Son yıllarda Özgür Özel’e dair duygularım hep mesafeliydi. Gölge gibi partinin üstüne çöken tavırları, Kılıçdaroğlu’na yaptığı eleştiriler, bana hep rahatsızlık vermişti. Siyasetle özdeşleşmiş, halktan uzak, yapay bir figür gibi geliyordu bana… Ta ki dün gördüğüm o ana kadar.
Manisa’da… Bir dostun ardından yapılan son görevde, Özgür Özel’in gözyaşları bir siyasetçiden çok bir insanı anlattı bana. Ferdi Zeyrek’in cansız bedenini elleriyle toprağa yerleştirirken, o sessiz an, aslında çok şey söylüyordu. Siyaset, o an susmuştu. Makamlar, ünvanlar, kürsüler… Hiçbiri yoktu o anda. Sadece bir dostun acısı, bir yoldaşın gözyaşları vardı.
“Bazı anlar, kalbin sesini kelimelerden daha yüksek duyurur.”
Bazen bir kare yeter… İnsanlığımızı anlatmaya, yüreğimizi açmaya… Dün, Özgür Özel’in bir karede gördüğüm o hali, bana unuttuklarımı hatırlattı. Siyasetin gölgesinde kaybolan insanlık ışığı… O an yeniden parladı. Beni şaşırtan buydu. İçtenlik, samimiyet… Belki de özlemini çektiğim siyasetçi profili tam olarak buydu.
“Bazen bir mezarın başında sessiz bir dua, siyasetin gürültüsünden daha anlamlıdır.”
O an, benim kalbimdeki tüm önyargıları yıktı. Dün gece yatağa uzandığımda, o anı düşündüm durdum. Acının, insanı nasıl birleştirdiğini, nasıl samimi kıldığını… Ve Özgür Özel’in, o acıyla nasıl bambaşka bir insan yüzü gösterdiğini… Belki siyaset yine kirlenir, yine uzaklaşır halktan. Ama o an… O an, kalbimde iz bıraktı.
“İnsan olmak, bir dostu uğurlarken gösterilen samimiyette saklıdır.”
Çünkü bazen bir dostu mezara indirirken dökülen gözyaşları, bin kelimeden daha gürültülü olurmuş. Dün bunu gördüm. Ve ilk kez, ÖzgürÖzel’in içtenliğiyle buluşan insan yanını hissettim. Artık onu başka bir gözle görüyorum. Çünkü dün, sadece bir siyasetçiyi değil, yüreğiyle konuşan bir insanı gördüm.
Belki de asıl insanlık, makamların ardında, kürsülerin ötesinde, bir dostun ardından toprağa uzanan ellerde gizlidir. Fotoğraf karelerinde görünen hüzün, aslında sessiz bir haykırış gibi yüreklerimize işledi. Gözlerimizin gördüğünü, kalbimiz duydu o an. Ve insanın en gerçek hali, en sade haliyle ortaya çıktı: Dostun ardından gözyaşlarını saklamayan bir insan…
Belki bu anlar siyasetin tozlu sayfalarına yazılmaz ama kalbimizin en derin köşesinde yer bulur. Dün, Özgür Özel’in elleriyle yaptığı son görev, bana unuttuklarımı hatırlattı: Her şey gelip geçer, geriye yalnızca insan kalır.
Burhan AKDAĞ
Yorum Yazın