ATİLLA İLHAN - MARİA MİSSAKİAN
Ünlü şairlerimizin, adına şiirler yazdıkları kadınları anlatmaya devam ediyorum.
Atilla İlhan’ın uğruna şiirler yazdığı, talihsiz bir aşkın kahramanı Maria Missakian…
Hikayemiz Paris’te başlıyor, Eyfel Kulesinin gölgesinde nice aşklara şahitlik yapmış Paris’te…
Attila İlhan 1948 yılında Üniversite 2.sınıf öğrencisi iken gittiği Paris’te umulmadık bir aşka tutulur.
Sürekli gittiği La Depart Cafe‘de güzel bir Ermeni kızıyla tanışır. Bu kız Maria Missakian‘dır.
Onunla ilk tanışmasını Atilla İlhan şöyle anlatır.
“Dışarıda Sonbahar karanlığı, içeride pırıl pırıl neonlar, adeta bir akvaryum aydınlığı!
Hani olur ya, birisinin sizi izlediğini hissedersiniz, işte üzerimde öyle bir his.
Başımı kaldırıyorum piyano siyahı saçları omuzlarına dağılan, seyrek ve dağınık kaşlı, kıvırcık kirpikli iri siyah gözlü bir kız.
“Siz Türk müsünüz?” diye damdan düşercesine soruyor; o tarihte bir Fransız’ın bir Türk’ü bir bakışta tanıması imkânsız.’
Genç çift tanıştıkları La Deart Cafe’de sık sık buluşup, nefis kahveler eşliğinde saatlerce konuşarak, birbirlerini tanımaya çalışırlar.
Arkadaşlık ilişkileri zamanla aşka dönüşür. Fakat bir süre sonra Attila İlhan‘ın Türkiye’ye dönme vakti gelmiştir. Maria’sını da yanında götürmek ister.
Daha önce ataları Türkiye’de yaşamış olan Maria da, Attila ile gitmeyi çok istemektedir. Fakat Maria’nın ataları Osmanlı’dan izinsiz kaçan siyasi mülteci durumunda oldukları için, Türkiye’ye giriş yapamıyorlardı. Ne kadar çabalasalar nafile, engelleri aşamamışlardı. Atilla İlhan ne kadar uğraşsa da Maria’yı Türkiye’ye getirmeyi başaramamış ve yurduna boynu bükük yalnız dönmüştü.
Bir süre mektuplarla sürdürülen ilişki, mesafeler ve imkânsızlıklar yüzünden, hüzünlü bir şekilde sona erdi.
Üzerinden yıllar geçmesine rağmen , Atilla Maria’yı unutamamıştı. Ortak bir arkadaşlarından Maria’nın mutsuz bir evlilik yaptığını, alkolik olduğunu öğrendi ve bu duruma çok üzüldü. Ve Maria’sını mısralarında ömrü oldukça yaşattı.
MARIA MISSAKIAN
Yüksekkaldırım'da bir akşam
Maria Missakian'i düşündüm
Eğer kendimi bıraksam
Yağmur olabilirdim yağardım
Kasım'da bir çınar olurdum
Yaprak yaprak dökülürdüm
Kalbimi sıkı tutmasam.
“Bir hızlı mavilik
Bir hızlı bulutlar
Kırmızı kuşlarla süslenmiş yün eldivenlerin
Gökyüzü kaldırımlar sen ve Paris şehri
Sen ve Paris şehri sevgilim"
Bir insan, hele de şairse ve aşıksa eğer, sevdiği zaten hep aklındadır.
Ümitsiz aşkını unutmak adına, 1968 yılında Biket İlhan’la evlendiler, 15 yıl süren bir evliliğin ardından boşandılar
1985 yılında ilk kalp krizini geçirdikten sonra sağlığı birtürlü düzelemedi, kardiyolojik sorunları devam eden Attila İlhan 11 Ekim 2005 tarihinde İstanbul‘daki evinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu 80 yaşında hayatını kaybetti.
Gelecek yazımızda şairlere ilham olmuş başka bir kadını anlatmak için buluşmak üzere
hoşçakalın, hoşkalın
ESRA SONGÜLER
HABER CADDESİ EDİTÖRÜ
Yorum Yazın