Papillon (Kelebek), romanını okuyanlarınız çoktur, otobiyografik romandır. Konusu yazarı Henri Charriere’nin başından geçenleri anlatır, 1968 yılında yayınlanmıştır, 21 dile çevrilmiş, satış rekorları kırmıştı, bu başarısı üzerine filmini çekmeye karar verdiler. 1971 yılında Steve McQueen ve Dustin Hoffman gibi ünlü oyuncuların başrolünü paylaştığı “Papillon” filmi, vizyona girdiğinde Fransa ikiye bölünmüştü. Acaba filmde anlatılanlar doğrumuydu? Bir bölüm, “Evet gerçektir “ derken, diğer bölüm ise “ Yok bu kadarda olmaz, yazar uydurmuş” diyorlardı… İşte bu romana inanmayanlara karşı zamanın ünlü bir flozofu şöyle demişti “Ben romanın gerçekliğine inanıyorum, ama eğer gerçek değilse, bilinki Fransa büyük bir yazar kazanmıştır”
Konuya neden buradan girdin derseniz,
Dr.Haydar Dümen’den bahsedecektim, o Türkiye'nin “Güzin Abla”dan sonra en tanınmış dert dinleyen gazete köşe yazarıydı.
Özellikle cinsel yaşam konusundaki problemleri değişik bir mizah anlayışı ile kaleme alarak cevapladığından geniş bir okuyucu kitlesine sahipti.
İşte burada da okur ikiye ayrılmıştı, bir kısımı “Okurların başından geçen olayları tüm saflığı ile sansürsüz olarak Dr.Haydar Dümen ile paylaştığını” söylerken, bir kısım okur ise “ Yok artık bu kadar da olmaz Haydar hoca uyduruyor bunları” diyordu…
Dümen’in, köşesindeki mektupları kendisinin ya da gazete çalışanlarının yazdığı iddialarına yanıtı da şöyle olmuştu.
“Benim böyle büyük bir yeteneğim, kaynağım olsaydı dünyanın en ses getiren senaryolarını yazan, en iyi kurgulu filmlerini çeken biri olurdum. Neden kendi kendime mektup yazıp mail atayım, deli miyim? Soru gelmiyor, yağıyor. Türkiye’nin her yerinden geliyor.”
Kendisiyle tanıştığını söyleyen gazeteci arkadaşım: o zamanlar Posta Gazetesi’nin Haydar Dümen’in köşesini merak eden okurlar tarafından alındığını, onun için çok sattığını, ama soranlara pembe yalan uydurup en masum şekilde “Gazeteyi Bulmaca ilavesi için alıyorum” diyorlardı. Basın camiası bilirdi Dr.Haydar Dümen adı, gazetenin de önüne geçmişti…
O, Türk halkının yatak odasına giren ilk insandı, nice evlilikleri kurtardı, nice namus cinayetlerini engelledi...
Ayıpları, çok merak edilen ama asla konuşulamayanları konuştu ve izah etmeye çalıştı. Bunu yaparken de esprili diliyle hem eğlendirdi hem eğitti. İnsanların utandıkları konuları rahatça anlatmalarını sağladı.
Öylesine ilginç mektuplar yayınlardı ki, bazen kahkahalara boğardı okurlarını , elbetteki her yazılanı buraya taşıyamam, ama seçtiğim bir mektubu ve cevabını sizlerle paylaşabilirim.
“KADINLARDAN NASIL KURTULURUM ?
35 yaşındayım, 5 yıllık evliyim. Bu zamana kadar 600 kadar kadınla birlikte oldum. Evlenince ilk 2 yıl eşimi aldatmadım ama sonra aldatmaların arkası kesilmedi. Yakışıklı değilim ama sanırım bende şeytan tüyü var, çevremden kadınlar eksik olmuyor. Bu olaydan nasıl kurtulacağım?
CEVAP:
Bizim Anadolu halkı hayatı ulemalar gibi yorumlamış, abartılı konuşmalar için ‘At at kalede ben varım’ demişler. Değerli okurum Muharrem Bey, sen eskiden de atar tutturamazdın ama yine de kıyısından köşesinden teğet geçerdin. Şimdi göbeğine hedef aldın ama ok hedefe ulaşmadı. İster doğru söyle, ister salla gitsin, sende şeytan tüyü olduğu kesin.
600 kadın: Hesap edelim. 30 yaşında evlendin, 5 yaş düşelim 25. Kadın işlerine 25 yaşında başladıysan 600’ü böl 5’e. Yılda 120 kadın. Her 3 günde bir yenisi. Üstelik tadı damağında kalanlarla ilişkinin ikincisi, üçüncüsü... Eğer evlendikten sonra bu işlere kaydıysan 600’ü 3 yıla bölersek bu kez eder 200 kadın. Atma arkadaşım atma, gelde atalarımıza hak verme, aman bir çatırtı başladı.,yaa benim hesap makinesi yanıyor, aman uzaklaşayım, tüyünle, huyunla sen baş başa kal.”
İşte böyle, okurken güldüren, güldürürken düşündüren cevaplar verirdi.
Dr.Haydar Dümeni tanıyalım.
Uşak’ın İkisaray köyünde 1931 yılında doğan Haydar Dümen, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okumak için İstanbul'a gelir ve 1955 yılında mezun olur, 1958 yılında da Nöropsikiyatri uzmanı olarak Nöroloji ve Psikiyatri dallarında uzmanlık diplomasını alır.
1965 yılında Taksim İlkyardım şimdiki adıyla Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 1980 yılına kadar şef olarak çalıştı. O tarihte Cumhuriyet Gazetesi'nde "Akıl Hastalarının Teşhiri Doğru Değildir" makalesinden dolayı Samsun'a sürgün olarak tayin edildi ama aynı gün, Samsun’a gitmeyerek emeklilik dilekçesini verip emekliye ayrıldı.
Daha sonra araştırma ve yazarlık dönemine giren Dr.Haydar Dümen, özellikle cinsellik üzerine yazdığı kitaplarla dikkatleri üzerine topladı. Medyada cinsel problemler üzerine konuşmalar ve röportajlar yaptı. Geniş bir okuyucu kitlesine sahip olan Dümen 91 yıllık hayatı boyunca 23 kitap kaleme aldı.
29 Mart 2010'da İstanbul Cihangir'deki bürosu silahlı bir saldırgan tarafından basılan Dr.Haydar Dümen, tutukluk yapan silah ve korumaların müdahalesi sayesinde son anda kurtuldu. Korkunç olay, medyada günlerce konuşulmuştu.
Dr.Haydar Dümen'in 1955 yılında evlendiği ilk eşiyle boşanma davası 35 yıl sürdü. Ayrı yaşayan çiftler için getirilen yasa değişikliği sayesinde ancak 1990 yılında boşanabildi. 1992 yılında kendisinden 32 yaş genç 1963 doğumlu Gül Dümen ile evlendi. Tam bir karga tutkunu olan Dr.Haydar Dümen, evinde 6 tane özgürce uçan karga besliyordu.
Ve tarihler 31 Ocak 2022’i gösterirken, ülkemizi pençesi altına alan Pandemi’de, Corona virüse yakalandı, maalesef tüm müdahalelere rağmen 10 Şubat 2022 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Işıklarda uyu güzel insan seni unutmayacağız.
Başka bir yazımda buluşmak üzere
Hoşçakalın, Hoş kalın .
ESRA SONGÜLER
HABERCADDESİ EDİTÖRÜ
Yorum Yazın