Çocukluğumdan bu yana büyük bir zevkle izlediğim Western filmlerine tema olan 1800’ lü yıllarda Amerika ve Meksika gibi ülkelerde banka soyguncuları cirit atarken, çocukluğumda okuduğum çizgi romanlarda en meşhur soyguncular Dalton Kardeşler, Bill Kid , Red Kit ,Tommiks gibi çizgi romanlar bütün dünyada okunurken; ben sizi bu günkü yazımda gerçek bir gangsterimiz, ilk banka soyguncumuz olan “Necdet Elmas” ile tanıştıracağım…
Takvimler 1961 yılının Temmuz ayını gösteriyordu, İstanbul’da sıcak bir yaz günüydü, 1960 darbesinin izleri hala bitmemişti, sıkıyönetim vardı, Çemberlitaş Abidesi’nin tam karşısındaki Buğday Bankası’nın önünde geniş kanatlı, yeşil renkli 1959 model Chevrolet İmpala otomobil durdu, direksiyonda siyah gözlüklü takım elbiseli bir adam, arka koltukta ise yakışıklı, duglas gözlüklü gençten bir adam oturuyordu, motor çalışır durumdayken , arka koltukta ki adam arabadan indi, bankaya girdi, elindeki “Sten-Gun” marka silahını havaya doğrultarak davudi sesiyle bağırdı:
“KİMSE KIPIRDAMASIN, BU BİR SOYGUNDUR ! “
Bankada herkes karanlıkta gözüne ışık sıkılmış tavşan misali donup kaldı, yoktu böyle birşey, bu bir ilkti çünkü. Peki kimdi bu adam derseniz, Necdet Elmas’tan başkası değildi yani Türkiye’nin ilk gangsteri veya banka soyguncusu, artık hangi kategoriye sokarsanız orada kalsın…
İşte bu anlarda Türkiye, tarihinde ilk kez silahlı banka soygununa şahit oluyordu. Cebinden çıkardığı bez torbayı veznedarın suratına fırlattı “Doldur şunu ” diye bağırdı, şaşkınlığından donmuş kalmış zavallı veznedar tir tir titreyerek çekmecesini açtı 2 bin 900 lirayı torbaya koydu ve uzattı. Günümüz için ufak bir para olabilir, ama o zaman için büyük bir paraydı bu.
Müşteriler, memurlar donup kalmıştı, korkudan adeta nefes bile alamıyorlardı, hatta korkudan bayılanların dahi olduğu söylenir.
Ama Necdet Elmas’ın unuttuğu birşey vardı, o da kapıya yakın oturan Banka Müdürüydü, bir anlık şaşkınlığını üzerinden atan Müdür, can havli ile dışarı fırladı ve olanca gücüyle bağırdı, “Yetişiiiinnnnn bankayı soyuyorlar”
Hiç beklemediği bir andı Necdet Elmas için, veznedarın elinden para dolu torbayı kaptığı gibi dışarı fırladı, arabasına binmeden önce havaya birkaç el ateş etti “Yaklaşmayın, yakarım” diye bağırarak motoru çalışır vaziyetteki Chevrolet’ine atladığı gibi şöför gaza bastı, herkes arkasından baka kaldı, Sultanahmet’ten sonra gözden kayboldu.
O zamanlar televizyon yokki, gazeteler vardı, ertesi sabah tüm gazetelerin sürmanşetlerindeydi. Artık Türkiye, herşeyi bir kenara bırakmış, bu ilk kez yaşanan daha önce görülmemiş olayı yani banka soygununu konuşuyordu. Necdet Elmas’ın kimliğini bilmediklerden, ondan “Gangster” olarak bahsediyorlardı.
Buğday Bankası soygununun üzerinden henüz birkaç gün geçmişti ki bu kez Çatalca’da bir benzin istasyonunu soyan Necdet Elmas, tesadüfen otobüs durağında yakalandı, ancak polisleri bir şekilde atlatıp kayıplara karıştı. Bu süre zarfında farklı soygunlara da imza atan Necdet Elmas , emniyet içinde kargaşaya sebep oldu, gazeteler, “Emniyet bir kişiyle başa çıkamıyor” diye haber başlıkları atmaya başladılar.
