2023’ün henüz birinci ayını geride bırakmışken yılın başında hepimizi hüzne boğdu… Zor bir coğrafyada yaşıyoruz, bunu elbet biliyorduk fakat deprem gerçeği hep konuştuğumuz ama toplumca çaresiz kaldığımız bir felaket olarak bizi ezerek varlığını hissettirdi. Herkesin kalbi deprem bölgesinde atıyor. Hepimiz mutsuz, çaresiz, bir parça öfkeli, acı doluyuz. Toprak altından çıkan her canla çarpıyor kalpler. Evlerimizde yemek yerken ya da gülümserken bile belki suçlu hissediyor, ülkece ağır hasarlı, travmatik bir süreçten geçiyoruz. Nasıl iyileşecek bu kadar insan? Ben nasıl iyileşeceğim? Kendimde bu soruların yanıtını bulmaya çalışırken enkaz altından kurtarılan Gizem Özkan’ın hastanede verdiği röportajda söylediklerinden etkilenerek yazmaya karar verdim. Evet bugün 14 Şubat Sevgililer Günü, ölümün kıyısındayken ne ister insan? Su? Evet sadece su hayal etmiş, yani en kolay ulaşabildiğimiz içecek ve en çok gereksinimimiz olan. Hani şu bir türlü içmeyi alışkanlık haline getiremediğimiz, adına hatırlatıcı aplikasyonların olduğu… Ne zengin menülü sofralar, ne renkli boyalı içecekler, sadece su! Tıpkı su gibi hergün varlığına şükretmemiz gereken sevdiklerimizi de unutuyoruz. Nasılsa hep orada varlar, hep olacaklarmış gibi en kolay harcadığımız kırıp döktüğümüz sevdiklerimize ne kadar ihtiyacımız olduğunu ve onların ne kadar kıymetli olduğunu hatırlamamız için bir felaketin yaşanmasına ihtiyacımız olmamalı. Enkaz altında kızının cansız bedeninin elini tutan Mesut Hançer’in fotoğrafının da anlattığı bir şey var bizlere, ben kendi adıma bunun üzerine düşündüm, sizinle de paylaşmak isterim.
Sevdiğiniz insanın bir saat ömrünün kaldığını bilseydiniz ona neler söylemek isterdiniz? Onu ne kadar sevdiğinizi? Onu ihmal ettiğinizden duyduğunuz pişmanlığı? Belki de son tartışmada öfkeyle söylediğiniz bir kaç şey adına özür. Ya da bunların tümü… Sevgi bizi hayatta tutan, besleyen, iyileştiren ruhumuzun temel besin kaynağı iken, bir o kadar da söylemekten en çok geri durduğumuz, şey. Bu da bizim coğrafyamızın bir kaderi direyerek sahiplenmemeli, en azından bunu değiştirmek için bir şeyler yapmalıyız diye düşünüyorum. Kavga ederken çok cesuruz, küfür ederken, tehdit ederken, hakaret ederken. Ama sevgi sözcükleri kurarken cesur değiliz, utanılması gereken bir şeymiş gibi zayıflık belirtisiymiş gibi. Ne çok sevilmemişiz gerektiği şekilde, nasıl da öğrenememişiz sevilmeyi, sevmeyi doğru ve koşulsuz biçimde. Büyüklerimizden bize aktarılan çarpık, yanlış sevilme biçimlerini sevgi sanıp büyümüşüz. Notların iyi olursa sevilirsin, şunu başarırsan, uslu çocuk olursan. Oysa sadece varlığın sevilmek için yeterli olması gerekmez miydi? Sevmek için neden bu kadar koşula ihtiyaç duyulsun!? Henüz yeryüzünde mükemmel bir insan yokken neden bizden hata yapmamamız beklenmiş, oysa öğrenmenin en iyi yollarından biri hata yapmak iken.. Çok geç olmadan, henüz sevdiklerinizin eli sıcakken söyleyin onlara ne kadar sevdiğinizi.
Sevgi iyileştirir.
Yazımı Einstein’ın kızına yazdığı mektuptan alıntı yaparak bitirmek istiyorum.
“İzafiyet kuramını açıkladığım zaman çok az kişi beni anladı, şimdi insanlığa ulaşması için yazacaklarım da bu dünyada yanlış anlaşılma ve önyargıyla çarpıtılmaya mahkum. Mektupları gerektiği sürece korumanı istiyorum, ta ki toplum şimdi açıklayacaklarımı kabul edecek düzeye gelene kadar. Bilimin açıklayamadığı son derece kuvvetli bir güç var Sevgi!”
“Eğer türümüzün hayatta kalmasını istiyorsak, eğer hayatta bir anlam bulmamız gerekiyorsa, eğer dünyayı ve içinde yaşayan her duyarlı varlığı kurtarmak istiyorsak, sevgi tek ve biricik cevaptır.”
“Sevgi kuvvettir, çünkü bizdeki en iyiyi çoğaltır, insanlığın kör bencilliklerinde tükenmesini önler. Sevgi için yaşarız ve ölürüz. Sevgi Tanrı’dır ve Tanrı sevgidir. Bu güç her şeyi açıklar ve yaşama anlam katar. Bu bizim çok uzun süredir göz ardı ettiğimiz bir çelişkidir. Çünkü belki insanın evrende kendi özgür iradesiyle kullanamayacağı tek enerji olduğu için sevgiden korkuyoruz.”
“Bu evrensel enerjiyi almayı ve vermeyi öğrendiğimiz zaman sevgili Lieserl, sevginin hepsini yendiğini, her şeyin ötesine geçtiğini doğrulayabileceğiz, çünkü sevgi hayatın özüdür.”
Einstein’ın Ölüm Sonrası Yazı olarak adlandırdığı, Yaşamımdan Notlar kitabını henüz okumadıysanız mutlaka okuyun, okumuşsanız bile ara sıra yeniden kendimize hatırlatmamız gereken notlar içerdiğini düşünüyorum.
Kapının önüne bir kap su, biraz mama bırakmayı unutma!
YOSUN ŞENGÜL
GAZETECİ-YAZAR
Sevgi hayatın özüdür... ✨✨✨
Okan Şengül
14-02-2023 22:37