“Yattığım erkeklerin kendilerine güvenleri çok fazlaydı... Bense kendime hiç ama hiç güvenmezdim... Onların yanında olmak bile kendime duyduğum güveni arttırırdı... Onların güvenlerini sanki emer ve kendime katardım...”
Sözler sizi hiç şaşırtmasın, çünkü onun öyle bir fırtınalı hayatı vardı ki, hızına yetişmek kolay değildi.
Bu güveni sağlamak uğruna, Albert Einstein’den, aynı zamanda ikinci kocası olan beyzbol ilahı Joe Dimaggio’ya kadar, birçok ünlü ya da yakışıklı erkekle beraber oldu...
Marilyn Monroe’nun fırtınalı hayatının tamamını anlatmaya kalksam köşem yetmez. Sarışın bombayı yazmak nasıl ilham oldu derseniz, teklif arkadaşımdan geldi. Ben geçen yazımda John Wayne’i yazınca, o da “John Wayne’i yazıyorsun, aynı dönemin bir efsanesini atlayamazsın, Marilyn Monroe’yu senin kaleminden okumak isterim” deyince arkadaşımı kıramadım işte yazım da bu düşünce ile başladı.
O ki 20. yüzyılın en ünlü ve sevilen sinema yıldızlarından biriydi. Onun güzelliği, cazibesi, zekası ve yeteneği milyonlarca insanı büyüledi. Ancak onun hayatı da acılar, sırlar ve skandallarla doluydu. İşte ben bu yazımda efsane sarışın bomba, Marilyn Monroe’un hayatını, kariyerini, ilişkilerini ve mirasını her yönüyle ele alacağım, umarım sıkılmadan okursunuz.
Marilyn Monroe 1 Haziran 1926’da sıcak bir yaz günü, Los Angeles’ta doğdu. Gerçek adı Norma Jeane Mortenson idi. Annesi Gladys Pearl Baker, film stüdyosunda çalışan bir sekreterdi. Babası ise bilinmiyordu. Annesi zihinsel sağlık sorunları yaşadığı için Norma Jeane çocukluğunu çeşitli koruyucu ailelerin yanında geçirdi. Bazıları ona iyi davranırken, bazıları ise kötü davranır, hatta taciz ederdi.
Norma Jeane 16 yaşındayken, koruyucu ailesinin taşınması nedeniyle yetimhaneye gitmekten kurtulmak için James Dougherty adında bir fabrika işçisiyle evlendi, ancak bu evlilikte mutsuzdu ve kocasından ayrıldı. II. Dünya Savaşı sırasında, mühimmat fabrikasında çalışırken bir fotoğrafçı tarafından keşfedildi, bu onun modellik kariyerinin başlangıcı oldu.
Norma Jeane modellik yaparken, Hollywood’un dikkatini çekti. Bir film stüdyosuyla sözleşme imzaladı ve sahne adını Marilyn Monroe olarak değiştirdi. İşte dünyayı kasıp kavuran, filmlerdeki usta oyunculuğunun yanı sıra güzelliği ile erkeklerin hayallerini süsleyen, fırtınalı bir yaşam sürerken “Su testisi, su yolunda kırılır” misali yaşamı kötü bir şekilde son buldu.
İlk başlarda küçük rollerde oynadı, sonraları daha büyük roller almaya başladı. Sarı saçları, kum saati vücudu ve seksi sesi onu bir seks sembolü haline getirdi, ancak o sadece güzel bir yüz değil, aynı zamanda da iyi bir oyuncuydu. Komedi, dram, müzikal gibi farklı türlerde filmlerde başarılı oldu.
Marilyn Monroe’nun hayatı, birçok erkekle yaşadığı ilişkilerle de gündeme geldi. James Dougherty ile yaptığı ilk evliliği , 1946’da bitti, İkinci evliliği ise ünlü beyzbol oyuncusu Joe DiMaggio ile 1954’te evlendi, ancak bu evlilik de sadece dokuz ay sürdü. Üçüncü evliliği ise ünlü oyun yazarı Arthur Miller ile 1956’da oldu, bu evlilik de 1961’de bitti.