Çok değil aradan sadece bir ay geçmişti, yani Ağustos ayı ortaları diyebiliriz, yine öğle saatleriydi, yine aynı senaryo, bu kez Zeytinburnu Kazlıçeşme’deki, Emniyete sadece 30 metre mesafedeki İş Bankası’nın önünde 59 model aynı kanatlı Chevrolet İmpala, bu defa ki siyah renkliydi. Sanırsınız ki aynı film tekrar başa sarılmıştı. Direksiyonda oturan takım elbiseli siyah gözlüklü adam, motoru çalışır durumda tuttu, diğeri yani takım elbiseli olanı arabadan indi, dedim ya aynı senaryo diye, ama bu kez bir fark vardı, kafasına o yıllarda Türkiye’de daha yeni tanınmaya başlayan külotlu kadın çorabı geçirmişti, oldukça komik görünüyordu, bankaya girdi, silahını çıkardı, davudi sesiyle bağırdı: “Kimse kıpırdamasın, bu bir soygundur” cebinden çıkardığı bez torbayı yine veznedarın suratına fırlattı, “doldur” dedi, bu defa hasılat müthişti, 186 bin 850 lira! O sırada yaşlı bir adam Necdet Elmas’a seslendi
-Oğlum benim emekli maaşım vardı orada,
Necdet Elmas torbadan bir onbinlik deste çıkardı, amcaya uzattı,
-Al amcam ananın ak sütü gibi harca dedi,
Kaptı torbayı, Chevrolet’e atladı ve vınnnnn…
Eh artık iyice meşhur olmuştu ertesi sabah, manşetlere sığmamış, gazetelerde tam sayfa halinde yeralmıştı.
Sıkıyönetim komutanlığıyla kedinin fareyle oynadığı gibi oynayan, emniyetle, istihbaratla alay eden bu gangsterin kim olduğu merak ediliyordu. Türkiye Necdet Elmas’ı konuşuyordu, kimilerine göre bankada amcaya para vermesinden ötürü Robin Hood olarak da seviliyordu.
Çok konuştum değil mi? “Sadete gel Esra” diyenlerinizi duyar gibiyim, evet yavaş yavaş finale gelelim,
Bunca kovalamacadan her defasında bir şekilde kurtulan Necdet Elmas’ın yakalanması için ortaya 100.000 TL ödül kondu, yakın bir akrabasının ihbarı üzerine 15 gün sonra, Kocaeli’nin Gebze ilçesine bağlı Darıca mahallesinde kıstırıldı, saklandığı evin etrafı, bir binbaşının komuta ettiği askeri birlik ve takviye polisler tarafından sarıldı, öyle ki Darıca’ya giriş ve çıkışlar bile kontrol altına alınmıştı, polisler ve askerler evin önüne geldiğinde şöyle bir uyarı yapıldı; 'Necdet! Teslim ol, her tarafın çevrildi, kurtulamazsın'...
Necdet Elmas'ın cevabı şöyleydi;
“Bana bakın, zaten kafam bozuk, üzerime varmayın, yoksa ya intihar edeceğim ya da yaylım ateşi açacağım, kıyamet o zaman kopacak, evvela şefinizle konuşmak istiyorum…”
İçeri giren binbaşıya silahını ve paraları teslim ettikten sonra:
“Müsaade edin, tıraş olayım, bu şekilde çıkamam” dedi.
Binbaşının izin vermesi üzerine tıraş oldu, takım elbisesini giydi, Duglas gözlüklerini taktı, evden çıktı ve teslim oldu, teslim olmadan önce gazetecilerle basın toplantısı yaptı, Türk halkından özür diledi, çok kibardı, öyle ki gözaltına alındığında, yüzlerce kadın emniyete telefon açıp ona işkende edilmemesi için ricalarda bulunmuşlardı.
Yoruldunuz mu, biraz mola verin, sizler kahvelerinizi yudumlarken, ben anlatmaya devam edeyim, buraya kadar herşey iyi güzeldi de gerçekte kimdi bu Necdet Elmas !
9 Ocak 1935 doğumlu bu gencin ailesinin maddi durumunun kötü oluşu, onu 12 yaşında evden kaçmaya yönlendirdi. Konya’da zengin olma hayaliyle çeşitli işlere girişti ancak beklediği başarıyı elde edemedi, bu hüsran üzerine, İstanbul’a geldi, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı, ancak eğitimini ikinci sınıfta bırakarak parayı yasa dışı yollardan kazanma arayışına girdi, yasal olmayan işlere bulaşarak hayatına farklı bir yön çizdi.
