“HOŞ GELDİN KADINIM
Hoşgeldin kadınım benim
Hoşgeldin yorulmuşsundur
Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını
Ne gül suyum, ne gümüş leğenim var,
Susamışsındır;
Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
Acıkmışsındır;
Beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
Memleket gibi yoksuldur odam.
Hoşgeldin kadınım benim hoşgeldin
Ayağını bastın odama
Kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi,
Güldün,
Güller açıldı penceremin demirlerinde
Ağladın,
Avuçlarıma döküldü inciler gönlüm gibi zengin
Hürriyet gibi aydınlık oldu odam…
Nazım Hikmet Ran
Kadına verilen değer daha güzel anlatılamazdı.
Hastanede sıramı beklerken, doktorun sesiyle kendime geldim.
Oturduğum koltukta ne zaman uyuya kalmışım, haberim bile yok.
“Bağlayalım seni” diyor kadına resmen şaka yapıyor sandım iyice kulak kabartınca anladım ki cidden kordonlarını bağlamayı öneriyormuş. Beşinci çocuğunu doğuran birine böyle söylüyorlar ama doğrusu bu duruma içerliyorum ben.
Hep kadınlar mı çekmeli cefayı, erkekleri de bağlasınlar
Bunları yazıyorum diye Feminist damgası vurmayın bana, asla ama asla Feministliği kabul etmem, eşitlikten yanayım ben, elbetteki kas gücü olarak erkek kadının önündedir ama bence kadın erkeğinin ne arkasında ne önünde olmalı, ikiside yan yana yürümeli.
Ben böyle düşünürüm de peki günümüzde bizleri esir alan sosyal medya da da öylemi? Tabi ki değil!
Psikolojiye bakarsak cinselliğin bastırıldığı toplumlarda kadınların samimi ve nazik davranışları erkekler tarafından "ilişkiye davet" olarak algılanıyor.
Kadınlar "acaba yanlış mı anlaşılırım?" diye düşünmekten karşı cinsle dostça ve sağlıklı ilişkiler kuramıyorlar.
Bu reel hayatta da, sosyal medyada da böyle.
Birbirimizi dişi ve erkek kimliklerimizden bağımsız olarak önce “insan" görmeyi öğrenmemiz lazım.
Kadınların kendilerini korumak adına gösterdikleri erkeksi davranış biçimleri içlerindeki dişi enerjinin körelmesine ve eril enerjinin yükselmesine sebep oluyor.
Kadınlar zerafetini yitirdikçe ve erkekleştikçe hayat zerafetini yitiriyor.
Kadınların nezaketini ve zerafetini "kuyruk sallıyor" olarak görmekten vazgeçelim.
Evet hiç zor değil biz kadınları anlamak, yeter ki anlamak istenilsin!
Kadınlar dırdırcı, kadınları anlamak zor deyip durur ya erkekler; aslında kadınlar anlaşılması zor varlıklar değildir, erkekler anlamaz ya da anlamak istemez veya anlamak işlerine gelmez. O dırdır dedikleri de, ne dırdırlanma, ne sızlanma, ne de şikayetlenmedir!..
Kadın memnun değildir, beklentilerine karşılık bulamıyordur, her geçen gün biraz daha mutsuzlaşmaktadır, hatta bıçak kemiğe dayanmış, yuttukları, yutkundukları boğazını bile geçmiş de, tepesini aşmıştır. Çekip gitmesi gerekmektedir bu durumda. Kesip atmalı her şeyi, hatta koşarcasına uzaklaşmalıdır ona bunları yaşatan erkekten. Çok bellidir ki onunla mutlu olunamayacak, tam tersi yarattığı mutsuzluğu, her gün bir başka şekilde besleyip büyütecek. Ne kadar anlatsa, anlamayacak erkek, her geçen gün daha bir artacak özlemleri, acıları, mutsuzlukları. Ne kadar beklese, ne kadar hayal de etse , arzuladığı noktaya gelinemeyecek.
Her karar verişinde, her tası tarağı toplayıp yola çıkışında, adımları kadını çıkmaz sokaklara götürür. Gideceği her yolda, dur levhaları vardır. Yüreği keser önünü “Dur” der
“Dur gitme, seviyorsun sen onu, gitmekle de mutlu olamayacaksın ki. Gene arayacak, gene özleyecek, yapamayacaksın onsuz. Belki de pişman olacaksın, gitme, dön geri”
Tam yüreğinin sesine uyacakken, akıl girer devreye, yüreğinden güçlü haykırır, “Uyma sen yüreğinin sözüne, deli misin, mazoşist misin , o sana hayatı zindan edene mi döneceksin, bak tam da, soğumaya başlamıştın ondan, eskisi kadar özlemiyor, beklemiyordun onu, vazgeçmene ramak kalmıştı.
Yapma, izin verme duygularının yeniden yeşermesine, inanma da ona. Bunca zaman nerelerdeydi, kimlerleydi bilmiyorsun bile, seni rezervesi gibi görüyor, yedek kulübesindesindesin sen onun gönül hanesinde. Yapma, yürü “Çıkmaza gidiyor tüm yollar, yürüyemiyor, önümü göremiyorum” deme.
Dene, başka yolları, bahar bahçe örülü, uzayıp giden yollar da çıkacaktır karşına, unutturacaktır onu” der.
Der ama: yürek daha bir bağırır, daha bir avazlanır iknaya…
Gözü göremez o erkekten başkasına ulaşılacak yolları, dünyasının merkezinde o erkek vardır, ondan başkası yoktur gözünde. Varsa o, yoksa o.
Yazacak o kadar çok sözcük var da, ne yapalım ki köşemiz bugünde doldu,
Ben kadın , erkek ayırımı yapmam, yapamam, ikisi de eşittir,
Kadın kadın gibi olmalı, bir hanımefendi.
Erkek ise erkek gibi olmalı, bir beyefendi.…
Bir başka yazımda buluşmak üzere.
Hoşçakalın, hoş kalın.
ESRA SONGÜLER
HABER CADDESİ EDİTÖRÜ
Yorum Yazın