MENU
  • EĞİTİM
  • MEKAN
  • HABER
  • Basın Bülteni
  • SİNEMA
  • Kadın
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • BİYOGRAFİLER
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
Haber Caddesi
DOLAR6.8555
EURO7.7475
GR ALTIN390.45
ÇEYREK640.68
İstanbul
Haber Caddesi
Haber Caddesi
  • MAGAZİN
  • MÜZİK
  • YAŞAM
  • GÜNCEL
  • MODA
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • SAĞLIK
  • KÜLTÜR & SANAT
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
Kapat

HER YAŞIN BİR GÜZELLİĞİ VARMIDIR ?

Ana SayfaYazarlarESRA SONGÜLER
22 Mart, 2025, Cumartesi 19:01
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
HER YAŞIN BİR GÜZELLİĞİ VARMIDIR ?

 

Bir Sonbahar günü, o güzel çiftle Florya Ormanında karşılaşmıştım. Ağaçlar baharı karşılarcasına yeşil kıyafetlerini giymişlerdi. Bankta oturmuş geçmişe dalmıştım.  

Bizler de böyle yaşlanıyoruz diye düşündüm. Tutunduğumuz dalları yavaş yavaş bırakıyorduk. 

Ben yine romantizmi yaşarken , önümden geçen çift, çoktan yetmişi devirmiş, kol kola yürüyorlardı. Konuşmalarına kulak misafiri oldum, beyefendi yanındaki hanımefendiye dönmüş, 

“Yüzündeki çizgilerinle 

Saçındaki beyazlarla 

Benim için eskisinden daha güzelsin” şarkısını mırıldanıyordu.  

Hayran hayran onları izledim, böyle aşklar varmıydı hala ?

Şimdiki aşkları düşündüm, “Mecnun küpeli, Leyla şüpheli olmuş” 

Oysa ki böylemidir yaşam, umut ettiğimiz sürece yaşar ve yaşadığımızı hissederiz. Toprağın altına henüz girmemiş, ayaklarımız yere basıyor, dünyanın bize sunduğu güzellikleri görebiliyorken, bunu hissedebiliyorsak yaşıyoruz demektir.

Sizleri bilemem ama ben kendi adıma konuşayım, yaşamın ne kadar değerli olduğunu insan yaşadıkça daha iyi anlıyor ama bazı insanlar hayatları boyunca yapacak bir şey bulamamaktan, sıkılmaktan şikayet ediyor. Eğer siz de böyle hissediyorsanız, çok konforlu yaşıyor olsanız bile kendinize iyi bir hayat yaşatamıyorsunuz demektir.

Biraz gerilere gidelim, çocukken, gençken, ölüm bizlere çok uzak geliyor ama dünyada var olunan gün sayısı arttıkça, ölüm sanki daha sık dolaşıyor etrafımızda. Yirmili yaşlarda çocukluğumuza, otuzlu yaşlarda ergenlik günlerimize çoğu zaman özlemle bakıyoruz. Kırklı yaşlarda insan yavaş yavaş bir şeyleri anlamaya başlıyor, o güne kadar pek de anlayamadığı bir şeyleri... Çünkü özellikle bizim gibi örfü, adeti, keskin kuralları olan ülkelerin çocukları, daha çok da kadınları. Bir yandan da o yaşlarda alınması gereken diplomalar, bulunması gereken işler ve kurulması gereken hayatlar var, evlilikler, çocuklar ve sırtımıza yüklenen pek çok sorumluluklar var. Hayaller var, idealler var, dışardan çokça müdahaleler var.

Ve herşey gibi yaşlar ilerliyor, yarım asırı artık gerilerde bırakıyoruz, ellili yaşlarda hayat daha bir önemli, daha bir anlamlı olmaya başlıyor. Bir yandan yolun yarısından çoğu geçilmiş, bir yandan iyi kötü daha sakin bir döneme girilmiş, kaderimiz neyse onu görmüş, çoğunu yaşamışız, dünü, bugünü, yarınları düşünmeye vakit kalmış. Sağlığımız da yerindeyse hayat sanki o yaşlarda yeniden başlıyor. Ölüm uzaktan göz kırpmaya başladıkça, insan dört elle sarılıyor hayata değil mi? 

