MENU
  • EĞİTİM
  • MEKAN
  • HABER
  • Basın Bülteni
  • SİNEMA
  • Kadın
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • BİYOGRAFİLER
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
Haber Caddesi
DOLAR6.8555
EURO7.7475
GR ALTIN390.45
ÇEYREK640.68
İstanbul
Haber Caddesi
Haber Caddesi
  • MAGAZİN
  • MÜZİK
  • YAŞAM
  • GÜNCEL
  • MODA
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • SAĞLIK
  • KÜLTÜR & SANAT
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
Kapat

SÜLÜN OSMAN

Ana SayfaYazarlarESRA SONGÜLER
13 Eylül, 2025, Cumartesi 19:01
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
SÜLÜN OSMAN

 

“Hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım”

İmza : Sülün Osman 

Şaşırdınız değil mi?

Şaşırmayın bir atasözümüz vardır “Ava Giden Avlanır” derler ya, işte onun gibi bir şey.

“Milli Dolandırıcılar Kralı Sülün Osman” ya da gerçek ismiyle Osman Ziya Sülün’ü komik ama bir o kadar da şaşırtıcı yaşam öyküsüyle tanırız.

O ki Kemal Sunal filmlerinin teması, Aziz Nesin hikayelerinin konusu olmuştur. 

Aziz Nesin’in “Fil Hamdi” isimli hikayesinde “Sülün Osman Pırrr” ifadesinin kendisini rencide ettiğini söyleyerek Aziz Nesin’e dava açmış,   

Sadri Alışık ta bir filminde oynayacağı rol için ondan dolandırıcılık dersleri almıştır.

Kısaca çocukluğumdan bu yana sinema ve televizyon dünyasında sayısız dolandırıcılık hikayesi izledim ama bahse girerim ki, bunların en ilginci bizim ülkemizden çıktı, Nam-ı değer Sülün Osman. 

Mesela hatırlayanlarınız vardır, bir George C. Parker vardı, ABD’de ünlü Özgürlük Anıtı’nı defalarca satmıştı ama inanın bizim Sülün Osman onu çoktan sollamıştı.

Hayatı boyunca insanların iyi niyetlerini sömürerek para kazanan ve Galata Köprüsü’nü bile “satmayı”başarmış dolandırıcılar kralı Sülün Osman kimdir? Gelin hikayesine yakından bakalım.

Tarihte insanlık var olduğu günden beri dolandırıcılar vardı, hatta bazıları kralları bile kandırmayı başarmıştı. Fakat aralarında biri var ki adını dolandırıcılar tarihine altın harflerle yazdırdı Sülün Osman ! 

Garip bir adamdı, ağzı inanılmaz iyi laf yapıyordu ve saf birini gördüğü anda gözünden tanıyordu. 

Bu yeteneklerini öyle bir kullandı ki insanlara İstanbul’un meydanlarını, köprülerini ve saat kulesini bile sattı. 

Gerçek adıyla Osman Ziya Sülün, 1923 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. 

Çocukluğu hakkında pek fazla bilgi yok ama babasının memur olduğunu söyleniyor. Padişahlığın yıkıldığı ve yerine genç Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda İstanbul doğumlu Osman, kısa süre içerisinde namusuyla para kazanamayacağını anlamış ve dolandırıcılığa ilk adımını atmıştır. 

Küçük Osman’da okuyacak göz olmayınca sokak sokak gezmeye başlamış, bu boş dolaşmalar sırasında Kumkapı’da Aleko isimli bir Rum ile tanışmış. “Kumkapılı Aleko “olarak bilinen bu adam şehrin en büyük üç kağıtçılarından biriymiş ve Osman’ı sevince onu çırağı yapıp tüm bildiklerini ona öğretmiş. 

Kesin olmamakla birlikte araştırmalarım sonucu Osman’ın gençlik hikayesi böyle biliniyor.

Osman Ziya Sülün, ilk işine 1948 yılında imza atıyor. O dönem İstanbul’un Fatih’te ünlü Karagümrük semtinde bir ev tutan Osman, iki yıl bu evde kira vermeden kalmayı başarıyor. Derler ki ev sahibini ustaca dolandırdığı için o günden sonra mahalleliler tarafından Sülün Osman olarak anılmaya başladı.

Osman bir kez Sülün Osman olunca işleri giderek hızlandırıyor, önüne gelen herkesi dolandıracak kadar ağzı laf yapan biri olsa da onun asıl hedefi Anadolu’dan İstanbul’a ilk kez gelen kişilerdi.  

Haydarpaşa Garı’ndan inen koca şehre kafa tutmaya niyetli olarak çıkan garibanlar, Sülün Osman’ın kucağına düşüveriyorlardı.

İnanın bu satırları yazarken bile beni kahkahalara boğan en ilginç numaralarından biri de tramvay satma hikayesidir. Anlatayım size:

Günlerden bir gün Sülün Osman, Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde Ağa Camii duvarına yaslanarak yere çömelmiş gelip geçenleri seyretmektedi, bu sırada şeytan dürtüyor herhalde, saf bir vatandaş ona, burada ne yaptığını sormasıyla, Sülün Osman’ın gözleri parlıyor, ayağa kalkıp adamı şöyle bir süzer ve adamdan iyi iş çıkacağını anlamakta zorlanmaz.

