Ne kadar güçlü görünürsen görün, bazı kayıplar insanın içindeki direği sessizce kırar.
Benim için o direklerden biri Neşe Aksoy’du…
Sadece bir sanatçı değil, hayatın içinden, kalbi güzel bir dosttu.
Bugün onun gidişiyle, hem bir sesi hem bir ışığı kaybettik.
Neşe, hep zarifti…
Ne sahnede parlayan o ışık, ne de gözlerindeki asalet tesadüf değildi.
Çünkü o, gerçekten dolu bir kadındı.
Okumuştu, düşünürdü, üretirdi.
İTÜ Matematik Mühendisliği’nden mezun olmuş, İstanbul Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmış, Kanada’da Proje Yönetimi ve Kurumsal İletişim alanında uzmanlık eğitimi almıştı.
Ama tüm o diplomalarına rağmen, onu asıl “büyük” yapan şey kalbiydi…
Bir dönem Tarık Akan ve Fikret Hakan gibi efsanelerle kamera karşısına geçmişti.
"Arkadaşım" filminde o kadar içten oynamıştı ki, sinemanın ruhuna adını yazdırmıştı.
Ama o sadece bir oyuncu değildi; aynı zamanda yazar, ressam ve şarkıcıydı.
Her yönüyle bir sanat kadınıydı, ama en çok insan kalabilen bir sanatçıydı.
Son zamanlarda hastalığını saklamış, kimseye dert yanmamıştı.
“Biraz toparlanınca yazarım” demişti bana bir gün, sesinde her zamanki umut vardı.
Ama bu kez toparlanamadı…
O güzel kalbi, sessizce yoruldu.
Neşe Aksoy, FİLM-SAN Vakfı’nın şeref üyesiydi, başkan yardımcılığı yapmıştı, ama hiçbir zaman unvanların arkasına saklanmadı.
O, insana dokunmayı seven biriydi.
Bir kahve içerken bile hayatı konuşurdu şöhreti değil, yaşanmışlığı…
Bugün içimden bir cümle yankılanıyor:
Bazı insanlar ölmez, sadece sahneden iner…
Neşe de öyle yaptı.
O şimdi başka bir sahnede, başka bir ışığın altında şarkı söylüyor.
Ve ben burada, o sahneye doğru sessizce alkış tutuyorum.
Hoşça kal dostum…
Seni hep o zarif gülüşünle hatırlayacağım.
Burhan AKDAĞ

























Yorum Yazın