"YADİGÂR" GİBİ BİR ŞARKIYI 17 YIL SONRA LARA İLE YENİDEN SESLENDİRMEK NASIL BİR DUYGUYDU?
Lara, hem çok sevdiğim bir şarkıcı hem de uzun yıllardır dostum. Yadigâr, zamanında klipsiz kalmış ama bilenin çok sevdiği, niş bir dinleyici kitlesine sahip bir şarkıydı. 17 yıl sonra bu parçayı yeniden seslendirmek, bilenler için nostaljik bir soluk; bilmeyenler içinse “Bakın, zamanında böyle bir şarkımız vardı” heyecanıyla gerçekleşti. Bu projede beni en çok heyecanlandıran şey, geçmişle bugünü buluşturmak oldu.
“BENİM KALEM” ALBÜMÜNDE ESKİ ŞARKILARINIZI YENİDEN YORUMLARKEN NELERE DİKKAT ETTİNİZ?
Aslında bugünün müzikal ruhunu yakalamak gibi bir kaygım olmadı. Amacım, zaten sevilen ve bilinen şarkıların, bu kez kendi sesimden ve akustik haliyle dinleyiciye ulaşmasıydı. Bu kayıtlarla, şarkıların yazarının da ben olduğunun altını çizmek istedim.
LARA İLE İLK KEZ BİR ŞARKIDA DÜET YAPMANIZ NASIL GELİŞTİ? KİMYANIZ ŞARKIYA NASIL YANSIDI?
Bu aslında bizim ilk müzikal birlikteliğimiz değil. Gençlik yıllarımda Lara’ya sahnede uzun süre vokal yapmıştım. Bu projede tekrar yollarımız kesişti. Repertuvarı oluştururken neyi seslendireceğime karar veremiyordum, çok sevdiğim dostum Ahmet Kamil Taşkın imdadıma yetişti. Onun fikirleriyle şekillendirdik listeyi ve Yadigâr da böylece dahil oldu. Sözlerini benim yazdığım İhanetin Bekçisi’ni de birlikte söylemek istiyoruz ama bestesi Arap — döviz kurları nedeniyle şimdilik erteledik. Bu arada, yabancı cover’ların neden azaldığını merak edenler için de cevap burada saklı :)
SIFIR ŞARKILARDAN OLUŞAN ALBÜM İLE AKUSTİK SERİ ARASINDA NASIL BİR DENGE KURUYORSUNUZ?
Ben her zaman "yeniden" üretime inanan bir müzisyen oldum. Akustik serideki hedefim, yazarı ben olan şarkıları, sade ve samimi bir şekilde yeniden yorumlamaktı. Ama sıfırdan üretilmiş yepyeni şarkılarla dinleyiciyle ilk kez buluşmak çok daha heyecan verici.
KLİPTEKİ DİKİŞ MAKİNESİ SEMBOLİKTİ. ŞARKI YAZARLIĞINIZI “KİŞİYE ÖZEL ŞARKI DİKMEK” GİBİ DÜŞÜNÜRSEK, BU SÜREÇ NASIL İŞLİYOR?
Bunu fark etmiş olmanız beni çok mutlu etti. Elbette kendiliğinden akan şarkılarım da var ama ben özel üretimin gücüne daha çok inanıyorum. Tıpkı bir terzi gibi, her şarkıcının ruhuna, sesine en uygun şarkıyı “dikmek” başarıya da daha çok yaklaştırıyor. Bu yaklaşımın somut örnekleri çok:
Berkay – Yaz, İkilem – Aç Bu Şarkıyı, Merve Özbey – Kaptan,
Kenan Doğulu – Hezarfen, Ajda Pekkan – Ayrılık Ateşi,
Hande Ünsal – Lovelandım ve Kayıp Parça gibi…
İTÜ MADEN MÜHENDİSLİĞİ’NDEN KONSERVATUVAR VE TİYATROYA… BU GEÇMİŞ MÜZİKAL YOLCULUĞUNUZA NASIL YANSIDI?
