İnsana , bitkiye , hayvana , dostluğa, arkadaşlığa, eşyaya , eskiye, yeniye, anılara , iz bırakan ve hatırası olan herşeye…
Madde madde, kelime kelime çoğalır tüm bunlar değil mi ?
Hadi gelin en güzel Atasözüyle başlayalım yazımıza :
“ Eskiye rağbet olsaydı, bitpazarına nur yağardı” diyen o eski insanlarımız mezarlarından çıkıp gelseler gördüklerine inanamaz, gözleri yaşarırdı emin olun.
Şu son yıllarda bitpazarları yerlerini antikacı dükkanlarına bıraktı şık bir isim “Antikacı Dükkanı”
Oysa “Bitpazarı “ ismi ilk anda insanı ne kadar itiyor.
İnsan ilişkileri de artık antikaya girdi, kadim dostluklara yıllarını vere vere geliniyor, şarabın mahzen de yıllanması gibi o da yıllandıkça insanın içini buran ama yüreğinde çok da keyif veren bir hal alıyor, dört elle sarılmak istiyor, başını omzuna koyup da dertlerine ortak ettiği belki ağladığı, çoklukla da gülebildiği dostuna.
“İnsan insanın ağısını alırmış” demişler yine eskilerimiz.
Bilirsiniz “Ağı” zehirdir, sözlük anlamı kötü gibi görünse de hani şu derdimizi paylaşmamız var ya, sonunda teselli olduğumuz, yükümüzün hafiflediği, belki yüzümüzün gülebildiği eski dostluklarda gizlenmiş duyguların güzelliği, şimdi nurlanmaya başlayabiliriz artık.
Eğer yanıbaşınızda böyle dostlarınız varsa onları sakın kaybetmeyin, hangi dükkana hangi pazara gitseniz bulamazsınız. Üzmeden, sıkmadan onları daha da çok kazanmaya bakın, işte onlar sizin kıymetlileriniz, en değerlileriniz.
Anacığım “Eskisi olmayanın yenisi olmaz” derdi. Bize her kesin ve her şeyin değerini bir bir anlatırdı.
Onun saksılarındaki çiçekleriyle her sabah konuşarak can sularını verirdi, dostlarıyla ilişkisinde onların değerini bilirdi, bunları yaparken arada şarkı da söylerdi.
“Bu çeşme ne güzelmiş
Su içecek tası yok
Kırma insan kalbini
Yapacak ustası yok”
Derken etrafındaki insanları o iki satır söze sığdırır, itinayla saklardı, korurdu dostlarını, arkadaşlarını, çiçeklerini.
Sokaklardaki hayvanlara bakışı, iki taşın arasında can bulmaya çalışan bitkileri sevdiği anlar gözlerimin önünde.
Onun kıymetlileri, onun değerlileri.
Hani şu birini kaybedince onun fotoğrafını koyma işlemi var ya , inanın ben bunu hiç sevmem, hayattayken kalbini kır, söylen bağır çağır ölünce de baş köşeye fotoğrafını koy. Yapmayın ne olur insan kaybedince o fotoğrafa bakamıyor bile, siz hayattayken bilin kıymetini, verin değerini. Herşey, herkes toprağın üstündeyken güzel.
“Ağacı sev , ormanı koru” Biz bunu öğrendik çocuk yaşımızda, belki bu nedenle yeşili görünce coşar, şu yaşımda hala kaldıysa kırlar, onlara doğru koşarım. Kır çiçekleri kırmızıdan sarıya, maviden beyaza, pembeden mora kadar gerçekten beni beklerler, sevgiyle kucaklarım onları .
Hadi biraz da eşyaların hatırını soralım , anlasın anlamasın herkes antikacı dükkanı açıyor, oysa antikacılık farklı bir kültürdür , bilgi ister, araştırıp okumak gereklidir, emek ister, para ister, müşteriyle irtibat ister ürünü tanıtmak sevdirmektir amaç , sahip olmak korumakla , değer vermekle olur, gerçek bir koleksiyonerse eğer.
Ama sevdiğin bir şeyi almak için koleksiyoner olmaya gerek yoktur, fazla paraya da, yeter ki içine sinsin, eğer insan eşyasını sevip kıymetini biliyorsa bardağının, tabağının, çanağının, koltuğunun, masasının fazla söze hacet var mı?,
Ya giyeceklerimiz?
“Eskisi olmayanın yenisi de olmaz” diye anacığımda söylerdi yukarı da daha önce söylemiştim, babam tuhafiye toptancısıydı, alma imkanımız çoktu , ama herşeyimizin kıymetini bilerek giyindik, hatta küçülen eşyalarımız kardeşlerimizindi.
O dönemler bayramdan bayrama, düğünden düğüneydi her şey, tüm bu giysilerimizi, döndük dolaştık yine giydik.
Yiyeceklerimizi çöpe atmamayı öğrendik, ekmeğimiz değerliydi, karnımızdan yukarıda taşırdık,bir pirinç tanesi bile ne kadar değerliydi , onları toplayan insanların zorluklarını düşündükçe.
Kıymetler değerler bitmez uzar gider, yazdıkça yazarsınız.
En güzeli de insanın kendi sağlığına değer vermesi, varlığının var oluşunun kıymetini bilmesi.
Vakit varken bırakalım herşeyi bir tarafa biz bunların kıymetini bilelim, birbirimizin akıl sağlığına , vücut sağlığına değer verelim.
Haftaya bir başka yazımda buluşmak üzere
Sağlıkla kalın kıymette kalın , sevgiler hepinize.
FATOŞ ACAR
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın