Doğuyoruz, yaşıyoruz, öğreniyoruz. Derelerle, tepelerle tanışıyoruz. Mevsimleri tanıyoruz. İlkbaharın coşkusuyla heyecanlanıyoruz, yazın tadını çıkarıyoruz. Sonra yaprakların dökülmesine şahit olduğumuz sonbaharı yaşıyoruz. Son mevsim kış mevsimi. Yeryüzünde insanlardan başka canlılar da var. Onların da hiç şüphesiz yaşama hakları var.
Dünya sürekli doğa olaylarının yaşandığı bir yer. Doğa olayları, insanların yaşattığı olaylar, devlet çalkantıları, savaşlar hepsi yeryüzünde. Yağmurun yağması, şimşek çakması, gök gürültüsü hepsi doğa olayı.
Şiddetli yağmurlar maalesef büyük sel felaketlerine sebep oluyor, can kayıpları yaşanıyor. Yine yoğun kar yağışlarında yaşanan afetler var. Bunlara karşı maalesef çaresiz kalıyoruz.
İnsan ruhu olan bir canlı. Ruh varsa düşünce vardır, duyarlılık vardır. Akıllı insan genel olarak her şeye duyarlıdır. Çevresindeki bütün gelişmelerden ister istemez etkilenir. Mesela Pazar yerinde dolaşırken fiyatlardan etkilenirsiniz. Pahalı ya da ucuz gibi yorumlar yaparsınız. Pahalı olan fiyatlar karşısında ister istemez tepkiniz olur. Trafikten etkilenirsiniz. Parklarda bahçelerde gezerken çevrenizdeki hareketlerden etkilenirsiniz.
Şöyle diyelim; duyarlı olmak insanlara, canlılara ve çevreye karşı yapılan haksızlığa, kuralsızlığa, karşı tepki koymak, ihtiyaç sahiplerine yardım etmektir.
Normalde herkes herkese karşı az ya da çok duyarlıdır.
Hassas insanların farklı ama bir o kadar güçlü olan özel bir gücü vardır. Ancak bu genellikle toplumun istediği bir şey olmadığı için gizlenir. Duyarlı insanların en önemli özellikleri empati, yaratacılık, duygusal zeka, işleme derinliği ve duygusal derinliktir.
Otobüste ayakta durmakta zorluk çeken birine yer vermek duyarlılıktır. Herhangi bir hastalıktan ya da kazadan dolayı çaresiz durumda olan insanlara yardım etmek duyarlılıktır. Neticede duyarlı olmanın yolu hep iyiliğe çıkıyor.
Toplumsal duyarlılık veya bilinç, yaşadığımız dünyayla ve yaşadığımız olaylarla ilişki kurmak ve bu konuda sorumluluk almaktır. Staub (1979) bu konudaki düşüncelerini şöyle açıklıyor: Pozitif sosyal davranışlar, başkalarının ihtiyaçlarına yönelik olan davranışlardır. Bir kişinin sosyal sorumluluk içeren davranışlarda bulunması için, başkalarının ihtiyacını, hedeflerini anlaması ve de buna uygun davranışları üretmesi gerekmektedir. Bu davranışlar maddi ve manevi olarak çok çeşitli şekillerde olabilir.
Özellikle yaşadığımız çağda toplumsal duyarlılık daha da fazla önem kazanmaktadır. Erich Fromm’a (1996) göre sanayileşen toplumlarda, ekonomik gelişmeyle birlikte insanların bireyselleşmesi ve sonucunda insanın yalnızlığa itilmesi gerçeğiyle karşı karşıya kalmaktayız. Bu bireyselleşme ve yalnızlaşma, duygusal körlüğe neden olmakta ve insanı kendisine ve yaşadığı topluma yabancılaştırmaktadır. Bu yabancılaşma, insan yaşamına anlam veren önemli bir boyutun ortadan kalkmasına neden olmakta ve de toplumun çözülmesine dair riskleri beraberinde getirmektedir. Sağlıklı insanlar yetiştirebilmemiz için gelişen ekonominin yanında insani değerleri de ön planda tutan, insanı makine gibi görmeyen, insana değer veren sosyal yapıyı da geliştirmemiz gerekmektedir. Olayı biraz daha basite indirgersek, duyarlılık demek insan olmaktır. Sevmektir. Haksızlıklara karşı çıkmaktır. Güçlü olandan yana değil güçsüz insanların yanında olmaktır. Duyarlılık insanlığa katkıdır.
Sağlığınıza dikkat edin, hoşça kalın.
Haftaya başka bir yazımda buluşmak üzere hoşçakalın
MUSTAFA ÇOLAKOĞLU
Gazeteci - Yazar


























Yorum Yazın