Hediye almak ve hediye vermek ikisi de kulağa çok hoş gelen iki güzel kelime ama şu “Değişim Kartları”adetini kim çıkardıysa hediye almak da vermek de benim için zül oldu. Sevmedim bu değişim kartlarını, gelen hediyeyi gidipte değiştirme işini , benim için hiç bir anlam ifade etmiyor. Belki kıyafette, ayakkabı da beden değişimi olur da ki bu da en yakınların içindir öbür türlü bardak , çanak vs .nin değişimine aklım sırrım ermiyor.
Bir de düğünlerde, doğumlarda takılan çeyrek, gram altınların hesabını tutanları anlayamadım gitti.
Sen bana ne takı taktın, ben de aynısını sana takayım olaylarını çözemedim.
Ortada takılan altınların birbirleri arasında gidiş gelişlerinde hediye yoktur, dostlar alışverişte görsün diye takılan bir şey gibidir bu, oysa eskiden öyle miydi?
Hem altın takılır hem de ev ziyaretinde mutlaka hediye götürülürdü.
Geçtik artık tüm bunları, hediye vermeyi de, almayı da çok severim, birilerinden bana gelen hediyeleri, hele hiç beklemediğim anda gelirse çok çok severim, hayatın farklı bir tadıdır.
Kendimi çok sevdiğim için de zaman zaman kendime hediye alırım, üstelik şık hediye paketi yaptırırım, ben görmeden içeride hazırlarlar sürpriz hediye paketimi, eve dönerken o paketi taşıma zevkimi bir bilseniz, itinayla adeta törenle o paketi açışımı…
Hediye seçmek ve almak bir gönül işidir derim ben, karşıdaki insanı iyi tanımak onun hoşuna gidecek bir şeyi almak ne kadar önemlidir. Hediye almak herhangi bir şeyle baştan savmak değildir, hediye alınacak kişi için çarşı - pazar dolaşarak zaman harcamak, arayıp bulmak insan gönlünü nasıl rahatlatır, şimdi her şey gibi hediye verme işinin de cılkını çıkarttılar. Her şey o kadar çok, o her şeyin içindeki bazıları o kadar çirkin, o kadar kalitesiz ki seçmek büyük bir boşluğa düşmek gibi.
Ah ah eskiden kardeşlerimizle, arkadaşlarımızla ya da kuzenlerimizle doğum günlerimizde kitap, plak, hatıra defterleri alır içine iki satır yazımızı yazar, bir çiçekle hediye ederdik.
Sonra bunların yerini kasetler, cd.ler aldı, şimdi ise unutulmaya yüz tutmuş gibi eski hediyeler.
Yaşadığım bir olayın çirkinliğini anlatmadan geçemeyeceğim.
Değişim kartları bir moda oldu ki , her yerde her şekilde hediyelerin içinden bu kartlar çıkıyor.
Bir arkadaşla daha doğrusu bir komşuyla beraberim, evini yeni aldığı için gelen hediyelerin hengâmesini yaşıyor, kim ne kadarlık ne getirmiş gidiyor kontrol ediyor fiyatları sonra gelip bana söylüyor, ben utanıyorum ama ona göre çok normal.
Efendim bir iki hediyenin değişim kartı yokmuş, getiren için ne kadar ayıp ,aslında fiyatına bakmış oldukça pahalı bir hediyeymiş ama bunun kafasında farklı bir şey varmış, kart olsaymış değiştirecekmiş, şimdi elinde patlamış… Tüh ki ne tüh !
Çok üzüldüm , şimdi o hediyeyle yaşamak zorunda kalacak, yok yok çok sevindim bu nasıl bir densizlik çözememiştim, iyi oldu böylelikle komşumu yakınen tanımış oldum, nerede duracağımı gösteren bir tavır sergiledi,
Dünyada ne kadar enteresan karakterler var değil mi?
Bizim bildiğimiz atasözleri var ya “Çam sakızı, çoban armağanı” dediğimiz.
Acaba onlar için de değişim kartı koyan olur mu ?
Haftaya başka bir konuda buluşmak ümidiyle hoşçakalın
Sevgiyle kalın.
FATOŞ ACAR
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın