Bazı gerçekler vardır ki, onları anlamak için çok yaşamak gerekmez, çok yanmak yeterlidir. İnsan oğlu nankördür. Bu cümle, ilk okunduğunda sert ve iddialı gelebilir. Ama yaşadıkça, gördükçe, verdiğiniz değerin nasıl hiçe sayıldığını gördüğünüzde bu cümle yalnızca bir tespit olarak kalmaz, bir tecrübe, hatta bir hakikat haline gelir.
İyilik yaparsınız, karşılık beklemeden. Çünkü insanlığınız bunu gerektirir. Bir çocuğun başını okşarsınız, yaşlı birinin poşetini taşırsınız, dara düşeni görüp el uzatırsınız. Bir arkadaşınız dert anlatır, gece uykusuz kalırsınız. Bir dost zor zamandadır, cebinizdekini bölüşürsünüz. Ama gün gelir, o yardım ettiğiniz insan size sırtını döner. Hatta daha kötüsü olur. Dilinizden dökülen bir kelime, kalbinizin bir kıyısından geçen bir sitem, bir anda sizi “kötü” ilan eder. Oysa siz, belki de kimsenin yapmayacağını yapmışsınızdır onun için.
Bunu neden yapar insan? Çünkü insan, çıkarı uğruna hafızasını silmeye meyillidir. Onun işine ne yarıyorsa, ona inanır. Kimin yanında durması gerekiyorsa, orada durur. Dün elini tutan kişiyi, bugün görmezden gelir. Basit hesapların peşinde koşar. Menfaat terazisine koyamayacağı hiçbir değeri anlamaz. Dostluğu, vefayı, sadakati bile.
Peki böyle bir dünyada iyilik yapmanın anlamı kalıyor mu? Kalıyor. Ama anlam, muhatapta değil, niyette aranmalı. Çünkü iyilik, muhatabı hak ettiği için değil, biz doğru bildiğimiz için yapılır. İnsan hak etmese de iyiliği, biz insan olduğumuz için yaparız. Bu yüzden her ne yaşarsak yaşayalım, iyiliği terk etmemek gerekir. Çünkü bizde kalmayan iyilik, karşımızdakine değmez zaten.
İnsana yapılmış her iyilik, aslında yaradana bir şükürdür. Bir imkânımız varsa, o bize verilmiştir. Birine destek olabiliyorsak, bu bizim değil, o fırsatı bize bahşedenin lütfudur. O hâlde şikâyet etmek yerine, iyiliği sahibine havale etmek gerekir. "Ben iyiliğimi Allah için yaptım" diyebildiğiniz anda, hiçbir nankörlük sizi yıkamaz. Çünkü hesabı insandan değil, Yaradan’dan beklersiniz.
Elbette ki bu kolay bir yol değildir. Nankörlük insanı kırar, incitir. Hele ki iyiliği içten, karşılıksız yapmışsanız, ihaneti derinden hissedersiniz. Ama orada da şunu hatırlamak gerekir: İnsan, nankörlüğüyle sınanır. Kimi insanı makamla, kimi insanı parayla, kimini de nankörlükle sınar kader. Bazıları size unutulmaz kötülükler yapar ki siz sabrı öğrenesiniz, bazıları vefasız olur ki siz vefayı unutmayasınız.
Ben artık bazı şeyleri insanlara emanet etmiyorum. Sözüme değer biçmesini, kalbimi korumasını, iyiliğimi görmesini kimsenin vicdanına bırakmıyorum. Her şeyin hesabını, doğrudan yaradana havale ediyorum. Çünkü insan unutur, görmez, inkâr eder. Ama hakikat, sahibini bulur.
İyiliği bırakmayın. Ama cevabını da insanlardan beklemeyin. Bırakın herkes karakterinin gereğini yapsın. Kimi nankör olur, kimi vefalı… Siz sadece insan kalın. Gerisini yaradana havale edin.
Habib BABAR
Yorum Yazın