İşte bu kez ikinci bahar başlıyor, arayışlar, aşklar, daha mantıklı oluyor, duyguların yerini mantık alıyor.

Ellili yaşlar da bir çırpıda bitiyor ve kapının zili çalıyor “ Zırrr “ “Kim ooo “ 

Atmışlı yaşlar gelmiş bile, o dönemde kendiyle bir muhasebe yapmaya girişiyor insan, içten içe biraz da sitem etmeye başlıyor kendine, gençliğin değerini yeteri kadar bildim mi? diye. 

Hani bir söz var ya “Gençler bilse, yaşlılar yapabilse” diye. Bu yaşlara kadar hayatta kalabilen insanların pek çoğu “Şimdiki aklım olsa...” diye başlayan cümleleri pek seviyorlar. O zamanlarda yapılan hatalar olmasaydı şimdiki akıl olmazdı zaten. Bir yandan da haklılar ama insan iyi yaşamayı, güzel yaşamayı, anlamlı yaşamayı, yaşadıkça öğreniyor. Tıpkı sevmeyi, sevildikçe öğrendiği gibi...

Bilim der ki insan zekasının en üst seviyeye geldiği yaşlar, on beşli, on altılı yaşlardır. Ondan sonra beyindeki hücreler yavaş yavaş ölmeye, azalmaya başlıyor ancak insan aklını kullanmayı, beyinde var olan hücreleri geliştirmeyi, daha marifetli kılmayı yani “tekamülü” de zamanla öğreniyor. Sonuç olarak gençken daha zeki insanlarız ancak bu zekayı nasıl kullanacağımızı, bunu hayata nasıl geçireceğimizi pek bilmiyoruz.

Gençliğin verdiği o coşku, heyecan, ateşli duygular, o umursamazlık, dünyanın Everest Tepesindeymiş gibi davranışlar çok güzel , ama yaşlandıkça yılların bize kattığı o tecrübe sakin düşünce, dinginlik, empati yapmayı öğrenmiş olmamız bu da o yaş için ayrı güzelliktir.

Kaç yaşında olursak olalım, anılarınızın temelleri çocukluğumuzun saf ve enerjik dünyasına dayanır. 

Geçmişe yapılan bir yolculukta yüzümüzü gülümseten olayların mimarı yine bizleriz.  

Daha sonra büyüdüğümüzü fark eder, yılların nasıl da çabuk geçtiğini düşünürüz. 

Hepimiz çevremizde pek çok kez bu cümlelerin kullanıldığını duymuşuzdur: ‘Yaşını başını almış’, ‘Onlar eski kafalı’, ‘Yaşlılar aksi ve huysuz oluyor’, ‘Ununu elemiş, eleğini asmış’, ‘Yaş 70, iş bitmiş’, ‘Biraz yaşına başına baksın’… Aslında bu sözler eğlenmek, gönlünce giyinmek, konsere gitmek, gezmek, aşık olmak isteyen yaşlı kişilere yapılan ayrımcılığı gözler önüne seriyor.

Oysaki hayat öyle değildi, örnek mi istiyorsunuz, işte Mimar Sinan, ustalık eserim dediği Selimiye Camiini yaptığında 80 yaşında idi. Dünyadan bir kaç örnek vereyim, Henry Ford 40 yaşından sonra efsanevi bir otomobil markası olan Ford Motor şirketini kurdu, Hollywood’un en çok kazanan efsane oyuncuları arasında yer alan Samuel Jackson 46 yaşında çevirdiği bir filmle ünlü oldu, Charles Robert Darwin ise Evrim teorisini bulduğunda 50 yaşının üzerindeydi . 

