TÜRK SANAT MÜZİĞİ SÖYLEYEN BİR ANNENİN TEK KIZIYIM
RÖPORTAJDeyim yerindeyse Ceren Gündoğdu’da yok yok… Şarkıcı, şarkı yazarı, müzikal oyuncusu, sosyolog...Her yaptığı şarkı milyonlar tarafından büyük bir keyif ile dinlendi. Her şarkısı müzik listelerini zorladı. Yeni albümünde okuduğu 12 şarkıdan 11’i yine ünlü sanatçıya ait. 10 parmağında 10 marifeti olan Ceren Gündoğdu çalışmalarıyla ilgili Alper Ergez’e konuştu.
YENİ ALBÜMÜNÜZDEKİ 12 ŞARKIDAN 11’İ SİZE AİT, BİRİ İSE ANNENİZİN 90’LI YILLARDA YAZDIĞI BİR ŞARKI… “SEVDAN ATEŞTEN GÖMLEK” SADECE MÜZİKAL DEĞİL, DUYGUSAL OLARAK DA BİR MİRAS. BU ŞARKIYI İLK KEZ DUYDUĞUNUZ ANI HATIRLIYOR MUSUNUZ?
Geleceğe bir mektup bırakmışım hissi veriyor bu şarkıyı kaydetmiş olmak. Yıllar yıllar sonra, muhtemelen yüzümde koca bir tebessümle, anneciğimin şarkısını 30’larımdayken yeniden söylemiştim diyeceğim. Şarkıyı ilk duyduğum anı net olarak hatırlamasam da, beni çocukluğumda çok mutlu ettiğini hatırlıyorum bu şarkının. Ben de bu sebeple dahil etmek istedim albüme aslında. Hepimizin iyi hissetmeye, mutlu anlar yakalamaya ihtiyacı var. Dünya gittikçe karanlık bir yere dönüşüyor…
MÜZİKAL KİMLİĞİNİZDE HEM BİR PİYANİST, HEM BİR HİKÂYE ANLATICISI, HEM DE BİR YAPIMCI OLARAK VARSINIZ. BU ÇOK KATMANLI ÜRETİM SÜRECİ SİZİ GÜÇLENDİRİYOR MU, YOKSA YORUYOR MU?
Yorulduğum anlar, en çok da mental olarak bitkin hissettiğim dönemler oluyor elbette. Fakat tüm bunlar benim kimliğimin bir parçası, başka bir Ceren nasıl olurdu bilmiyorum. Sanatsal üretimlerimi bütüncül şekilde var ediyor olmak benim en parlak, en güçlü yanım gibi hissediyorum.
“SEVDAN ATEŞTEN GÖMLEK”İN KLİBİ İTALYA’DA ÇEKİLDİ. ŞARKININ İÇİNDEKİ NOSTALJİ, AVRUPA SİNEMASI ESTETİĞİYLE NASIL BİR UYUM YAKALADI SİZCE? BU GÖRSELLİĞİ NEDEN CENOVA’DA KURMAK İSTEDİNİZ?
Kuzey İtalya’nın renkli, sıcak, albenili ve gösterişten uzak estetiğinin şarkının ruhuyla örtüşeceğini düşündüm yola çıkarken. Artık izleyici samimi ve doğal içeriklere yöneldi. Benim şahsi görüşüm de bundan yana; milyonluk prodüksiyonlarla sinema filmi tadında bir klip çekmiyorsanız, şarkının hissiyatıyla örtüşen bir görsel dünya yaratmak son derece yeterli oluyor. Bu realiteyi bağımsız bir müzisyen olarak avantajıma çeviriyorum. Şarkılarımın rengini ve ruhunu yansıtacağımız sade ve içten fikirler tasarlıyorum. Çoğu müzik videomun sanat yönetmenliğini de ben yapıyorum bu sebeple…
ALBÜMDEKİ 11 ŞARKIYI BİZZAT YAZDINIZ. BU KADAR YOĞUN KİŞİSEL ÜRETİMDE, DUYGUSAL TÜKENMİŞLİK YAŞAMAMAK İÇİN NASIL BİR İÇ DİSİPLİN KURUYORSUNUZ?
Benim içimde durmadan çağlayan bir şarkı yazma aşkı var sanırım. Yaratım süreci beni çok tatmin eden, dolayısıyla her daim heyecanlanla ve tutkuyla içine daldığım bir süreç. Sinema ve edebiyat günlük hayatımın merkezinde, çünkü kişisel hobilerim bu ikilinin etrafında şekilleniyor. Haliyle sürekli bir ön çalışma içerisindeyim, hatta bazen farkında bile olmayarak notlar alıyor, konular, duygular hapsediyorum zihnime. Beni hizada tutan ve bir rutin halinde üretebiliyor olmamı sağlayan şey bu bence. Mesleğimle ilgili beni tükenmişliğe iten tek şey kapsayıcı bir endüstriye sahip olmamamız. Görünürlük, finansman ve pr mevzularının belirleyiciliğine ek olarak, kolay müzik formüllerinin zorunlu kıldığı tek düzelik, çok sayıda iyi müzisyenin varlığını görünmez kılıyor. Bu durumla da barıştık, kavga etmiyoruz. Ama eleştirilerimizi dile getirmekten vazgeçecek de değiliz :)
MÜZİĞİNİZDE HEM KIRILGAN HEM DE GÜÇLÜ BİR KADIN SESİ VAR. BU İKİ ZIT DUYGUYU AYNI ANDA BARINDIRMAK BİR TERCİH Mİ, YOKSA HAYATIN SİZE YÜKLEDİĞİ BİR İFADE BİÇİMİ Mİ?
