Küçük yaşlardan beri ben teknolojiyi yakından takip ederim öyle ki, ilkokulda sınıf atlamıştım genetik mi diyelim bilemem de 7 yaşındaki yeğenim Ege bana çekmiş anlaşılan, evde ailecek sohbet ediyoruz, elindeki tablet bilgisayardan benim “Napolyon” yazımı okumuş, yanıma geldi.
“Teyze” diye söze girdi,
“Napolyon çok güzel olmuş, Macellanı’da yazsana” dedi, şaşırdım!
“O Nerden çıktı Ege” dedim…
“Macellan dünyanın yuvarlak olduğunu buldu” dedi.
Emir büyük yerden gelmişti, tabiki Macellan’ı yazacaktım, Ege’ye söz vermiştim, araştırmaya başladım:
Bir kitapta okumuştum, o an aklıma Avusturyalı yazar ve gazeteci Stefan Zweig’in ünlü bir sözü geldi. Demişti ki.
“Ne zaman genç bir kuşak canla başla çalışmaya başlarsa dünya değişir.”
Günümüzde çok kişi Macellan’ın kim olduğunu bilmesine rağmen neler yaptığı konusunda bilgi sahibi değildir. 7 yaşındaki yeğenim Ege’ye bu yazıma ilham olduğu için teşekkür ederim.
Eskiden ninelerimizin bizlere söylediği “Dünya Öküzün Boynuzları Üzerindedir” sözleri gerilerde kaldı, buna çocuklar bile gülüyor artık. Elbetteki yuvarlak, ama bunu ilk söyleyen Macellan değildi.
Dünyanın yuvarlak olduğu fikrini ilk kez ortaya atan kişi antik dönemin önde gelen filozoflarından biri olan M.Ö.500’lü yıllarda yaşamış Pisagor'dur.
Hatta Pisagor’dan yüzyıllar sonra, dünyanın yuvarlak olduğunu iddia eden ünlü Galile’nin de dünyanın düz olduğunu iddia eden, cahiller tarafından idama mahkum edildiğini tarih yazar.
Herşey iyi güzel de, bunların hepsi teoriden ibaretti, peki bugün dünyanın yuvarlak olduğunu ilk kanıtlayan, ilk belgeleyen kişi kimdir ? İşte o zaman cevap olarak karşımıza tek bir isim çıkar o da “Macellan” dır…
“Pisagor Teoremi” gibi matematiksel önermeler ile de bilinen dünyanın yuvarlak olduğunu somut olarak ispat eden kişi Ferdinand Magellan'dır. Bizler onu “Macellan” olarak biliriz. Portekizli bir kâşif ve denizci olan Macellan 1519 ile 1522 yılları arasında hep batıya giderek dünyanın çevresini ilk kez dolaşmayı başaran kaşif olarak tarihe geçmiştir.
Ferdinand Magellan 1480 yılının ilkbaharında Portekiz’de varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. 10 yaşına geldiği zaman amcasının başında olduğu Kraliyet Donanma Okulu’na yazılarak eğitim hayatına ilk adımını attı. 1520’de bugün kendi ismiyle anılan “Macellan Boğazı”nı keşfetti. 1521’de Filipinler’de öldürüldü.
Yok, yok ! Macellanın hayatı bu kadar kısa anlatılmamalı, Macellan ilk deniz yolculuğuna 1505 yılında, henüz 25 yaşındayken çıktı. Bu ilk görevinde Francisco de Almeida’yı Portekiz genel valisi olarak Hindistan’a götürdü. 1511 yılında Fas’a gönderildi ve burada Azamor Savaşı’na katıldı. Bu savaşta dizinden ciddi biçimde yaralandı. Hindistan’da ve Fas’ta çarpışmalara katıldı. Fas’taki çarpışmalar sonunda sakatlandı. Daha sonra Portekiz Kralı ile arası açıldı, gözden düştü ve kısa bir süre sonra Portekiz Donanmasında ki görevine son verildi.
1517 yılında İspanya’ya gitti. Kral V.Karl tarafından İspanya Donanmasında görevlendirildi. Denizciliğin yanı sıra coğrafyaya da meraklıydı. Hep Batı istikametinde yol alınması halinde Doğu ülkelerine ulaşılabileceğini savunmaktaydı, hatta bu teorisinin gerçekleştirilmesi için zamanın Portekiz Kralından yardım istedi.
O zamana kadar, Amerika kıtasının Labrador’dan Rio de Plata’ya kadar olan kısmı keşfedilmişti. MaceIIan kıtanın kuzeyden ve güneyden bir geçit vereceğine inanıyordu, ancak bu isteği kabul edilmemişti. Aynı teklifin, İspanya Kralı V. Karl tarafından kabul edilmesi üzerine 20 Eylül 1519 tarihinde 5 gemi ve 270 mürettebatla Sanlúcar de Barrameda’dan yola çıkan Macellan, 13 Aralık’ta Rio de Janerio’ya ulaştı. Buradaki nehirler vasıtasıyla batıya geçmek isteyen Macellan bir geçit bulamayacağını anlayınca Latin Amerika’nın güneyine doğru yelken açtı. Kıyı boyunca güneye doğru inmeye başladı, 1520’de Macellan ismi verilen boğazı keşfetti. Macellan Boğazı’na giren filo, bu boğazdan büyük sıkıntılardan sonra çıkabildi. Böylece Büyük Okyanus’u kuzeybatı doğrultusunda aşmış oldu.
Bu sırada hava şartları, açlık ve denizle boğuştu, gemilerde çıkan isyanlar bastırıldı. Sonunda binbir güçlükle boğazı aşabilen Macellan bu yeni okyanusun sularını Atlas Okyanusu’ndan daha sakin bulduğundan ona “Pasifik” adını verdi. Pasifik Okyanusu’nda 98 gün açlık ve sıkıntıyla geçen zor bir yolculuk yapıldı. 1521’de Mariona Adalarında Fuan’da karaya ayak basan kafile 16 Mart’ta Filipin Adaları’na geçti. Filipinler’de geçirdiği günler esnasında yerlilerle arasında çıkan tartışma çarpışmaya döndü. Macellan 27 Nisan 1521’de Lapu-Lapu önderliğindeki yerlilerle girdiği Mactan Savaşı’nda hunharca öldürüldü. Yolculuğa para vererek katılan Antonio Pigafetta adlı zengin turist Macellan’ın ölümüyle sonuçlanan olaylara tanıklık etmiştir ve bunu anılarında şöyle yazdı:
“Sonra kılıcına el attı fakat yarıya kadar çekebildi, çünkü bambu mızrakla kolundan yaralanmıştı, bunu gören yerliler topluca üstüne çullandılar. Biri sol bacağına bir palayla vurdu, bu kaptanın yüzüstü düşmesine sebep oldu.
Derhal üzerine bambu ve demir mızraklarla, palalarla saldırdılar. Bizim ışığımızı, aynamızı, yardımcımızı, gerçek önderimizi öldürene değin. Onu yaraladıklarında hepimizin botlara bindiğinden emin olmak için birçok kez geriye dönüp baktık. Sonra onu ölü bir şekilde geride bırakarak biz yaralanmışlar, yenilmişler, elimizden geldiğince hareket etmeye başlayan botlara doğru çekildik.”
Daha sonra, Macellan’ın mürettebatından geriye kalanlar yolculuklarına devam ettiler.
6 Eylül 1522’de İspanya’ya dönen kafilede 270 kişi ile çıkılan yolculuğun sonunda geriye 18 kişi kalmıştı.
Dünyanın yuvarlak olduğu deniz yoluyla dolaşılarak da ispat edilmiş oldu ve Büyük Okyanus’un varlığı ortaya çıktı.
Seni saygı ile anıyoruz… Macellan.
Bir başka yazımda buluşmak üzere
Hoşçakalın, hoş kalın.
ESRA SONGÜLER
HABER CADDESİ EDİTÖRÜ
Yorum Yazın