raporların bakanlığa ulaşması ve bu işin resmi olarak takdir edilmesi büyük bir onurdu. Üç yılın sonunda dönemin bakanından, Türkiye tanıtımına katkılarımdan dolayı teşekkür belgesi ve özel bir ödül aldım. Grubumuzun adı: Turquie La Belle (Güzel Türkiye) idi.
TÜRKİYE’Yİ DÜNYAYA TANITAN BİR YÜZ OLMAK, SADECE BİR KARİYER BAŞARISI MI YOKSA BİR MİSYON MU?
Bu, yalnızca bir kariyer başarısı değil; aynı zamanda bir misyondur. Ben de zamanla bunu bir misyon olarak benimsedim. Hem güzellik yarışmalarında, hem Türkiye tanıtımında, hem de defilelerde ülkemi en iyi şekilde temsil etmeye çalıştım. İtalya ve Japonya’daki profesyonel ajanslardan modellik teklifleri aldım. Ancak oraya yerleşmem gerektiği için kabul edememiştim. Hatta Fransız sinemasından da bakanlık aracılığıyla teklif geldi. Fransa’ya yerleşip görüşmelere katıldım, Fransızca dersler aldım. Fakat Türkiye’deki konumum ve kariyerim çok başarılı şekilde devam ettiği için, bu tekliflerden vazgeçtim. Şimdi geriye dönüp bakınca, “Evet, en azından denemeliydim” diyorum. O fırsatları kullanıp yine Türkiye’ye dönebilirdim. Ancak o zamanın şartlarında ismimin iyi anıldığı bir noktaya geldiğime inanıyorum. O dönem sosyal medya bu kadar yaygın olsaydı, çok daha fazla kişiye ulaşabilir, kalıcı belgeler bırakabilirdik.
TELEVİZYON EKRANLARINDA YILLARINI GEÇİRMİŞ BİRİ OLARAK, BUGÜNÜN MEDYASINA NE GÖZLE BAKIYOR?
Ankara TRT’de başlamıştım; üzerinden 30 yıl geçti. Bugünün medyasına artık dijital gözle bakılıyor. Sosyal medya herkesin kendi kanalını oluşturmasını sağladı. YouTube, Instagram, TikTok gibi platformlarla televizyon ekranları eski cazibesini yitirdi. Bu da seçiciliği azalttı. İçerikler, programlar ve bu programların yapımcıları birbirine karıştı. Elbette “değişmeyen tek şey değişimdir” sözüne katılıyorum. Sektörde olan da olmayan da bu farklılığı fark edebiliyor. Ancak ekranlar artık eskisi kadar lezzetli değil. Dijital medya her şeyin önünde ve bilgiye erişim çok daha hızlı. Ama aynı oranda bilgi kirliliği de var. Bakalım, zaman içinde neler olacak?
ECE PİRİM’E GÖRE BİR KADININ MEDYADA GÜÇLÜ KALABİLMESİNİN EN KRİTİK SIRRI NEDİR?
Bu soruyu kısa başlıklarla özetleyebilirim. En başta güvenilir olmak geliyor. Kendinize yapılan yorumlara kendi şeklinizi vermelisiniz, Kendinizden emin bir duruş ve disiplin içinde olmalısınız, İmaj çok önemli, sadece başkaları için değil, sizin benimsediğiniz bir imaj olmalı. Bağlantılar çok önemli, size destek olacak, birlikte fikir alışverişi yapabileceğiniz insanlarla çalışmak güvenilirliğinizi artırır. Görünürlük, duruş, iletişim ve çizginizin bozulmaması çok kıymetlidir. Ve en önemlisi, sizi anlayan kişilerle, uyum içinde çalışabileceğiniz bir ortamda olmak gerekir.
GÜZELLİK YARIŞMALARI MI, HABER MASASI MI DAHA ZORLU BİR ALAN?
İkisi birbirinden çok farklı kulvarlar. Elbette her ikisinin de heyecanı ve zorluğu var. Ama haber spikerliği daha ciddi, daha dikkat ve hata kabul etmeyen bir alan. Güzellik yarışmaları ise heyecanlı ve ülkenizi temsil etmenin verdiği sorumluluğu taşıyor. Ortamlar eğlenceli olabilir ama temsil bilinci çok önemli. Ben ikisini de layıkıyla yapabildiğim için kendimi şanslı sayıyorum.
BİR EKRAN YÜZÜ OLARAK, HAYATI BOYUNCA EN ÇOK GURUR DUYDUĞU AN HANGİSİYDİ?
Gurur duyduğum pek çok anım var. Ama özellikle güzellik yarışmalarında ülkemi temsil etmek, derece alarak daha çok tanınır hale gelmek ve Türkiye’yi dünyaya tanıtmak benim için unutulmaz anlardandı. Bunlar herkese nasip olmayacak, kıymetli anlar. O mutluluğu ve gururu hiçbir zaman unutamam.
RÖPORTAJIMIZA KATILARAK BİZE ZAMAN AYIRDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ. SON OLARAK HABER CADDESİ OKUYUCULARINA VE SİZİ SEVENLERE NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Ben de çok teşekkür ediyorum. İnsanlara iyi örnek olabilmek, bazen rol model olarak görülmek beni çok mutlu ediyor. Eğer birilerine, gelecek adına bir şeyler ifade edebiliyorsam bu benim için çok önemli. Haber Caddesi okuyucularına ve tüm sevenlerime en içten saygılarımı iletiyorum. Diliyorum; herkes sevdiği işi yapabilir ya da yaptığı işi içinde benimser. Bu durumun önce kendisi sonra toplum için geri dönüşümü çok daha iyi olacaktır. Fakat her şeyin önünde sağlık geliyor. Sağlıkla, sevgiyle, hoş görüyle ve merhamet ile kalın.
Röportaj: Alper ERGEZ
İlginizi Çekebilir