24 Kasım Öğretmenler Günü…
Geldi ve geçti
Sıradan bir gün değildi gelen ve giden
Öğretmenlerimizin mutluluklarının tavan yaptığı damak tatlık bir gündü
Bende öğretmenlerimizin bu çok özel gününe yaptığım birkaç haberle katkı sundum.
“Umarım seyircilerimiz ve öğretmenlerimiz beğenmiştir”…… diyelim ve gelelim asıl yazmamız gereken konuya.
24 Kasım sabahı harıl harıl özel yayın için hazırlanıyoruz…
İşimin en yoğun, nefes almamınsa en imkansız olduğu anlardan birisinde.
“Zıııııırt!” diyor ve telefon çalıyor..
Bakıyorum cihazın ekranında, dünyada herkesten çok sevdiğim bir isim var. Adı İlkay Kıyak.
Herkesi, sevmem gerektiği kadar severim de, İlkay’ıma duyduğum sevginin sınırını, boyutunu anlat deseniz anlatamam çünkü onu ben de bilmiyorum.
İzmir’de yaşadığım yıllarda tanıdım İlkay’ımı. O şehirde gördüğüm, tanıdığım en dürüst en harika insanlardandır. En önemlisi canım, hatta canım ötesi sevdiğim biricik kızımdır benim.
Evli, evsiz bir çoğunun ‘İffet’ nedir sorusuna cevaptır İlkay… O’ndaki dürüstlük, ondaki nezaket, O’ndaki incelik, O’ndaki zarafet ender sayıda ki insanda var.
Kısacası İlkay’a duyulan sevgi anlatılmaz, yaşanır. O benim, o şehirde ki tek ve yek gözbebeğimdir. O ve birkaç ismin dışında görüştüğüm ve konuştuğum da olmamıştır zaten.
Boşadığım karımın bile yüzünü görmek istemediğim bir şehirdi İzmir… “Bir an önce arabasına binsin, bir yerlere gitsin, gece yarılarına kadar dışarılarda olsun ve bu zaman zarfında onun o yüzünü görmeyeyim” diye Allah’a dua ettiğim yıllardı İzmir’de ki yıllarım… O sebepledir ki, “İzmir’de sadece aşk yaşanır ama izdivaç yapılmaz.” diyen ve buna da inananlardanım artık ben.
Sevdiğim saygı duyduğum insanlar ise bir elimin parmak sayısını geçmez. Bunların en başında Gazeteci – Yazar abim sevgili Yaşar Eyice, Çeşme’nin harika yüreği Suzan Çırağ ve yine Çeşme’den eski belediye başkan yardımcısı Şakir Karadede’nin dışında kimseyi sevmedim, sevmeyi de istemedim açıkçası…
Gene kel alaka bir konuya girdim. Asıl sizlere anlatacağım, sizlerle paylaşacağım konu bu değildi tabi ki…
Arayan İlkay’ımdı.
“- Hocam, öğretmenler gününüz kutlu olsun!”
Ooooooof, bu nasıl bir keyiftir anlatamam. Vefa’yı V’sinden A’sına kadar bilen, insanı aklı ve yüreğine göre değerlendirip ona göre değer bilen, merhameti en üst düzeyde yaşayan ve yüreği gerçekten sevgi dolu olan İlkay’ımdan gelen bu kutlama, o ana kadar vücudumu, yüreğimi ve ruhumu saran bütün yorgunluğumu aldı götürdü.
Nasıl mutlu olduğumu anlatamam… İstanbul’da sayısız öğrenciyi mesleklerinin ilerleyen yıllarında görev yaptıkları kanal ya da gazetelerin Genel Yayın Yönetmenliklerine kadar taşıyan eğitimi veren insanım.
Bunların bir çoğu stajyer olarak geldiler elime… Gazeteciliği G’sinden K’sine kadar öğrettim. Öğretmekle kalmadım, verdiğim teknik eğitimin dışında birde bu mesleği sevmeleri için onlara çok özel zamanlarımı ayırdım.
Velhasıl hepsi sırasıyla şef, müdür ve genel yayın yönetmeni oldular da, bir yerde hata yapmışım, onlara ‘İnsan ve adam’ nasıl olunur’u öğretememişim.
İlkay, İzmir’in en harika, en donanımlı, en bilgili ve işinin en iyisi bir televizyoncusudur. Az önce de dediğim gibi, yüreği insan sevgisiyle dolu bir insandır.
Sıkça telefonla görüşür, arada bir birlikte iş yapmışlığımızda olur fakat inanır mısınız şu çok sevdiğim biricik kızımın hala yüzünü görmüş değilimdir. Yakında inşallah kaliteli bir kanalda yollarımız kesişecek Cemal Bilge ve İlkay Kıyak yeni bir çatı altında, yeni bir televizyonda yeni bir televizyonculuğu başlatacağız.
“Ben senden hoşnutum, Allah’ta senden hoşnut olsun, ben senden razıyım, Allah’ta senden razı olsun canım kızım”
Sen değerini bildiğin bir Cemal Hoca’yı bu kadar seversin de Cemal Hoca seni ölümüne sevmez mi?
Sen de küçüklerinden aynısını göresin. Yaşamın boyunca ayağına taş değmesin. Ekmek seni kovalasın, yüzün hüzün, gözlerin yaş görmesin.
Yaşam boyu dilimde hep bir duasın. Öyle de kalacaksın güzeller güzeli kızım benim… Seni seviyorum… İmza : Cemal Hoca
Elinize sağlık güzel bir yazı olmuş
Suzan
25-11-2023 21:59