İnsanın serüveni her canlı gibi dünyaya gelince başlıyor.
Herhangi bir toplumun ferdi olarak dünyaya geliyor.
Herhangi bir ailenin üyesi olarak dünyaya geliyor.
Yaşamak bir maceradır. Sonu olan bir macera. Bir gün bu dünyadan göç edeceğini bilerek yaşayan tek canlı insandır. Hal böyleyken yani bunu bildiği halde niye kötülük yapar, niye insanlık dışı olayların içinde bulunur bilinmiyor.
Her senede dört mevsim var. İlkbahar, yaz, sonbahar, kış. Genelde her mevsimde aynı olaylar yaşanıyor. Mevsimler hızla ilerlerken insanların hayatında neler etkili ve önemli oluyor. Eğitim, sağlık, ekonomi yeryüzü insanlarının yönünü belirliyor.
Mevsimler hep aynı ama yaşananlar değil. Dünyadaki yeraltı ve yerüstü kaynaklarının verimliliği düşüyor ya da azalıyor. Su kaynakları tükeniyor. Canlı türleri azalıyor. İlklimler farklılık gösteriyor.
Şunu örnek gösterebilirim. Çocukken yediğimiz meyvelerin, sebzelerin hiçbirinin tadı eskisi gibi değil. Domates eskisi gibi kokmuyor. Salatalık eskisi gibi kokmuyor. Patatesin o saf ve doğal lezzeti yok artık. Neden mi? Toprağın verimliliği, doğallığı, saflığı her geçen zaman daha da azalıyor. Sular yetersiz kalıyor. Mevsimler istikrarsız. Bu yıl bizim coğrafyamızda yaşanan don olayı çoğu meyvenin, sebzenin rekoltesini çok etkiledi.
İnsan geçmişle gelecek arasında bocalıyor. Geçmişte başarısız birçok duygu ve olay yaşamış olabiliriz. Geçmişte yaşananların esiri olmadan geleceğimizi yaşamasını bilmeliyiz.. Maddi yaşanan olumsuz deneyimlerin bizi cimri, manen yaşananların ise bizi kalpsiz, karamsar yapmasına kesinlikle izin vermemeliyiz.. Geçmiş yüklerimizden kurtulup, yaralarımızı sarma konusunda kararlı olmalıyız. Geçmiş yüklerimizden kurtulmadan geleceğimizi mutlu kılamayız. İnsanın kendisi ve kendisini engelleyen, gücünü azaltan, gelecek enerjisini yok eden geçmiş yüklerinden, yaralarından kurtulmak istemesi de kendi iradesindedir. İnsan hataları ve kusurları ile kendini inşa eder. Geçmişteki hatalarımız, tecrübelerimizi ve geleceğe yönelik planlarımız bizim kendimizi inşa için gereken yapı malzemeleridir.
En büyük bir eksiklik anı yaşayamaması. An’a değer vermemesi. Oysaki geçmişle gelecek arasında bocalarsanız yaşamınızda istikrarı sağlamakta zorlanırsınız. Geçmiş, yaşanmış ve bitmiştir. Geleceğe de ulaşıp ulaşamayacağımız henüz belli değildir. Dolayısıyla anı iyi değerlendirmek gerekiyor.
Dünya güzel, yaşamak güzel ama insanlık elbirliği yapmışçasına dünya kaynaklarını şuursuzca tüketiyor. İnsana yatırımdan çok savaşlara, insani olmayan uygulamalara yatırım yapıyor. İnsanlık dayanışma içinde, dünya kaynaklarını daha verimli ve insanlık yönünde kullanmak anlamına gayretlerini artırmalıdır. Dünyayı gene insan kurtaracaktır
MUSTAFA ÇOLAKOĞLU
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın