BUGÜN GENÇ OYUNCULAR ŞÖHRETİ SOSYAL MEDYADA ARARKEN, SİZ ŞÖHRETİ YETENEĞİNİZLE KAZANDINIZ. SİZCE ‘ÜNLÜ OLMAK’ İLE ‘SANATÇI OLMAK’ ARASINDAKİ ÇİZGİ SİLİNDİ Mİ?
Popüler olmak ile sanatçı olmak arasındaki fark aslında hep vardı. Eskiden de sadece yeteneğiyle öne çıkanlar olduğu gibi, farklı yollarla üne kavuşanlar da vardı. Bugün de aynı durum geçerli. Ancak günümüzde çok daha fazla yetenekli oyuncu görüyoruz. Sektör gelişti, imkânlar çoğaldı. Artık şarkı söyleyen, resimle ilgilenen, sahneye çıkan çok yönlü sanatçılar kendilerini daha rahat ifade edebiliyor. Ben de bir dönem resim yapar, şarkı söylerdim ama bunu pek kimse bilmezdi. Bugün sosyal medya bu tür yetenekleri paylaşmayı çok daha kolay hale getirdi.
SİZİ SADECE GÜZELLİĞİNİZLE DEĞİL, ZEKÂNIZ VE DİK DURUŞUNUZLA DA HATIRLAYAN GENİŞ BİR KİTLE VAR. MEDYA DÜNYASINDA KADIN OLMANIN AĞIRLIĞINI EN ÇOK HANGİ DÖNEMDE HİSSETTİNİZ?
Beni hep zekâm ve duruşumla tanımlayan insanlar oldu. Bu benim için çok değerli. Hiçbir zaman yüzeysel ya da köksüz bir yere konulmadım; aksine hep onure edildim. Hayranlarımın büyük kısmı da bu bakış açısıyla yaklaştı. Ben de hayatım boyunca kaliteye ve eğitime önem verdim. Bugün hâlâ bu şekilde takdir görmek benim için en kıymetli şeylerden biri. Kadın olmanın ağırlığını ise zaman zaman hissettim. Kadınlar daha çok mobbinge uğrayabiliyor, tacize maruz kalma ihtimali daha yüksek olabiliyor. Ama dik durmayı bilirseniz bunun da üstesinden gelebiliyorsunuz. Yaş ve tecrübe insanı olgunlaştırıyor; gençken daha kırılgan oluyoruz ama zamanla çevremizi 360 derece görmeyi öğreniyoruz. Ben hiçbir zaman hayatımı bu ağırlık üzerine kurmadım. Akıllı geldim, akıllı gideceğim.
FİLM-SAN VAKFI’NDA YÖNETİCİLİK YAPMAK BÜYÜK SORUMLULUK. KAMERA ÖNÜNÜ ÖZLEDİĞİNİZ OLUYOR MU?
Evet, Film-San’da başkan yardımcılığı yapıyorum ve bu benim için çok önemli bir görev. Başkanımız Murat Özen ve Kıvanç Terzioğlu ile birlikte bu yıl da önemli projeler hazırlıyoruz; sinema ödüllerimizin ikincisini gerçekleştireceğiz. Oyunculuk ise her zaman özlediğim bir şey. İki yıl önce TV8’de bir dizide yer aldım. Menajerim var, uygun projeler geldiğinde değerlendirmek istiyorum. Tiyatro da olabilir, dizi de… Ama 15 yıl ara verdiğim için geri dönüş kolay değil. Sektör o kadar hızlı değişmiş ki, bıraktığımda dünyadaydım, döndüğümde Mars’a inmiş gibiydim. Yine de bana uygun, güçlü bir rol çıktığında dönmek isterim. Küçük rollerle dönmeyi düşünmüyorum.
GEÇMİŞTE ALDIĞINIZ ELEŞTİRİLERLE BUGÜNKÜ DİJİTAL LİNÇ KÜLTÜRÜNÜ KIYASLADIĞINIZDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ? OYUNCULUK ARTIK SADECE YETENEK DEĞİL, SABIR İŞİ Mİ OLDU?
Bizim dönemimizde de eleştiriler olurdu ama sosyal medya olmadığı için kendimizi savunmamız zordu. Gazetelerde ne yazılırsa onunla sınırlı kalırdık. Bugünse oyuncuların kendilerini doğrudan ifade etme şansı var. Dijital linç bana biraz abartılı geliyor çünkü günümüz oyuncuları çok iyi şartlarda çalışıyor, yüksek paralar kazanıyorlar. Bizim dönemimizde karavanımız bile yoktu; kostümümüzü, makyajımızı kendimiz yapardık. Bugün başrol oyuncuları sete neredeyse ilah gibi geliyor. Bu kadar imkânın içinde eleştirilerin onları çok yıprattığını düşünmüyorum.
BUGÜNE KADAR EKRANDA VE SAHNEDE BİRÇOK KARAKTERE HAYAT VERDİNİZ. GERÇEK HAYATTA HİÇ MASKE TAKMAK ZORUNDA KALDINIZ MI?
Elbette. Hatta bence gerçek hayatta hiç maske takmayan kimse yoktur. İnsan ilişkilerinde belli mesafeler korumak gerekir. Çünkü insan doğası gereği kıskançlık ve haset barındırabilir. Çok samimi olduğum birkaç kişi dışında çoğunlukla mesafeli davranırım. Bu da kendimi korumak için en doğal hakkım.
RÖPORTAJ: Alper ERGEZ
Yorum Yazın