Bir ülkenin bağrı yanıyor.
On iki evladımız, On iki fidanımız, sekiz Mehmetçiğimiz toprağa düşüyor.
Analar ağlıyor.
Bayraklar yarıya iniyor.
Yürekler paramparça.
Ama bu ülkenin en çok tiraj alan gazetelerinden birinde, Hürriyet’te…
Ve o gazetenin köşe yazarı Ahmet Hakan’da…
Bu acıya dair tek satır yok!
Ey Hürriyet yazarları…
Siz ne zaman bu kadar duyarsız oldunuz?
Şehitler toprağa gömülürken, siz hangi dünyadaydınız?
Kimi yazılarınız hâlâ AVM’lerden, dizilerden, ‘ünlülerin tatil kaçamaklarından’ bahsediyor.
Yazık!
Bir ulusun canı yanarken, siz kelimelerinizle sessizliğe gömüldünüz.
Bir zamanlar “amiral gemisi” diye anılan Hürriyet…
Şimdi batmış bir geminin içinde çürümeye terk edilmiş, rotasız bir sandal gibi.
Dümende ise, medyayı değil, sarayın gölgesini pusula yapmış bir kaptan: Ahmet Hakan.
Bir köşe yazarı düşünün…
Ülke yangın yeri,
Dağdan şehit haberleri yağıyor,
Ocaklar sönüyor,
Ama onun köşesi hâlâ “muhalefet ne yaptı?”, “Cumhurbaşkanı’nın uçağında ne yedim?”, “Manavgat’ta aslan kaçtı” diye dolu.
Sanki başka bir ülkede yaşıyor.
Sanki bu topraklara hiç mezar kazılmamış.
Sanki toprağa düşenler bizim evlatlarımız değil…
Yazdığı gazetenin yayın politikasını başka bir gazetenin mutfağından onaylatan,
Kendi kalemini kendi vicdanına değil, başka bir elin kontrolüne veren bir adam o.
Bir zamanlar cesur sorular soran, ekranlarda hararetli tartışmalar yürüten bir gazeteciydi belki…
Ama şimdi, sessizliğin en tehlikeli halini yaşıyor:
Bilerek susan, görmezden gelen, unutturmaya çalışan bir sessizlik.
Gazetecilik vicdan ister Ahmet Hakan…
Gazetecilik, halkın sesi, şehidin çığlığı, anaların gözyaşı olabilmektir.
Sen o sesi kısmayı tercih ettin.
O çığlığı susturdun.
Ve kalemini sustuklarınla kirlettin.
Şimdi soruyorum sana:
Manavgat’taki aslandan daha mı vahimdi senin için bu ülkenin şehit evlatları?
Cumhurbaşkanı’nın uçağında içtiğin kahve, bu toprağın gözyaşından daha mı değerliydi?
Bu millet unutmaz Ahmet Hakan…
Şehidine sırt döneni,
Evlat acısına kulak tıkayanı,
Ekranlardan sinsi bir sükûnetle geçip gidenleri…
Unutmaz!
Sen sustun.
Ama biz susmayacağız.
Çünkü bu topraklarda evlatlarımız toprağa düşerken,
“Kalem susmaz!”
Burhan AKDAĞ
Yorum Yazın