İlk Lunaparkla çocukluğumda tanışmıştım. Annemden aldığım harçlığımla Vatan Caddesi’nin ünlü Lunaparkının dönme dolabını unutmam mümkün mü , yükseldikçe içimde bir sevinç oluşurdu, zirveye geldiğimizde ise kısa bir süre durur, sonra tekrar aşağıya iner ve dönme dolap maceram biterdi.
Yıllar sonra İngiltere’ye oğlumun yanına gittim, Times Nehri kıyısında, Big Ben Saat Kulesiyle karşı karşıya devasa bir dönme dolapla karşılaştım. Dev bir dönme dolaptı “London Eye” adı takılmıştı, yani Türkçe “Londra’nın Gözü” diyordu İngilizler. Avrupa’nın en büyük dönme dolabıydı, ona da bindim, bir turunu yarım saatte tamamlıyordu.
Şimdi dönme dolaplardan bahsedince, biliyorum sizler bana Lunapark oyuncaklarını mı anlatıyorsun diyeceksiniz ama hayır hayır, sadece girişi öyle yaptım.
Aslında o dönme dolap gibi dönen insanlardan bahsetmek istiyorum. İki yüzlüler demiyeyim, çokgen yüzlüler daha uygun bence değil mi?
İşte dönen dolapta insanların gerçek yüzünü görene kadar onların ne kadar kusursuz olduğunu düşünüyorsun, fakat menfaatine dokunan birşey olduğu zaman işte gerçek yüzleri meydana çıkıyor. Sonra dönme bitiyor ve iniyorsun aşağıya… Kime kızasın ki, onların iki yüzlülüğünü geçtim artık çokgen yüzlülüğüne mi, yoksa kendi saflığıma mı ?
Hepimizin hayatında katlanamadığı, iki yüzlü dediğimiz, çokgen yüzlü insanlar vardır. İşte onlar dönme dolap gibidirler, alır seni göklere uçurur, sonra yere indirirler, gerçek yüzlerini öğrendiğinde ise iş işten çoktan geçmiştir. Bu tip insanlar doğrusunu isterseniz rolünün hakkını verir, mağdur rolünü öyle güzel oynarlar ki, şaşırırsınız. Oyunculuk bu tip insanların mesleği haline gelmiştir. Kendileri gibi olmanın dışına çıkıp rol yapmakta, olmadıkları gibi davranmakta üstlerine yoktur maalesef.. Olduklarından çok farklı görünürler.
Tam bir şeytanken melek taklidi yapmakta hiç zorlanmazlar.
Bir bakarsınız hastane köşelerindedir, bir bakarsınız boğazda tekne turu yaparlar, kısaca oldukları gibi görünmezler. İçten pazarlıklı ve fesattırlar.
İnsanların arkasından gülmek en çok onlara yakışır. Sizinle muhabbet ederken yüzünüze ne kadar sevimli baksa da içten içe kendini yer. Ve siz gittikten sonra alaylı bir şekilde arkanızdan konuşmaya başlar. Anlamıyorum yüzümüze konuşmaya cesaretiniz mi yok!
Egonun tavan yapmış hali onlardadır. İkiyüzlü insanlar kendi yaptıkları yanlışların farkında olmadıkları için kendilerini dünyanın merkezinde sanırlar. Egonun vücut bulmuş hali onlardadır.
Teşekkür etmeyi asla bilmezler. Biri sana iyilik yapar, yardım eder sende ona nezaketen de olsa bir teşekkür edersin değil mi? Biz böyle öğrendik böyle gidiyor. Hatta teşekkür etmeyince kınarız bile. Fakat bahsettiğimiz karakterdeki insanlarda teşekkür kelimesi lügatlerinde bile olmaz. Adı üstünde bu kişiler ikiyüzlüdür. Yaptıkları iyilikleri ve yardımları bile karşılık bekleyerek yaparlar.
İşyerlerinde bu tür insanlarla çok karşılaşırız, hani dedim ya, iki yüzlü değil çokgen yüzlü bunlar, işte aynen de öyledirler, yüzünüze gülerler, masanızın kenarına tüner, size iltifatlar yağdırırlar, sizde bunları gerçek dost sanır, kendi kendinize narsistleşirsiniz ama sonra, gerçeklerle yüz yüzü kalırsınız. İşte o kişiler sizden sonra giderler müdürünüze, aynı yalakalıklarla bu kez sizi yerden yere vururlar, sebep çok basit, sizin koltuğunuza oturmaktır… Çoğunlukla da başarılı olurlar, ama hedefleri bitmemiştir, dönme dolap dönmeye devam ediyordur, bu kez müdürlerinin makamına göz koyarlar, aynı senaryolar yeniden dönmeye başlar, bir tık üste çıkarlar bu kez genel müdürün kapısını çalarlar, aynı dönme dolap dönmeye başlar ve işte hayat böyle devam eder.
Benim kafamın almadığı tek şey herkes bu tarz insanlardan rahatsız olduğu halde neden bir şey yapmıyor? Neden arkadaşlıklarını sürdürürler anlayamıyorum.
Şair demiş ya,
“Dedi insanlar iki yüzlü.
Dedim dünya iki yüzlü.
Biri yeryüzü biri gökyüzü.
İnsanlık ise yüzsüz.”
Daha yazılacak çok şeyler var da, bazıları üstüne alınıyor, ne diyeyim hani atalarımız demiş ya “Yarası olan gocunur” diye, üstüne alınanlar varsa da varsın alınsınlar.
Haftaya başka bir konuda buluşmak üzere.. Hoşça kalın, ama hep Dostça kalın…
CELAL KODAMANOIĞLU
GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ
Yorum Yazın