İnsanlık günümüze kolay gelmemiştir. İlkel çağlada yaşama tutunabilmek için büyük uğraşlar verdi. Doğaya karşı mücadele, kendi aralarındaki savaşlar. Kolay değil.
Yeryüzündeki insanların ilk buluşu ateştir. Ateşi kontrol altına alıp etkili bir şekilde kullanmayı öğrendikten sonra hem doğanın hem de diğer türlerin üzerindeki hakimiyetini artırdı. Ateş, kullanılan malzemelerin ve beslenme şeklinin değişmesinde de büyük ölçüde etkili oldu. İlk zamanlar avcılık ve toplayıcılık yaşam biçiminden yerleşiik tarım toplumlarına geçişi sağlayan insan kalıcı yerleşimlerin ve uygarlıkların temelini attı.
Tekerleğin bulunmasıyla taşımacılık alanında ilk adımlar atıldı. Bunlar tabi ki kolay olmadı. Tekerlekten sonra yazı bulundu. Yazıyla birlikte bilginin daha çabuk yayılması sağlandı. Teknolojinin temeli ise ampulün bulunmasıyla atıldı.
Buluşlar, buluşları takip etti ve insanlık günümüze geldi.
Günümüzde bilgisayarlar var. Kitle iletişim araçları var. Sosyal medya en etkili şekilde kullanılıyor. Kitaplar, gazeteler var.
Farklı eğitim seviyelerimiz olabilir ama artık genelde herkes her şeyi biliyor. İnsanlar bilgi kültüründen bir üst kültüre geçmiş. Yani hayatı anlayabiliyor. Toplumsal olayları anlayabiliyor. İnsan duyarsız değil artık. Akılsal bir sorunları yok. Her insan her olayı olumlu ya da olumsuz yorumlayabiliyor.
İnsanların zeka seviyeleri aynı mı diyeceksiniz. Hayır. Şöyle ki her insanda farklı zeka türlerinin tümü vardır ve bazıları diğerlerinden biraz daha gelişmiştir. İnsanlar farklı zekâ türlerine sahiptirler. Her insanın kendine özgü bir zekâ profili vardır. Genetik olarak herkes belirli bir kapasiteyle doğar. Zekada genetik etkenlerin yüzde 30, çevresel faktörler ise yüzde 70 olduğunu bilim insanları belirtiyor.
Sadece Türkiye’yi ele alırsak köy kahvelerinde artık dünyanın öbür ucundaki olaylar konuşuluyor. Sağlıkla ilgili yorumlar yapılıyor. Organik beslenmenin önemi konuşuluyor. Tabi ki bunda sosyal medyanın önemi büyük.
Peki bu iyi bir olay mı? İyi bir olay. Toplumların gelişmesine, ilerlemesine katkı sağlayacak durumdur. Daha çok düşünmenin, daha çok sorgulamanın bir zararı yoktur.
Zaman zaman gözlemliyorum. Kendini diğer insanlardan akıllı görenler var. Öğüt veren, nasihat eden. Halbuki öğüt verdiği, nasihat etiği insanlar her şeyin farkında. Bu kadar gelişmişliğe rağmen insanlar arasında iletişim kopukluğu görülüyor, insan insanı anlamıyor ve kendilerini diğer insanlardan daha akıllı görüyor. Halbuki olay öyle değil. Kimin deli kimin akıllı olduğunu kestirmek zor.
Hoşça kalın.
MUSTAFA ÇOLAKOĞLU
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın