Aşkın da manifestosu olur mu demeyin. Olur! Hele de ölesiye yaşanmışsa, ölümün kıyısından el sallatmışsa Azrail’e, parça parça bölümüşse yüreği, olur, bal gibi olur.
Şimdi size aşık olmaya başladığınızı anladığınızda, ya da cin çarpmışa döndüğünüzde yapabileceğiniz birkaç öneri de bulunacağım.
Aslında kimse kimseyi kandırmasın. Yapabileceğinizi bildiğiniz, ama aşıkken asla yapamayacağınız öneriler diyelim.
Öncelikle hepimiz biliriz ki, aşk duyguların en güzeli olduğu kadar,
en ölümcülüdür de. O güzelim hislerin ardından, sinsi sinsi damarlarında gezer aşk. Leyla’ya bağlar, semanın en yükseklerinde uçurur da sonra öyle bir yere atar ki seni şaftın kayar. Ne olduğunu anlamazsın, kafan güzelken. İçmeye de gerek yok ha, zaten aşkın alkol oranı saftır vücudunda. Saf alkol, saf kafa, saf aşk. Evet saaaf saaaf yaşarsın o dönemde, her şey güzel, hayat süper, kalbin nereye kafa oraya modundasındır. Yaşarsın yaşarsın. Belki 1 yıl, belki 3 ay.. Zamanı unutursun.. Ve sonra
Gelelim AŞK durumunda yapılması gerekenlere:
1. Aşık olmaya başladığın anda eğer karşındakinde umut yoksa hemen tabanları yağla. (Ki yüreğin oyuncudur ve her zaman umut vardır karşıdakinde )
2.Asla unutma aşık olunca dünyanın en salak insanı sen olacaksın (Ben hiç öyle olmam deme
3.Aşık olunca dünya merkezinin karşındaki olacağını unutma (Gel sen yine de vazgeç, merkezkaç kuvvetinden faydalan, lazım olur
4.Aşkın diğer adı hayalkırıklığıdır, yaz bir köşeye (Zaten kavuşacak olsan aşk olmazdı adı, yooo niye öyle olsun diye düşünme
5.Aşkı doyasıya yaşa da, kötüye de hazırla kendini (Olur mu ya, bizim aşkımız sonsuza kadarrrr, deme olmadığını sen de biliyorsunJ)
6.Daha bir milyon madde yazardım ama; sonrasına geçmem lazım.
Sonra!
Sonra aşk tek taraflı bittiğinde, ya da hiç olmadığında karşı tarafta sevdanın altın vuruşunu yersin damardan.
Son darbe, aslında başlangıçlar kapısı. Ama bilmezsin tabi o kapının ne olduğunu. Beynin durur, zaman durur, sen durursun öylece.
Belki geri döner diye. Dönmez!
Dönse de artık aşk olmaz.
Semadan yere çaklışındır bu.
Toz pembelik yoktur, matemin siyahı vardır sadece.
Kanser hücreleri gibi yapışmıştır. beynine, yayılmıştır.
Tedavisi yok, öldürmez seni; ama güldürmez de.
O saatten sonra ömrünce taşırsın onu yüreğinde, kalbinde, fikirlerinde. Lanet bir ölümsüzlük iksiri gibidir. Kurtulamazsın.
Duyduğun her şarkıda hatırlarsın.
Yürüdüğün yollarda, taze çay kokusunda..
O da senin gibi midir, bilmezsin.
Öyle olsun diye geçirirsin.
Anlayacağın senden geçenden, sen geçmezsin. Üstünü örtersin, çaktırmadan sayıklarsın adını. Bir zaman sonra hislerin kaybolsa da, unutmazsın asla.
Sevgili Leylalılığı yaşayanlar ve potansiyel Leyla’lar, biliniz ki bu yazı sizi aşktan soğutmaya çalışmamaktadır. Sadece dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir bir Leyla’nın yaşadığı aşktan kalanlardır bunlar.
Unutmayalım hepimiz sıradanız ve aşk hepimizden geçer bir ara.
Ne demiş şarkıda Tilbe’’Aşkın benden de öte’’.
Ötesi yok aslında. Adı belli, sanı belli: AŞK.
DİPNOT: Lütfen aşkı tekrar tekrar yaşayabileceğinizi düşünmeyiniz; zira tersten okunması mümkün değildir aşkın
Selam Sevgi ve Saygılarımla
NAZENDE KAYA
ARAŞTIRMACI-YAZAR
Yorum Yazın