Fakülte macerasından sonra Aziz Nesin’in “Fil hamdi” hikayesinde adı geçen Sülün Osman karakteri gibi çok maceralı bir hayata yelken açmıştı.
Yaşamı inişler ve çıkışlarla doluydu, hem komik, hem trajikti, günlerden bir gün yedi yaşındaki oğlu hastalanmış, yoksulluk yüzünden bakımı yapılamamış, vefat etmişti. Oğlunu kaybettiği gün kararını vermiş, para için gayrimeşru işlere dalmıştı.
Sabıkalı otomobil hırsızıydı, Chevrolet hastasıydı, daha önce yakalanmış, 11 yıl hapis cezası almış, kalbim sıkıştı bahanesiyle hastaneye sevkedilmiş, ağzıda iyi laf yaptığından refakat eden askerleri Emirgan’a içki içmeye götürmüş, meyhanenin tuvalet penceresinden kaçmıştı.
Kendisinden yirmi yaş küçük, 19 yaşındaki Sabahat’la nişanlıydı. Kızın ailesi damat adayını müteahhit zannediyordu!
Kendini öyle tanıtmıştı. 770 liralık nişan yüzüğü taktı, o günkü parayla bu bir servetti.
O dönem darbe sonrası kurulan hükümet durumdan oldukça rahatsızdı. Şehrin tüm emniyet güçleri Necdet Elmas’ı yakalamak için seferber olmuşken, onun evlilik hazırlığı yaptığı haberleri gazetelerde yazılıyordu. İş böyle olunca kırmızı alarma geçen yetkililer Chevrolet kullanan herkese suçlu muamelesi yapmaya başladı. Bu nedenle Chevrolet marka bir araç kurşun yağmuruna tutulmuş ve bir aile yaşamını yitirmişti.
Takvimler 24 Ağustos’u gösterdiğinde Necdet Elmas’ın geçmişiyle ilgili net bilgilere ulaşıldı. Suç dosyası kabarık olan gangsterin ilk soygunu, Chevrolet arabalara olan düşkünlüğü nedeniyle oto hırsızlığıydı.
Gerçek kimliği ortaya çıkınca, gazeteciler Sabahat’a koştular, ne düşündüğünü sordular, “Gerekirse onu ömrümün sonuna kadar beklerim” dedi. Eee o zamanlarda sayın basınımızın magazin merakı vardı, paparazziler asparagas haberleri yazmaya başladılar, tarihin ilk banka soygunundan bir aşk hikayesi çıkarılmıştı.
Eğer Darıca’da yakalanmasaydı, balıkçı teknesi kiralayıp, Çanakkale’ye, oradan da Yunan adalarına kaçacaktı, yaptığı plan buydu gel gör ki, Emniyetle adeta köşe kapmaca oynayan Necdet Elmas’ın yakalanması için 100 bin lira ödül konmuştu. Akrabası Muzaffer paraya tamah etmiş, Necdet Elmas’ı polise ispiyonlamıştı, Türkiye’nin ilk gangsteri, akrabasının ihbarı üzerine Darıca’da yakalanmıştı, 20 yıl hapis cezası verildi, 1974 yılında Cumhuriyetimizin 50. Yılı münasebetiyle çıkartılan Genel Af’la tahliye edildi.
Hapishanede artık ıslah olmuştu, başka vukuatı olmadı, Beşiktaş’ta büfecilik yaptı. Büfeden kazandığı parayla hayır işleri yaptı, fakir fukaraya yardım etti, hapishanelerde kütüphaneler kurdu. Baba ocağı Konya Ereğli’ye yerleşti, oradan Antalya’ya taşındı.İlk aşkı Sabahat’ten boşandıktan sonra iki defa daha evlendi ve hikayemizin sonunda, Necdet Elmas 2017’de Antalya’da vefat etti.
İşte böyle kimine göre “Gangster”, kimine göre “Soyguncu”, kimine göre “Robin Hood’tu”…
Kısaca bir Necdet Elmas kendine has anılarıyla geçip gitti bu dünyadan…
Başka bir yazım da buluşmak üzere Hoşçakalın , Hoş kalın.
ESRA SONGÜLER
HABERCADDESİ EDİTÖRÜ
Yorum Yazın