Hayatın bize hangi yaşta güleceğini, bizi nerelere yönlendireceğini hiçbir zaman bilemeyiz. 

Başka bir yazıda buluşmak üzere 

Hoşçakalın, Hoş kalın . 

ESRA SONGÜLER

HABERCADDESİ EDİTÖRÜ

Yorumlar

yorum avatar

Bir ömrü sürerken geçirdiğimiz yıllar içindeki hayatımızı yaşarken yalnız değiliz yanımızda olup bizi huzurlu yaşatanlar da çok önemli Esracığım , ailemiz , çevremiz , arkadaşlarımız ….yoksa yalnız yaşamın ne zevki olur .

Fatoş Acar

23-03-2025 07:35

Yorum Yazın

ESRA SONGÜLER

    iletişime geç

    ESRA SONGÜLER

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    Köşe Yazarları
    ESRA SONGÜLER
    ESRA SONGÜLER NAPOLYON’UN GİZEMLİ DÜNYASI
    SELMA ADIGÜZEL
    SELMA ADIGÜZEL ADINI BİLE BİLMEDİĞİMİZ ŞEHİRLERDE AĞLAYAN İNSANLAR
    Fatoş ACAR
    Fatoş ACAR KIYMET BİLME - DEĞER VERME
    BURHAN AKDAĞ
    BURHAN AKDAĞ ÜÇ HEMŞEHRİ, ÜÇ YÜREK, BİR HATIRA...
    SABİHA ÜNAL
    SABİHA ÜNAL DİN VE KÜLTÜRLERDE RÜYA - 2
    ÖZGÜR GÜNDÜZ
    ÖZGÜR GÜNDÜZ RUHZEN ENERJİ SİSTEMİ İLE BİOREZONANSIN ORTAK NOKTALARI TİTREŞİM TEMELLİ ŞİFASAL DÖNÜŞÜM
    MUSTAFA ÇOLAKOĞLU
    MUSTAFA ÇOLAKOĞLU DÜNYA NE ZAMANA KADAR DÖNECEK…
    SEÇİL ESKİOĞLU
    SEÇİL ESKİOĞLU KIRK MUCİZESİ…..
    CELAL KODAMANOĞLU
    CELAL KODAMANOĞLU PSİKOPAT
    MEHMET ALİ BABAR
    MEHMET ALİ BABAR ESKİ BAYRAMLARIN TADI BAŞKAYDI
    AV.ONUR YAĞIŞAN
    AV.ONUR YAĞIŞAN İNFAZ PAKETİNİN ASIL AMACI VE HEDEFİ NE ?  
    MİNE DEV
    MİNE DEV TOP SEKTİRECEĞİZ
    GENCO SABANCI
    GENCO SABANCI TURİSTİK DOĞU EKSPRESİ -9-
    ÇİFT AİLE DANIŞMANI HANIM DEMİRBAŞ
    ÇİFT AİLE DANIŞMANI HANIM DEMİRBAŞ İSTİYORUM AMA YAPAMAM
    HABİB BABAR
    HABİB BABAR VEFA MASUMU VEFASIZLAR
    EYLÜL AŞKIN
    EYLÜL AŞKIN KENDİ KÜLTÜRÜNE VE SANATINA SAHİP ÇIK
    FERAH BÜYÜKKIZMAZ
    FERAH BÜYÜKKIZMAZ İNSAN VE DÜNYA İÇİN 2024
    ZAFER DİNÇER
    ZAFER DİNÇER UÇUK KAÇIK DEDİLER, HAKSIZLIK ETTİLER
    LEYLA SOMER
    LEYLA SOMER ONLAR İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
    FUNDA AKOSMAN
    FUNDA AKOSMAN YENİ YIL
    MERAL KONRAT
    MERAL KONRAT KİME GÖRE DÜŞMAN!
    Haber Caddesi
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    Haber Caddesi 2021 | Yazılım: Onemsoft

    Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle