Doğruyu söyleyeni, dokuz köyden kovarlar atasözü en sık atasözlerimizdendir…
Doğruluk, dürüstlük, Hayata ve topluma iyi bir katkı peşinde olanların, hakkı üstün tutmak için mücadele edenlerin karşılaştıkları zorlukları ifade eder.
Dürüst bir insanın, çevresindekiler tarafından dışlanmasına atıf yapan bu söz, doğruluğun ve hakkaniyetin her zaman kabul görmediğine dair derin bir gerçekliği anlatır.
Peki,gerçekten doğru söyleyen, hayata faydalı katkıda bulunan ve başarılı herkes kovulmalı mı?
Yoksa onuncu bir köy kurularak, doğruyu söyleyenlerin erdemini yücelten yeni bir toplum inşa etmenin zamanı mı geldi ?
Doğruluğun erdemi, sadece bireysel düzeyde kalmayıp, toplumsal huzur ve adaletin de temeli olarak görülmelidir. Eflatun’un Devlet adlı eserinde ‘’Bir toplumda doğruluk yoksa, o toplumun geleceği de yoktur’’ sözü, bu gerçeği destekler niteliktedir.
Doğruluğun ve hayata iyi katkıda bulunanların yok sayıldığı ya da cezalandırıldığı bir toplumda, adaletin ve güvenin de sağlanması mümkün değildir.
Bilgili, hünerli, hakkı üstün tutma yolunca mücadele verenlerin ve işinde başarılı olan kimselerin kıskanılması, eleştirmek için eleştirilmesi ve işlerini yapmaları zorlaştırılması yerine ; destek verilmesi, kulak asılması, faydalanılması ve onurlandırılması toplumsal yapıyı sağlam kılar…
Günümüz dünyasında bile, iş yerlerinde, sosyal çevrelerde ya da politik arenalarda, doğruyu söyleyenler çoğu zaman dışlanmakta ya da susturulmaya çalışılmaktadır.
Cesur bir bireyin, gerçeği söyleme kararlılığı karşısında karşılaştığı bu zorluklar, insan doğasının ve toplumların bencil, çelişkili, iki yüzlü, faydasız, niyetinin ve amacının yapısını gözler önüne serer ve bunlar dokuzunca köyde yaşayan toplumun insanlarıdır !!!
Sonuç olarak , Onurlu bir yaşam ve sıhhatli bir toplum yaratmak istiyorsak, doğru söyleyenleri ve hayata iyi katkıda bulunanları kovmak yerine onları yüceltmeli, doğruluğun simgesi olan onuncu köyleri kurmalıyız…
Bu yeni köylerde, doğruların susturulmadığı, aksine desteklendiği bir yaşam alanı bulmak, insanlığın geleceği için en büyük adım olacaktır.
O halde eğer sen de; doğruluğu, dürüstlüğü, iyi olanı, güzel olanı, faydalı olanı, hakkı, hakkaniyeti, bilgeliği, bilimi, ahlaklılığı, büyüklere saygıyı, küçüklere sevgiyi, doğayla ve hayvanlarla birlikte özgürce, barışık yaşamayı, tarihine, tüm atalarına vefayı, bağlılığı, sadakati, gelenek, görenek, örf ve adetlere karşı anlayışı, hoşgörüyü, merhameti, vicdanı, alçakgönüllülüğü, mütevaziliği … üstün tutup yaşadıysan dokuz köyden de kovulduysan hangi köye ilerleyeceğini biliyorsun …
Benim köyüm de onuncu köy …
Yolumuz uzun ve meşakkatli …
Yazıma ATATÜRK’ün sözüyle son veriyorum .
“Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, ülke için gerçek amaç ne ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen buna karşı direneceksin, önüne sonsuz engeller de yığacaklardır; kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana büyük derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin …”
Onuncu köyde görüşmek ümidiyle …
Av. ONUR YAĞIŞAN
Yorum Yazın