Hayat yazı demektir. İnsanın aldığı nefes, yaşadığı olaylar, dünya işleri her şey yazıdır. Konuşmak, gülmek, ağlamak, üzülmek hepsi ayrı ayrı yazı konusu. Öğrencilik yıllarımızda günlük tutuyorduk. İyi de oluyordu. Her şey yazıyorduk. O günlükler bugün birer tarih oldu, hatıra oldu. İnsan okudukça heyecanlanıyor, duygusallaşıyor. Geçmişe dönüyor. Şahsen ben geçmişle ilgili anılarıma, günlüklerime bakmıyorum. Başarılarıma ya da başarısızlıklarıma bakmıyorum. Şansıma ya da şansızlıklarıma. Çünkü duygularım çok değişiyor. Çok sevdiğim ve kaybettiğim insanların fotoğraflarına da bakmıyorum.
Zaman zaman ilginç yazılarla karşılaşıyorum. Ve gerçekten doğru olduğuna karar veriyorum.
Mesela herhangi bir insan öldü. İnsan öldükten bir saat sonra onsuz yemek yiyor yakınlar. Bir gün sonra bütün dostları dağılıyor. Bir hafta sonra sağ iken yaptığınız işi başkası devralıyor. Bir ay sonra evinizi ya da arabanızı satılıyor. Bir yıl sonra da unutuluyorsun. Oysaki o insan bütün bunlar için hayatını feda etmişti.
Ortaokulu başka bir köyde okuyordum. Arada 15 kilometrelik yol vardı. Net olarak hatırlamıyorum ama herhalde ortaokul ikinci sınıf olacaktı. Karnemi almıştım. Elimde karnem eve dönerken yaşlı bir kadın yolumu kesti. Ver karnene bakacağım demişti. Tanımıyordum kendisini. Karneyi eline aldı baktı hepsi pekiyi. Gözleri yaşlanmıştı. Sırtıma vurdu “Oğlum o kadar uzak yerden gidip geliyorsun. Maşallah” demişti. Aynı sevinci ben yaşamıyordum. Normal bir olaydı benim için. Ailemi o yaşlı kadın kadar heyecanlandıramadığımı düşünüyordum. Belki de heyecanlanıyor ve gurur duyuyorlardı ama ben farkında değildim.
Her şey anıdır. Fotoğraflar, yazılar. Geçen her saniye, her dakika, her saat. Geçmişi iki kere yaşama şansımız yok. Yaşadıklarımız öylece kalıyor. Aynısını aynı şekilde yaşamamız mümkün değil.
Yazmak, anlatmak, konuşmak insan beynini yormaz.
Sağlık açısından düşünürsek mesela insan beynini yoran şeyler farklıdır. Sürekli negatif şeyler düşünmek ve stres yapmak. Kronikleşmiş stres hafıza ve öğrenme becerilerini olumsuz etkiler. Yine sosyal ilişkilerin eksikliği, depresyon ve bilişsel gerilemeye zemin hazırlar. Farkında değiliz ama kulaklıkla yükseksek seste müzik dinlemek uzun vadede işitme kaybı yaratır ve beynin ses işlem kapasitesini zayıflatır. Bol bol D vitamini almamız gerekir. Ruh halimizi güzelleştirir.
Yaşlı ve gergin dünyamızda, huzuru bulmak kolay değil. Herkes bir telaş içinde. Mutlu olma şartları zorlaşıyor. İnsan ne olursa olsun mutlu olmaya çalışmalı çevresine de pozitif enerji vermeye gayret etmeli. Daima nezaketi seçmek, her ruha saygı duymak, dürüst konuşmak güzeldir. Enerjimizi koruyup, zamanın değerini bilmeli. Tepkileri kontrol etmeyi ihmal etmemeli. Öğrenmek iyidir. Büyümeye odaklanmak lazım. Affedip serbest bıraktığınızda daha huzurlu olacaksınız. İnsanlara dürüstlükle yol gösterebilir, alçakgönüllülükle örnek olabilirsiniz. Sağlık çok önemli. Sağlığa yatırım yapmak lazım. İlişkileriniz güçlü olsun. İnsan kendine inanıp amacını yaşadığında daha mutlu olacaktır. Şartlar ne olursa olsun insanlığa kalıcı bir iz bırakmak önemlidir.
Dediğim gibi yazmak her zaman güzeldir. Her konuda yazmak.
Kendinize çok iyi bakın. Sağlık olmadan mutlu olmak imkansız.
Hoşça kalın.
MUSTAFA ÇOLAK
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın