Arkadaşımın sözlerini asla unutmam, “Bilirmisin Seçil derdi.. Ben insanların giydiği kıyafete, zenginliğine, fakirliğine, güzelliğine çirkinliğine asla bakmam… onun içinde çokları sevmez beni, kimileri salak der, kimileri enayi, kim ne derse desin, benim için önemli olan o kişinin kalbinin güzelliğidir, alnındaki çizgiler değil, kalbinin çizgisiz olmasıdır, güven herşeyin üstündedir, ama dikkat et arkadaşım, aman dikkat et, İnsanlar çok kötü çok” demişti. Şimdilerde uzaklarda da olsa, arkadaşım o kadar haklıydı ki, onun içindirdi ki, dedikleri benim için adeta bir ders niteliğindeydi… Onunla dostluğumu asla noktalamam ben,
Hayatta kum gibi insan tanıdım ben, öyleleriyle karşılaştım ki Ukala desem, Narsist desem, Kibirli desem ayıp olacak…. Onun için “Kendini birşey sananlar” diye başlık attım, yazdıklarımdan isteyen üzerine alınabilir, umurumda bile değil… Bazılarını tanırım topluluk içindeyiz, kendisini vazgeçilmez sanır, işyeri sahibidir, havasını da atmadan olmaz, yüzüne baksanız hep makyajlı… Makyajsız asla gezmez, bilir çünkü o fondötenin gözaltı torbalarını, kaz ayaklarını kapattığını, altında son model bir araba, kapının önüne kadar gelir… park ettikten sonra içeri girinde etrafı bir parfüm kokusu kaplar, zevkler ve renkler tartışılmaz ama, o parfümün kokusu inanın midemi bulandırır.
Beni tanıyan tanır, kendilerini bir şey sanıp altındakileri küçümseyen insanlara bir türlü alışamadım ben, onlara hiç imrenmedim, özgürüm, sırtımı kimseye dayamadan, çalışıp kazanıyorum, özgürüm hayatımdan çok ama çok memnunum, işte bu yüzden onları anlamıyorum, Nedendir bilinmez yukarı çıkanlar geçtiği yolları unutur, arkasından gelenlere de hep burnu havada bakar. Hayatın kuralı mı budur yoksa insanlar çok mu bencildir? Bilemedim... Ne yöne bakarsam bakayım hep aynı yüzler, tanıdık karakterler…
Yolda, Pazarda, Otobüste, Marmarayda, Metroda, her yerde, herkeste aynı cümle “Hayat zor!..” Aslında zor olan hayat değil; insanlar! onlarla anlaşmak, ortak yolu bulmak zor… Sen bir şeylerin mücadelesini verirken ‘O’ bunun farkına bile varmaz. Ya da farkına varır, bencil olduğu için ve onun egosunu okşamadığın için seni görmezden gelir.
Hâlbuki o da aynı yollardan geçmiştir ama doğanın kanunu budur. Yükseldiysen, zengin olduysan altındakileri ezeceksin! Bu kanunu uygulayanların karşına geçip “Senin de benden bir farkın yok. Senin de üstün var, sen de onun altındasın. Kazık mı çaktın olduğun mevkiye, olduğun konumun garantisi mi var?” diyesim gelmiyor değil. Şimdi diyeceksiniz ki bu Seçilin damarına basmışlar. Hayır, kimse damarıma basmadı. Etrafımda böyle insanlar gördükçe içimdekileri sizlerle paylaşmak istedim, hepsi bu.
Geçenlerle birkaç kız arkadaşlarımla AVM’ye gittik her şey iyi, güzel... Gezdik, sohbet ettik, alışveriş yaptık... Sonra kahvemizi yudumlarken tanıdık bir yüzle karşı karşıya geldim, Arkadaşımın kızı Nalanla karşılaştım.
Ailesini çok iyi bildiğim için, çok şaşırmıştım, Babası bizim apartmanın kapıcısıydı, bir zamanlar boğazına lokma girsin diye üç kuruş kazanmak üç beş apartmanın temizliğini ailecek yaparlardı, Nalan maddi durumları nedeniyle eğitimini yarıda kesmiş kendisine farklı bir yol çizmişti. Sonraları çıktılar ne yaptıklarını bilmiyordum, Ama Nalan o zamanlarda hani “Ceviz kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş” derlerdi ya, işte o zamanlar hep şık giyinmeye, makyaj yapmayı severdi, Nalanı görmeyeli uzun zaman olmuştu, ortak arkadaşlarımızdan haberlerini alıyordum. AVM mağazalarında, güzellik merkezlerinde ve son olarakta ajansta çalıştığını duymuştum. Kimseye muhtaç kalmadan kendi ayakları üzerinde durabiliyor diye takdir ederken onu gördüğümde hayal kırıklığı yaşadım. Çalıştığı ajansta kendini geliştirmiş, eğitmiş ve şimdi bambaşka bir kulvara geçmişti. “Diyeceksiniz ki bunda ne var? Kız ne güzel kendini geliştirmiş.”Bence de bravo bunda bir şey yok da, mankenlik yapmaya başlamış ve belli ki kazandığı para başını döndürmüştü. Girdiği mağazalarda personellere hakaret eden, estetik merkezlerinde ortalığı birbirine katan Nalan belli ki geçmişini unutmuştu.
Küçümseyen tavırlarıyla ‘O’ da diğerleri gibi olmuştu. Çıktığı merdivenleri unutan, etrafındakileri kölesi gibi gören, her şeyi ben bilirim diyen, bencil olan karakterlerden biri olmuştu. Onu da öyle görünce acaba ben mi yanlış yapıyorum diye hayatımı bir kez daha süzgeçten geçirdim. Ve yine anladım ki; her ne olursa olsun ben aynı ben olarak kalmayalım. Kalmalıyım ki bana elini uzatanlar düştüğümde de tekrar uzatsın. Kalmalıyım ki hayatta karşıma çıkacak zorlukları çözmem için birileri benim yanımda olsun. Aynı ben olarak kalmalıyım ki her daim sevilen olabileyim.
Sizler de unutmayın ki, çıktığınız basamakları sizden önce çıkan da var, siz de onların gerisindesiniz. Arkanızdan gelenleri de küçümsemeyin, o basamakları siz de çıktınız. Eğer hep burnunuz havada olursanız bir gün basamak yerine asansörle indirildiğiniz takdirde etrafınızda kimseyi görmeyebilirsiniz. Çünkü sonradan görmeler aşağıya inenleri ya da aşağıda kalanları yanlarına pek almazlar…
Haftaya Pazartesi başka bir konuda buluşmak üzere sağlacakla kalın değerli okurlarım,
SEÇİL ESKİOĞLU
Yorum Yazın