Soğuk, her yıl olduğu gibi sessizce ama kararlı bir şekilde geliyor.
Önce akşamlar erkene çekiliyor, sonra sokakların rengi soluyor, ardından ayaz kendini iyiden iyiye hissettiriyor. İnsanlar paltolarına sarılıp evlerine yönelirken, benim aklım hep aynı yerde takılı kalıyor:
Evi barkı olmayanlarda, kimsesizlerde, sokakta kalan insanlarda…
Ve dilsiz ama en çok hisseden hayvanlarda.
Kedilerde, köpeklerde, kuşlarda…
Kısacası tüm canlılarda.
Çünkü kış, sadece havayı değil, vicdanı da sınar.
Kiminin kapısı sıcacık bir eve açılır, kiminin anahtarı bile yoktur.
Kiminin masasında dumanı tüten bir çorba vardır, kiminin gecesi açlıkla ve korkuyla geçer.
Ve insan, ancak bu farkı gördüğünde gerçekten insan olur.
Ben her kış biraz daha fazla üzülürüm.
Bir karton kutunun içinde titreyen bir canı gördüğümde, bir banka köşesinde sabahlayan bir insanı fark ettiğimde içimden hep aynı cümle geçer:
Keşke imkânım daha iyi olsa.
Keşke daha çok yapabilsem.
Daha fazla uzanabilsem.
Keşke sadece kendi hayatımı değil, başkalarının kaderine de dokunacak kadar gücüm olsa.
Ama biliyorum ki yardım etmek sadece büyük imkânlarla olmaz.
Bazen bir kap mama, bazen bir battaniye, bazen yarım ekmeğin paylaşılmasıdır.
Bazen de sadece görmektir.
Görmezden gelmemektir.
Çünkü sahipsizlik, en çok unutulunca ağırlaşır.
İnsanlık, aslında çok basit bir yerde başlar.
Zayıf olana kol kanat germekte…
Düşene el uzatmakta…
Sessiz kalana ses olmakta…
Yardımlaşmak bir üstünlük göstergesi değil; vicdanın en doğal hâlidir.
Bugün veren el, yarın tutan el olabilir.
Hayat, bu hassas dengeyle ayakta durur.
Kış geldiğinde herkes üşür ama herkes aynı yerden üşümez.
Kimisi soğuktan,
kimisi yokluktan,
kimisi yalnızlıktan…
İşte bu yüzden, bir insanın bir insana iyi gelmesi bu kadar kıymetlidir.
Çünkü bazen küçücük bir iyilik, sadece bir gecenin değil, bir hayatın yönünü değiştirir.
Ben hâlâ inanıyorum.
İnsanların kalbinde merhametin tamamen kaybolmadığına…
Birbirine tutunanların, paylaşmayı bilenlerin bu dünyayı ayakta tuttuğuna…
Ve belki her şeyi düzeltemeyiz.
Ama bir şeyi mutlaka yapabiliriz:
Soğuğun ortasında, küçük de olsa bir sıcaklık bırakmak.
Haftaya başka bir yazımda buluşmak üzere.
Sevgimle kalın, kıymetli okurlarım.
Seçil Eskioğlu
Gazeteci / Yazar


























Yorum Yazın