Marilyn Monroe’nun ayrıca birçok ünlü erkekle de ilişkisi olduğu iddia edildi, bunlar arasında aktörler: Marlon Brando, Yul Brynner, Tony Curtis, Frank Sinatra.
Müzisyenler: Sammy Davis Jr., Elvis Presley.
Politikacılar: John F. Kennedy, Robert F. Kennedy sayılabilir.
Ancak bu iddiaların ne kadarının doğru olduğu kesin olarak bilinmiyor.
Frank Sinatra’yla evlenme fantezileri kurarken, Sinatra onu Amerikan Başkanı ve kardeşi Kennedy’lerle tanıştırdı... Önce Amerikan başkanı John F. Kennedy ile ilişki yaşadı... Bir süre sonra John başkanlığı açısından politik sorun çıkacağını hesap ederek Marilyn’i Adalet Bakanı olan kardeşi Bobby’ye devretti...
Marilyn evlilik fantezileri kurarak bu kez de Bobby’nin karısı Ethel’i ve 9 çocuğunu bırakarak kendisiyle evlenmesini beklemeye başladı.
Bir süre sonra Bobby, Marilyn’den kurtulmak için telefonlarını değiştirdi.
Bu kez Marilyn reddedilmenin öfkesiyle, bir basın toplantısı düzenleyeceğini ve Kennedy kardeşlerin kirli çamaşırlarını ortaya dökeceğini sağda solda söylemeye başladı.
Bobby Kennedy’nin telefonunu değiştirdiği o Haziran ayından başlayarak 1962 yazı süresince Marilyn büyük bir psikolojik bunalıma girdi...
Marilyn Monroe’nun ölümü de bir gizem olarak kaldı. 5 Ağustos 1962’de Los Angeles’taki evinde henüz 36 yaşında iken aşırı dozda uyku ilacı alması sebebiyle ölü bulunduğunda “İntiharmı , cinayetmi? “ sorusu bütün dünyaca soruldu.
Resmi rapora göre, ölüm sebebi aşırı dozda uyku ilacı almasıydı. Ancak bazıları bunun bir intihar olduğunu, bazıları ise bir cinayet olduğunu iddia etti. Ölümüyle ilgili birçok komplo teorisi ortaya atıldı.
Gerçek ne olursa olsun, Marilyn Monroe’nun ölümü milyonlarca hayranını yasa boğdu.
Ölümünden 20 gün sonra ortaya çıkan bir FBI belgesinde, Marilyn’e fazla uyku hapı dozunun, doktor tarafından verildiği ve doktora da yukarıdan bir yerlerden emir geldiği ortaya çıktı.
Muhtemeldir ki, konuşup kirli çamaşırları ortaya dökebilir endişesiyle “Amerikan Başkanlık sistemi kendini garantiye almıştı.”
Marilyn Monroe, öldükten sonra bile popülerliğini korudu. Onun filmleri, fotoğrafları, sözleri ve eşyaları hala ilgi görüyor. Hayatını anlatan birçok kitap, film, belgesel ve müzikal yapıldı, tarzı, görünüşü ve tavırları birçok sanatçıya ilham verdi. Madonna, Lady Gaga, Gwen Stefani, Christina Aguilera gibi ünlü şarkıcılar onun taklitini yaparak ünlü oldular.
Marilyn Monroe, sadece bir sinema yıldızı değil, aynı zamanda bir kültür ikonu oldu.
Güzelliği, cazibesi ve yeteneği onu unutulmaz kıldı. Hayatının acılı ve trajik yanları vardı, insanlarda hem hayranlık hem de merhamet uyandırıyordu. O hem hayal hem de gerçekti. O hem Marilyn Monroe hem de Norma Jeane’di.
Gelecek yazımda başka bir konuda buluşmak üzere
Hoşçakalın, Hoş kalın.
ESRA SONGÜLER
HABER CADDESİ EDİTÖRÜ
Yorum Yazın