Mühendislik benim İstanbul’a geliş biletimdi aslında. Okuduğum bölüm üzerine çalışmayı hiç düşünmedim. Üniversite hayatı ve mühendisliğin kazandırdığı analitik düşünme şekli elbette müziğime ve hayatıma katkı sağladı. Master programına ise tamamen askere biraz daha geç gidebilmek için yazılmıştım. :) Aynı dönemde konservatuvarı kazanmak ve oyunculuk dersleri almak çok daha anlamlıydı benim için. Sanatın her alanına büyük bir ilgim var; tiyatro, edebiyat, sinema… Bunlar beni besliyor, içimi dolduruyor.
AJDA PEKKAN’DAN KENAN DOĞULU’YA, ZERRİN ÖZER’DEN SERDAR ORTAÇ’A… DEV İSİMLERE ŞARKILAR VERDİNİZ. KENDİ SESİNİZLE SÖYLEMEK NASIL BİR HİS?
Bu bir meydan okuma değil. Zaten çalıştığım tüm sanatçılar kendilerini kanıtlamış, halkın gönlünde yer etmiş isimler. Eskiden CD kartonetlerinde kim, hangi şarkıyı yazmış görmek mümkündü. Şimdi böyle bir imkan yok. O yüzden sürekli “Bu şarkıyı da mı sen yazdın?” gibi sorular alıyorum. Bu akustik seriyi de biraz bu yüzden yaptım: Şarkıların yazarını tanısın insanlar.
“SEN İSTANBUL’SUN” GİBİ COVER’LAR KARİYERİNİZDE NASIL BİR ETKİ YARATTI?
Bu şarkılar zaten benim kariyerimi inşa etti. O yüzden yeniden söylemem bir dönüm noktası sayılmaz ama elbette kıymetliler. Mesela Sen İstanbul’sun, geçtiğimiz aylarda Almanya O Ses Çocuklar’da 15 yaşındaki Tuana tarafından söylendi ve yeniden listelere girdi. Ya da Baboş, yıllar önce Oktay Gürtürk’e vermiştim; bu yıl İnci Taneleri dizisinde Yılmaz Erdoğan’ın seslendirmesiyle tekrar gündeme geldi. Şarkının 10 yıl sonra bir haftada 1 milyon izlenmesi bunun en güzel örneği.
DİZİ MÜZİKLERİNDEN POP HİTLERE… ŞARKILARINIZI YAZARKEN NEYİ HAYAL EDİYORSUNUZ?
Müzik, hayatta beni en çok heyecanlandıran şey. Şarkılarım her zaman birebir bir kişiye yazılmış olmuyor. Tabii ki ilişkilerime, sevdiklerime yazdıklarım da var, olacak da. Mesela yeğenim Umay için yazdığım bir şarkı var. Üzerinden ne kadar zaman geçse de hâlâ gözlerim dolmadan söyleyemiyorum. Ağlamadan söylemeyi başarırsam bir gün kaydedip paylaşacağım inşallah. Hayatın kendisi beni yeterince besliyor zaten. Bu yüzden şehrin ortasında, İstanbul gibi büyülü bir şehirde yaşamayı seviyorum.
SON OLARAK SİZİ SEVENLERE VE HABER CADDESİ OKUYUCULARINA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Zor bir dönemde müzik yapıyoruz. Ben de birçok şarkıcı arkadaşım gibi her şeyi kendi imkanlarımla yapıyor, şarkılarımı kendi kanalımda yayınlıyorum. Bu yüzden gelen her yorum, her beğeni çok kıymetli. Yakında arka arkaya yeni düetlerim geliyor. Bunlardan birini ilk kez buradan söylemek isterim: Bu yaz çok sevdiğim Aynur Aydın’la birlikte hazırladığımız yeni bir şarkı geliyor. Aranjör koltuğunda ise yeni neslin özel isimlerinden Esad Fidan var.
Haber Caddesi okuyucularına şarkılarımı dinledikten sonra bir yorum ve beğeni bırakırlarsa çok sevinirim. Çünkü hepsine birebir ben cevap veriyorum. Sevgilerimle…
RÖPORTAJ: Alper ERGEZ
Yorum Yazın