Kadın olmak … Eskiden daha mı güzel , daha mı değerliydi ? Bence evet…
Geriye doğru dönüp baktığımızda kadına, kadınlara dair ne çok eser var, romanların baş kahramanı kadınlar ne kadar güzel tasvir edilmiştir, pembe beyaz porselen gibi incecik oval yüzleri, kaşlarından gözlerine, dudaklarından saçlarının renklerine kadar anlatmakla bitmez kadınlar. Şairler şiirlerinde kadını nasıl da yüceltirler , her satırda sevdası oya gibi işlenmiştir, mektuplarda özlemi nasıl da büyüktür , gözyaşlarıyla ıslanan gül kokulu buram buram hasret dolu mektuplar…
Ressamlar tablolarına çeşit çeşit kadın figürleri yerleştirmişler, çiçeklere su vermekle başlayan, onları toplayan, derleyen, vazolara yerleştiren, dantelalı beyaz şemsiyelerinin altında kırlarda gezinirken güneşte yanmaktan korunan , salıncakta sallanan, oturan , sohbet eden , yatan , kimi zaman çiftlik evlerinde atlarla , köpeklerle , kedilerle , koyunlarla , kuzularla arkadaş olan, kazlara, ördeklere, tavuklara yem veren, çocukları kucağında taşıyan, onlara süt veren, onlarla oynayan, piyano tuşlarından, çeşitli müzik aletlerinin tellerinde o ince zarif parmaklarını gezdiren, su taşıyan, hamur açan, dans eden, mektup okuyan, kitap okuyan, saçlarını tarayan gencinden yaşlısına, güzelinden çirkinine, mutlu ya da mutsuz, çıplak ya da giyimli, köylüsünden kentlisine, saraylardan, köy kahvelerinde oturan nice nice kadınları hemen hemen her ressam tuvallerine aktarmış.
Tüm çağları geride bırakıp günümüz kadınlarına geldiğimizde durumlar ne kadar farklı , o ince naif kadınların yerinde şimdi her mesleğe gönül vermiş , güçlü ve çok başarılı kadınlar var, kiminde ise koca bir ülkenin idaresi… Askerden polise, doktordan hemşireye, öğretmenden, avukata, hakime, mühendise, pilota sanat dallarının hemen her birine kadar , her sektörde her alanda…
Kadının Adı var artık , kadın her yerde , her şeyde , her konuda … Ama her kadın mı ?
Peki kıymetleri var mı ?
İşte orada biraz durup düşünmek gerekiyor , ah bu kadın cinayetleri..? İnsan aklı nerde bitiyor da böyle canavarlaşıyor, kadını yok ediyor, Allah’ın verdiği canı, yalnızca Allah alır diye bilirdik, şimdi cani ruhlular alıyor, insan sokağa çıkmaya korkuyor. Ne taciz bitiyor ne tecavüz. Neden diyorum ama cevabını bulamıyorum , cehalet diyorum olmuyor, adına saplantı mı, ruhsal bozukluk mu demek lazım, bilmiyorum, hayat kimileri için yanlış yöne doğru akıyor, suç işleyen, ayrıldığı eşini ya da nişanlısını, ya da kız arkadaşını sırf terketti diye peşine düşen, öldüren, yok eden hiç bir ceza almadan özgürce dolaşabiliyor.
Sistemlerimiz cezai yaptırım uygulamadığı için öldüren öldürene, bir bozuk düzenin içinde döne döne gidiyoruz.
Acaba tüm bunların sonu gelecek mi ?
Bu gidişe durun artık diyen birileri çıkacak mı?
Suçlular ceza alacak mı?
Adalet yalnızca bir isim , bir kelime olmaktan çıkıp gerçeğe dönecek mi?
Kadınların yine tablolarda güzellikleri sergilenecek, şarkılarda söylenecek, romanlarda kahramanlaşacak , şiirlerde satırların arasında gezinecek mi?
Ne güzel bir şarkıdır:
“Bir bahar akşamı rastladım size
Sevinçli bir telaş içindeydiniz
Derinden bakınca gözlerinize
Neden başınızı öne eğdiniz ?”
O utangaçlık, o sevda, o aşk , o kadın.
Herşeye rağmen kadın olmak çok güzel , hele böyle şarkıların içinde yaşıyorsa.
Dilerim tüm kadınlar bu hayatta hak ettikleri değerlerini bulurlar, öldürülme korkusu olmadan huzurla yaşarlar.
Haftaya bir başka konuda tekrar sizlerle olmak dileğiyle
Hoşluklarla kalın , hoşçakalın
FATOŞ ACAR
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın