Siz kıymetli okuyucularıma bu hafta iş hukukunda en çok merak edilen ve emsal bir karar olarak karşımıza çıkan Yargıtay tarafından emsal nitelik teşkil eden kararını örneklerle birlikte anlatmaya çalışacağım.
Yargıtay'dan milyonlarca çalışanı ilgilendiren kıdem tazminatına ilişkin çok önemli bir karar ortaya çıktı. Yargıtay, başka bir işyerinde çalışmak için kendi isteği ile işyerinden istifa eden işçinin tazminat alamayacağına hükmetti.
Son dönemde karşımıza çok sık çıkan iş hukukuna ilişkin vakalarına bir yenisi daha eklenmiştir. Yargıtay tarafından iş hukuku konusuna ilişkin özellikle işçinin kıdem tazminatı almaya hak kazanmasına ilişkin önemli bir karar bulunmaktadır.
Kıdem tazminatı ile ilgili Yargıtay'dan çok önemli bir karara imza atmıştır. Bir fabrikada elektrik ustası olarak 6 sene çalışan işçi, sigorta primlerinin düşük yatırıldığını, alacaklarının ödenmediğini belirterek istifa etmiştir. Alacaklarını tahsil edemeyen işçi, İş Mahkemesi’nde süresi içerisinde işçilik alacaklarının tahsili amacıyla iş davası açmıştır. Sigorta primlerinin asgari ücretten yatırıldığını, bordroların asgari ücretten düzenlendiğini, çalışmalarının Sosyal Güvenlik Kurumu’na geç ve eksik bildirildiğini, davacının aylık ücretinin asgari ücret kısmının bankaya yatırıldığını, kalan kısmının ise elden ödendiğini dava dilekçesinde açıkça belirtmiştir.
“İŞ MAHKEMESİ İTİRAZI REDDETTİ”
İşçi, aylık ücretlerinin eksik ve düzensiz ödenmesi, fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinin ödenmemesi, Sosyal Güvenlik Kurumu’na eksik ve geç bildirimde bulunulması sebeplerinden ötürü iş akdini haklı olarak feshettiğini dava dilekçesinde belirtmiştir. İşçilik alacakların ödenmesi için davalıya ihtar çekildiğini ileri sürerek; kıdem tazminatı, ücret, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarını talep etmiştir. Davalı işveren ise davacı işçinin asgari ücretle vasıfsız işçi olarak çalışmaya başladığını, ustalık mertebesine ulaşmadığını, davacının iş sözleşmesini başka bir iş yerine geçmesi nedeni ile feshettiğini öne sürdü. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Yerel Mahkemenin vermiş olduğu işbu karara davalı şirket itiraz etmiş olup dosya istinaf incelemesine gitmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi de yerel mahkemenin vermiş olduğu kararı doğru bularak davalı vekilinin itirazını reddetmiştir. Bunun üzerine davalı, istinaf mahkemesinin kararını temyiz ederek dosyayı Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin incelemesine göndermiştir.
“BAŞKA BİR İŞYERİNE GEÇMEK İÇİN PRİMLERİ BAHANE EDEN İŞÇİNİN İSTİFASI HAKLI KABUL EDİLEMEZ.”
Emsal nitelikte bir karara imza atan Yüksek Mahkeme, başka bir işyerine geçmek için primleri bahane eden işçiyi haklı bulmamıştır. Yargıtay’ın vermiş olduğu kararda şöyle denilmiştir; "Somut uyuşmazlıkta davacının el yazısı ile yazılı ve imzalı istifa dilekçesinde ’Kendi gönül rızamla istifa ediyorum. Kıdem tazminatım haricinde yasal hiçbir alacağım yoktur.’ demek suretiyle işyerinden istifa ettiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde bulunan iş başvuru formu ile davacının aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir firmaya iş başvurusunda bulunduğu ve İnsan Kaynakları Müdürlüğü’ne hitaben yazılan form içeriğinden iş başvurusunun kabul edildiği ve davacının ay sonunda işe başlayacağına dair taahhütte bulunduğu görülmektedir. Davacı istifa dilekçesinden iki sonra noterden gönderdiği ihtarnamesi ile işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş akdini haklı nedenle feshettiğini bildirmiş ise de; başka bir işyerinde çalışmak için kendi isteği ile işyerinden istifa eden davacının kıdem tazminatının reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup, kararın bozulmasını gerektirmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi."
AVUKAT GİZEM GONCE
Yorum Yazın