Bu haftaki yazıma nereden başlasam diye düşünürken,
Dostum diye bildiğim, yıllardır tanıdığım, bir arkadaşımın arkamdan vurmasını hazmedemiyorum işte, “Ben bunu haketmemiştim” diye uzun uzun düşünmem beni bu yazıyı yazmaya mecbur bıraktı.
Herkesin fikirlerine saygı gösteririm, bence bir insanın kararları ya siyah olmalı, ya da beyaz!
Açıkçası griye yer verdiğin an ipin ucunu kaçırırsın….
Geçmişte artık güzel bir anı olarak hatıralarımın arasında kalan, arkadaşım Habercaddesi’ndeki köşe yazısında birgünde benden izin alarak beni kaleme almıştı ,
“BULMACA GİBİ ADAM “ başlığı altında beni anlatmıştı muhteşem bir Türkçe ile yazılmış muhteşem bir yazıydı, beni benden iyi anlatmıştı, ve işte arkadaşım beni anlatan yazısının bir satırında da aynen şöyle demişti;
“Celal eski Türk Filmlerinden çıkmış gibidir yani ya Siyahtır ya da Beyaz, onun Grisi görmedim ben ”
Evet olmamalı bencede, nedir o herkese mavi boncuk dağıtıp, suya sabuna dokunmamak, etrafa at gözlüğü ile bakmak, senden yardım isteyene el uzatmamak, haksızlığın karşısında sessiz ve duyarsız kalmak, çaresizliği görmezden gelmek.
“Aman boşver” deyip olayların üzerini kapatmak.
Birde benim karakterime ters düşen, hiç sevmediğim bir atasözü vardır,
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığı ile hareket etmek.
Ne demek o? Sana dokunmayan yılan bin yaşasınmış, yani sana dokunmasın ama gidip başkalarını soksun öylemi öylemi?
Ama unutmamak lazım o yılan gün gelir seni de sokar, belli mi olur?
İşte bütün bunları düşünüp o şekilde yardım etmek değil midir insanlığın gereği?
Birini seviyorsan seviyorsundur, sevmiyorsan da sevmiyorsundur. İkisinin ortası olmaz arkadaş.
Yüzüne gülüp arkasından konuşmak, ‘’Onun yapacağı işi duyunca engellemeye çalışmak’’, onun ‘’İtibar’’ kaybı yaşamasına sebep olmak hoş bir davranış mıdır? Hangi insanlığa sığar?
Üstelik senden maddi, manevi hiçbir beklentisi olmayan, kendi yağı ile kavrulup, tırnağı varsa başını kaşıyıp, onca kişi ya da kişilere rağmen güçlü bir şekilde dimdik ayakta duran birine karşı yapılan bu tür davranışlar bana göre hayatın hiçbir alanında kabul edilemez, haksız mıyım?
Bence bir insanı düşmanından gelen en ağır darbe değil, dostundan gelen en hafif hamle öldürür.
Dost musun? Düşman mı? diye sormayacağım,
Geçmişten kalan tecrübelerimle bilirim ki en öldürücü darbe en sevdiklerimizden gelir.
Düşmanımı bilirim, ona göre gardımı alırım, peki ya dost görünen düşmanımı ?
İşte onu bilemiyorum, insanlara güvenmek, herkesi kendin gibi sanmak, aslında benim en büyük hatam bu oldu hep.
Tabi ki gün olur dostuna da güvenirsin, ama hayat bu bellimi olur, bakarsın sırtından en ağır darbeyi ondan alırsın.
Böyle bir durumla karşılaştığımız zaman hayal kırıklığı, hüsran, güven kırılması vb. başta olmak üzere birbirinden farklı birçok duyguyu da bir arada yaşarsın, bu durumda istemsiz dökülür gözlerinden yaşlar.
Günlerce, aylarca, yıllarca bunu sorgularız.
Nasıl yani ‘’Bu bana bunu nasıl yaptı’’ der durur, sürekli bunları bize yapmamış olması için dualar ederiz.
Ama o tüm söylenenleri yapmıştır bize karşı…
İğneyi kendimize, çuvaldızı hep karşıya batırdığımız zaman o çuvaldızın başkasına verdiği acıyı bilemeyiz.
Yani kısa ve net demem o ki,
Herzaman empati yapıp hatalı olduğumuz durumlarda özür dilemeyi, alttan almayı, kırdığımız durumlarda onarmayı bilmeliyiz.
Ve benim inandığım ilahi adalet denen bir şey vardır, yani yaşattığını yaşamadan bu dünyadan gitmek yok…
Yazımın başında da demiştim ya “Dost musun - Düşman mı” diye…
Her zaman herkesle dost olamalıyız derim ben, dostluk çok önemlidir.
Ama hayatımıza giren insanlara çok dikkat etmeliyiz, bazen öyle zamanlar gelir ki, menfaatler çatışır, seni en çok yaralayan, senin en yakınında olandır.
Dost gibi görülen düşmanlar bizden uzak olsunlar.
Artık gerçek dostlarımla ben yoluma devam ediyorum ben , sizde öyle yapın…
Affedici olun, herkes hata yapabilir, en büyük kavgaları edebilir, küsebilirsin de ama tartışırken bile seviyeli ol, unutma insanın gerçek karakteri fırtınalı günlerinde görülür.
Ben çok gördüm o gemilerini yakmaya gidenleri, ama sonunda gördüm ki, hepsi yüzerek limana geri döndüler, ileride bakacağın yüze, onun onurunu kırıcı, onu yaralayıcı sözler söyleme,
Gün olurda, barışırsan, geçmişteki acılı günleri hatırlatma, sana yalan söylese dahi bunu onun yüzüne vurma, “Nerede Kalmıştık” derse, “ Ben buradayım” de,
Emin ol onunla olan dostluğun tüm dostlarından daha sağlam olacaktır…
Çünkü o da yaptığı hatanın farkındadır ve sana daha dikkatli davranmaya başlayacaktır, herzaman yanında olacağına emin olabilirsin.
Haftaya başka bir konuda buluşmak üzere hoşça kalın ama hep dostça kalın .
CELAL KODAMANOĞLU
HABERCADDESİ GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ
Yorum Yazın