Bence kurgulanmış bir dualite değil bu. Gerçekliğimin müziğime yansıması olarak görüyorum bu iki zıt duygunun birlikteliğini. Bir yaştan sonra kırılganlığımın, hassas yapımın, duygusallığımın, içe dönük oluşumun değiştirmem gereken zayıf özelliklerim değil de hayatı (ve müziği) algılayış ve ifade ediş biçimimin kaynağı olduğunu idrak ettim. Hep değişmemiz gerekiyor, bir üst sürüme geçmemiz gerekiyor sanıyoruz. Halbuki “standart” olmayan özelliklerimiz süper gücümüz belki de.
MÜZİĞİNİZDE HEM DOĞU HEM BATI TINILARI HİSSEDİLİYOR. BUGÜNÜN TÜRKÇE POP SAHNESİNDE BU DENGEYİ YAKALAYABİLEN ÇOK AZ İSİM VAR. SİZCE BU SENTEZLENMİŞ SES, SİZİ ÖZGÜN KILAN ANAHTAR MI?
Bunu duymak çok iyi geldi, güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Çanakta ne varsa kaşığa o geliyor cümlesini sık sık tekrarlıyorum böyle sohbetlerde. Halk müziği şefi bir babanın ve Türk sanat müziği söyleyen bir annenin tek kızıyım. Konservatuarda Müzikal tiyatro ve piyano eğitimi aldım. Bu çok renkliliğin yansımaları hem bestelerimde, hem yorumculuğumda hissediliyor sanırım. Özgünlüğün kökeninde farklı müzik türlerine olan ilgim ve doğal yatkınlığım var muhtemelen. Ne kadar özgünüm bilemem, bunu söylemek bana düşmez ama kendime benzemeye çalışıyorum bundan eminim.
BAĞIMSIZ BİR KADIN SANATÇI OLARAK, YAPIMCILIĞINI DA ÜSTLENDİĞİNİZ ALBÜMÜNÜZDE ‘KENDİ SESİNİZİ’ NASIL DUYDUNUZ? BİR İÇ SESLE Mİ SAVAŞTINIZ, YOKSA ONUNLA DOST MU OLDUNUZ?
Hem savaştım, hem barıştım kendimle. Süreç içinde kendimi hırpaladığım zamanlar daha fazlaydı ama şimdi dönüp bakınca kendimle kurduğum ilişkiyi daha sağlam ve daha sevgi dolu bi yere taşımış oldum bu albümün tamamlanmasıyla beraber.
TÜRKÇE POP’A “ROMANTİK VE ÖZGÜN BİR KAPI ARALAMAK” HEDEFİNİZ VAR. PEKİ BUGÜNÜN MÜZİK DİNLEYİCİSİ HÂLÂ AŞKI, ŞİİRİ, HİKÂYEYİ DİNLEMEYE AÇIK MI SİZCE?
Çok güzel soru bu! Aşk ve şiir, dünyada her şeyin bir bütün olduğunu düşündürtüyor bana. Herkes için aşkın bir başka hali, biricik bir formu var. Bu yüzden de hiç bir zaman modası geçmeyecektir ne hikaye anlatıcılığının, ne şiirin, ne de aşkın. Bugünün dinleyicisinin kafası çok karışık bence. Hayat çok hızlı ve çok komplike. İnsan gözünün önünde durana yöneliyor belki de masumane bir şekilde ama kalbine dokunan bir şarkıyı duydu mu kulak arkası etmeyecek çok sayıda insanın da var olduğuna inanıyorum. Tüm mesele karşılaşmak, karşılaşabilmek, denk gelmek. Karamsar değilim asla.
ALBÜM ÇOK TAZE AMA YİNE DE SORMUŞ OLALIM; YAKIN ZAMANDA GELECEK PROJE VAR MI?
Çok yakın zamanda bir live session kaydettik. İçinde hem albümden şarkılar var, hem eski dinleyicilerimin çok sevdiğini bildiğim eski bir şarkım var ve bir de sürpriz düet. Başarının algı yönetimiyle şekillendiğini derinden hissettiğimiz bu dönemde, gerçek bir an sunmak istedim dinleyicime. Piyano başında şarkılarımı canlı canlı çalıp söylediğim anları kaydettiğimiz için çok memnunum bu yüzden. Paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Önce YouTube kanalımda, ardından tüm dijitallerde yer alacak bu şarkılar. Ekim ayında ise ertelediğimiz albüm konserlerine başlayacağım. İlk etapta İstanbul, Eskişehir ve Ankara var rotada.
Röportaj:Alper ERGEZ
İlginizi Çekebilir