Yalnızlık kötü bir şeydir, insanın insanla konuşması güzel hoşta, yalnızlık çok zor, hele ki o duvarlarla konuşmak yok mu hepsinden beter, ama bu tabiki bakış açısı, yalnızlık üzerine farklı bir bakış açısı da Can Yücel’den:
“Bir süre sonra insanlar pek de umrunda olmuyor. Kimseyi değiştirmeye çalışmıyorsun. Kimin ne düşündüğünü, kimin ne yaptığını umursamıyorsun. Yorulunca kendi kabuğuna çekilip, o küçük dünyanda yalnız yaşamayı öğreniyorsun.
Anlık mutluluklar yaşayıp, derin hüzünleri tek başına atlatmayı öğrendiğin vakit kimseye de ihtiyacın olmuyor. Siz buna YALNIZLIK diyorsunuz, ben ise HUZUR…” CAN YÜCEL
Rahmetle uyu Can baba…
Sahilde bir balıkçıdayız arkadaşımla koyu bir sohbete dalmışız… Bir ara gözüm karşı masada, yalnız oturan saçı sakalına karışmış bir adama takıldı. Baktım, baktım, göz göze geldik, masadaki adam, kafasıyla bana selam verip yemeğini yemeye devam etti, bu durum arkadaşımın da dikkatini çekmişti ve bana dönüp dedi ki !
-Tanıyor musun?
-Evet dedim, bu adam bir zamanlar ünlü bir gazeteciydi, büyük bir gazetede yönetici konumundaydı, uzun yıllar aynı çatı altında beraber çalıştık, bu adam var ya, öyle kibirliydi ki sekreterini aşıp ta onunla görüşmek, o zamanlar hayli zordu ben dahil kimse onu sevmez di, sadece bir yerlere gelmek isteyen yeteneksizler severdi.
Ve final hiçte istediği gibi olmadı;
Hayat ona öyle bir darbe vurdu ki, içkinin ve yasaklı maddelerin esiri oldu, önce gazetedeki işinden, sonra kendisi gibi gazeteci olan eşinden de ayrıldı, şimdilerde ne yapıyor bilmiyorum, belki emekli olmuştur.
Ama görünüşe bakılırsa o etrafındaki menfaatçilerde , artık onu terketmiş, karşısındaki boş sandalye ye kalmış, yazık üzülmedim desem yalan olur dedim.
Aklıma ünlü Amerikalı hikaye yazarı Thomas Wolfa’nın ilginç bir tespiti geldi. Wolfa
“Kibirin en kesin tedavisi yalnızlıktır “ demişti.
İşte bu söz, tam da biraz önce gözümün takıldığı karşı masada oturan eski gazeteci arkadaşıma uyuyordu. Öyle ya gündüz koşuşturma zamanın nasıl aktığını anlayamazsın bile ve gece eve dönüp yatağa yattığında yalnızsındır. Düşünmeye zamanın olur fakat fazla düşünmek de iyi değildir insanı yorar. Bu yüzden hayatta her şey dozunda olmalı.
Huzur deyince aklımıza sürekli pozitif düşünceler gelir. Şehrin karmaşasından uzaklaşıp, doğayla denizin birleştiği noktada, kuş cıvıltıları eşliğinde huzuru bulmayı hayal ederiz. Peki sessizlik yeterli olur mu huzur için? Her sessizlik içinde huzur barındırır mı? Hani derler ya fırtına öncesi sessizlik diye o sessizlikler ne olacak peki?
Huzuru aramaya çalıştığımızdan mı huzura erişemiyoruz? Belki de yanlış yerde arıyor olabilir miyiz? Farzedin ki bir şeyin olmasını çok istiyoruz, ama olmaması için de hayat elinden gelenin fazlasını yapıyor, bu durumda ne yaparız? Vaz mı geçeriz, yoksa o şeyi elde etmek için çabalamaya devam mı ederiz?
Herkes hayali gerçek olsun diye çabalar değil mi? Ama baktınız önünüze engeller çıkıyor vazgeçmeyi deneyin bir de! O engellerle uğraşırken ne kadar doldu kafamızın içi, tavsiyem bunu fark ettiğimiz an çevirelim kafalarımızı diğer yöne belki de huzur o tarafta…
Yalnızlık ve huzuru aynı kefeye koymak ne kadar doğru bilemem ama gerçekten yalnızlık bazen insana iyi geliyor. En azından çok daraldığımızda yalnız kalmaktan korkmayalım, huzura ulaşmak için çevremizde kimlerin bulunduğunun, hangi kalabalıkların olduğunun önemi yoktur.
Yalnızca nasıl baktığımız önemli, insan tek başınayken de huzurlu olabilir.
Tüm zorlukları tek başımıza aştığımızda kime ihtiyacınız kalır ki zaten hayatta?
Ünlü yazar ve şairlerimiz bu konuda o kadar güzel sözler söylemişler, mısralarına yansıtmışlar ki,
Edip Cansever “İnsanın insana verdiği en değerli hediyedir yalnızlık” demiş demesine de;
Picasso ise yalnızlığını sanatıyla özleştirmiş “Büyük bir yalnızlık olmadan ciddi bir eser verilemez ” diye serzenişte bulunmuştur.
Oysa BBC’nin yaptığı Yalnızlık Deneyinde;
75 yaş üstü yaşlıların % 27’si,
16-24 yaş gençlerin %40’ı yalnız hissettiğini söylemiş.
İlginç değil mi, demek ki insan yaş aldıkça, yalnızlığı benimser olmuş…
Çok daraldığımız da yalnız kalmaktan korkmayalım, çünkü “Yalnız Değilsiniz” en azından yanımızda, hayallerimiz, umutlarımız, yarınlarımız var.
Yalnızlığımızı dolduracak insanlarımızın çok olması dileğiyle.
Habercaddesinde başka bir yazımda buluşmak üzere hoşçakalın ama hep dostça kalın .
CELAL KODAMANOĞLU
Genel Yayın Koordinatörü


























Yorum Yazın