Senin kaleminden çıkan bugünkü yazıyı okuyunca başımdan aşağı soğuk sular döküldü. “Bayramın en güzel kutlaması” demişsin… Ne kadar kolay değil mi, bir annenin yüreğine uzaktan bakıp “helalleşme” diye yazmak? Senin için belki “en güzel kutlama” ama Ayşe Bülbül için ne? O anne için ne?
Biliyor musun Ahmet, davulun sesi sana uzaktan hoş gelir. Çünkü senin o sofranda Eren yok. Senin sofranda yitik bir evlat yok. Eren Bülbül yok… Sen o sofrada çayın buğusunu izlerken, Ayşe Bülbül gözyaşlarını siliyor.
Sen Ayşe Bülbül’e sordun mu, bu “kutlama” ona bayram gibi geldi mi? Annenin evladını toprağa verişinin acısını neyin kutlaması hafifletebilir? Ona dünyaları versen ne yazar, oğlunu geri getirebilir misin? Sorsan, “senin için en güzel bayram kutlaması bu mu?” diye… Yüreği paramparça olmuş bir anne ne desin sana Ahmet?
Senin duygusal bakışın… Aman yanlış anlama: Ne kalbinle ne ruhunla ilgili. Senin “duyarlılığın” ancak banka hesaplarının rakamları kadar derin! Şimdi çıkıp o yazında “toplumsal barış” dersi veriyorsun ya… Bir gün senin de evladın, kardeşin, kızın böyle kalleşçe şehit edilse… Ve o canileri meşrulaştıranların temsilcileri sana “bayramın kutlu olsun” dese… Aynı yazıyı yazar mıydın? “Göğsümü gere gere, en güzel kutlama bu” der miydin?
Ahmet, bırak artık bu ucuz romantizmi!
Terörsüz Türkiye… Evet, hepimizin hayali. Ama binlerce şehit ailesinin acısını hiçe sayarak değil. O sofralarda Eren yoksa, o sofralar eksik kalır. O yüzden hangi bayram kutlaması, hangi “en güzel tebrik”?!
Biliyor musun nasıl olur “en güzel bayram kutlaması”?
Bayram sabahı… Annenin elini öpersin, babanla şakalaşırsın, kahvaltı masasının etrafında kahkahalar yükselir. Tüm ailen bir aradadır. Eksiği yoktur sofranın. İşte o zaman “en güzel kutlama” dersin. Ama Bülbül ailesinin sofrasında Eren yoksa, hangi kahvaltı, hangi bayram?!
Ayşe Bülbül’ün yüreği hâlâ kanıyor. Senin satırlarınla, bu kanı durduramazsın Ahmet.
Bir gün senin de kapını böyle bir acı çalarsa… O zaman o kutlama yazını bir daha oku. Bir daha oku da anla…
Sonra da sus Ahmet.
DEM nasıl gelirse gelsin… Ama sen böyle gelme. Senin bu yazdıklarınla bayram kutlanmaz. Sadece bir annenin yarası biraz daha kanar. Ve o kan, senin vicdanına da bulaşır.
Burhan AKDAĞ
Yorum Yazın