"Don't cry for me Argentina!" (Benim İçin Ağlama Arjantin!)
Bazı isimler tarihi değiştirir. Bunu yapmak kolay değildir.
Cesaret ve güç ister hem de öyle bir cesaret ki, hayatı pahasına bir şeylere karar vermek ve adım atmak gerekir. İşte bu isimler hem o dönemde, hem de tüm tarih boyunca unutulmayacak isimler haline gelirler.
O kısa ama fırtınalı bir yaşam sürmüştü.
Bugünkü yazımda, Arjantin’in sevilen, heykelleri yapılan efsane kadını Eva Peron’u, anlatmak istedim, ya da halkının taktığı lakapla, İspanyolca’da “Küçük Eva” anlamına gelen “Evita”…. Bizler için Atatürk ne ise, Arjantin için de Eva Peron odur, kaldı ki bir diktatör eşidir, ama hep halkının yanında olmuştur, onun için günümüzde bile çok sevilir.
Hayatının erken dönemine dair bilgiler çok net olmamakla birlikte, tango şarkıcısı Augustín Magaldi ile Buenos Aires’e kaçarak orada radyoda çalıştığı, filmlerde ve tiyatro oyunlarında rol aldığı düşünülmektedir. Eva Peron’un hayatı incelendiğinde, özellikle kadınlar için yaptığı fedakarlıklar göz ardı edilemeyecek değerdedir.
Bilinen kadarıyla Evita ya da gerçek adıyla María Eva Duarte de Perón Arjantin'in Los Toldos kentinde, beş çocuklu fakir bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasını yedi yaşındayken kaybetti ve 14 yaşında aktris olmak için Buenos Aires'e gitti.
Buenos Aires'te bir süre işsiz ve parasız kaldıktan sonra radyolarda çalışmaya başladı. Radyoda şovlar yaparak ve tiyatroda küçük rollerde oynayarak hayatını devam ettiren Evita, 1944 yılında Juan Domingo Peron ile tanıştı. Genç bir subay olan Juan Peron, 1943 yılında ülke yönetiminde önemli bir görev üstlendi. “Teniente Coronel” yani albay unvanlı Juan Domingo Peron, 1943 yılındaki askeri darbede rol oynayarak siyasete girdi. Çalışma Bakanı olarak hükümette yer aldı ve ‘Emekçi Babası' olarak tanındı.
Düşük gelirli işçilerin durumlarını düzeltmeye yönelik çalışan Juan Domingo Peron, 1944 yılındaki darbenin ardından tutuklansa da Eva Peron ve arkadaşlarının işçileri yanlarına alarak başlattıkları grevler neticesinde serbest bırakıldı.
Bundan çok kısa bir süre sonra da Eva ile Juan Peron evlendi. Juan Peron, 1946 tarihinde Başbakan oldu, iki defa seçildi ve 1955 yılında yine bir askeri darbe ile ayrıldı. Juan Peron'un ikinci kez başkan seçilmesinden birkaç gün sonra Eva Peron, bir devlet töreni ile “Ulusun Ruhani Lideri" oldu.
Ülkenin ilk kadın “Peronist Partisini” kurmuştur. Burada asker ve sivillerden oluşan milliyetçi ve vatansever kişiler görev almaktaydı. Ülkeyi geliştirmek, fakirliği azaltmak, refah seviyesini yükseltmek ve kadının değerini artırmak Eva Peron’un en büyük isteğiydi.
Eva, kocasının diktatörlüğü döneminde kadın hakları için çalıştı ve aktif anlamda siyasetin içinde yer almadı ama, her zaman siyasetle ve halkla iç içe oldu.
İşçi sendikalarının örgütlenmesinde önemli rol üstlendi ve 1947 yılında kadınlara oy verme hakkı kazandırdı.
Fakir halka yiyecek, para ve ilaç yardımında bulundu, çocuklar için de yardım kampanyaları düzenledi, fakir halkın refahı için elinden gelen her şeyi yapmaya çalıştı ve bu sayede halkın kahramanı olmuştu.
O bir diktatörün eşiydi, ama halk onu öylesine sevdi ki, Eva Peron günümüzde bile hala bir kahraman olarak anılmaktadır… Yazımın başında da dediğim gibi bizim için Atatürk ne ise, Arjantin için de Eva Peron odur.
Eva Peron ile Che Guevara aşkı olarak dolaşan efsane gerçek değildir. Çünkü bu dönemde Che henüz politika ile ilgilenmiyordu ve Güney Amerika’yı motorsikletiyle dolaşmaktaydı.
Tedavisi için gittiği Amerika'da kemoterapi gördü. O dönemde çok yaygın olmayan bu tedavi şekli ilk defa bir Arjantin vatandaşına uygulanmaktaydı.
Evita Peron, 26 Temmuz 1952'de 33 yaşında rahim ağzı kanserinden öldü. Juan Peron, İspanyol patolog Dr. Pedro Ara'yı çağırdı. Dr.Ara First Lady'nin cesedini mumyalama görevini üstlendi ve en yüksek kalitede mumyalama sağlamak için, ölümünden sonraki birkaç saat içinde işleme başlaması gerekiyordu. Dr.Ara, cenazeyi törenle defnedilmek üzere hazırlarken, Eva'nın kuaförü saçlarını son kez sarıya boyadı ve kişisel manikürcüsü tırnaklarına şeffaf oje sürdü. Çoğu mumyalanmış cesedin aksine, Dr.Ara, Eva'nın iç organlarını sağlam bıraktı.
Peron'un iktidardan düşmesinden sonra gömüldüğü yerden çıkartılan cesedi 16 yıl saklandıktan sonra önce eşinin yanına, sonra da aile mezarlığına defnedildi.
Ve tarihe adını altın harflerle yazdıran bir efsane de anılarda kalmıştı, o döneme dair yazılan kitaplar ve Evita Müzikali ile bu kahraman kadın tarihten silinmemek üzere defalarca anlatıldı.
Eva Peron kitap olarak pek çok yazar tarafından kaleme de alındı. Bunlardan bazıları Thomas Eloy Martines’in yazdığı Santa Evita, Nazlı Eray’ın yazdığı Farklı Rüyalar Sokağı ve Nicholas Fraser’in yazdığı Real Lives of Eva Peron en dikkat çeken ve bilinenler arasındadır.
Işıklarda uyu güzel insan, başka bir yazımda buluşmak üzere
Hoşçakalın, Hoş kalın .
ESRA SONGÜLER
HABERCADDESİ EDİTÖRÜ
Yorum Yazın