Saf köylü vatandaşa: 

“Şu gelip geçen tramvaylar benimdir, tramvaylarda ne kadar yolcu olduğunu, vatmanların iyi çalışıp çalışmadıklarını kontrol ediyorum” diyor.

Sohbet ilerleyince Sülün Osman karşısından geçen tramvaya bakıp elindeki kağıda bir çeltik atar ve adama dönüp sorar: 

“Amca, sen yabancısın galiba, ne iş yaparsın?” 

Adam, traktör almak için geldiğini, fakat parasının çıkışmadığını anlatır, bunun üzerine Sülün Osman: 

“Amca, bu yaştan sonra traktör senin neyine, traktörün masrafı çok olur, mazotu var, yedek parçası var, sana büyük masraf açar. 

Bak bu tramvayların hepsi benim artık hepsini kontrol edemiyorum, müşteri çıktıkça tek tek satıyorum. 

Bunlar demirdendir, bir şey olmaz, çürümez, kokmaz, akşam elektriğe bağlar, sabahleyin sürersin, köyde, kasabada, sen nerede istersen her yerde çalışır. Ben seni sevdim, gel bir tanesini kelepir fiyatla sana satayım, bununla iyi para kazanırsın” der.

Adamın kafası bu işe yatar, öyle ya, traktör alıp tarlayı sürmektense, oturduğu yerden para kazanmak daha akıllıcadır. 

Sülün Osman’a dönüp,  

“Tramvaylardan birini kaça verirsin?” diye sorar. 

“Senin traktör paran bunu almaya yetmez, fakat bende bundan çok var, bir tane eksik olsa ne olacak. 

Bak şimdi karşıdan 484 numaralı tramvayım geçiyor, bunun gibi daha altı yüz tane var, canın sağ olsun bir tanesini senin gül gibi hatırın için vereceğim, sevildiğinin kıymetini bil, hemen al yoksa satmaktan vazgeçerim bilmiş ol” diyerek adamın ağzından girer burnundan çıkar, adam Sülün Osman’ı kandırdığını zannederek sevinçle tramvaylardan birini almayı kabul eder. 

Sülün Osman, cebinden beyaz kâğıt çıkartır ve adama bir senet yazar, imzalar atılır, parmaklar basılır, adamla tokalaşır, 

“Hayrını gör” der bütün parasını alır sonra da adamı tramvaya bindirir.

  Ona tembihi de unutmaz “Son durakta bu senedi vatmana göster ve tramvayını teslim al”

Tramvay son durağa gelince vatman, adamın bir türlü tramvaydan inmediğini görür:

“Hemşerim son durak in aşağı” deyince, adam böbürlene böbürlere Sülün Osman’ın karalayıp imzaladığı senet sandığı kağıt parçasını vatmana gösterir ve tramvayı satın aldığını asıl kendisinin aşağı inmesi gerektiğini söyler, aralarında bir kavga çıkar, polisler gelir. 

Adam elindeki senedi polislere de gösterir, polisler imzayı görünce: “Sülün Osman’ın işi” derler.

 Durum anlaşılır, olay basına konu olur. 

Zavallı adam traktör almak için geldiği İstanbul’dan beş parasız köyüne geri döner.

Özellikle 1950’li ve 1960’li yıllarda yani İstanbul’un Anadolu’dan en çok göç aldığı yıllarda iş yapan Sülün Osman’ı sakın ola sıradan bir dolandırıcı olarak görmeyin. 

O asla avına yanaşmazdı, sanırsınız ki adamda şeytan tüyü var, avı bizzat gelip onu bulurdu. 

Sonrasında en zeki adamı bile şaşkına çeviren laf cambazlıklarıyla bir bakmışsınız Sülün Osman’ın eline para sayılıyor.

Yine beni güldüren öykülerinden birini daha anlatayım sizlere,   

Sülün Osman, Dolmabahçe Saat Kulesi’nin önünde erketeye yatar ve avını beklermiş. 

Biri çıkıp da kuledeki saate göre kendi saatini ayarlayınca bizim Sülün hemen yanına yanaşıp saat ayarlama parası istermiş.

Saf insan çok, hiç itiraz etmeden saat ayarlama parasını verirlermiş, tabi birde bu işin karlı olduğunu düşünenlere “Dolmabahçe Saat Kulesi’ni” satmayı da ihmal etmezmiş. 

Başka bir numarasında ise Taksim Meydanı’na girip çıkanlardan ayak bastı parası alırmış. İstiklal Caddesi’nden Taksim meydanına çıkışta, yolun ortasına bir paspas serer, basıp geçenlerden ayak bastı parası alırmış, hatta kendini uyanık sanan bazı salaklara Taksim Meydanını bile satmayı ihmal etmemiş. 

Hatta derler ki, Gezi Parkı’nın içindeki banklara oturandan, yatandan farklı kira parası alırmış, bazen işi o kadar ilerlettirmiş ki, o banklara oturup öpüşen sevgililerden iki kat para aldığı söylenir. 

Bir ara mesleğini geliştirmek istemiş olacak ki kendisini medyum olarak tanıtmış ve evde kalan kızlara koca bulduğunu söyleyerek epey insanı dolandırmış. 

Yine günlerden bir gün Sülün Osman her zaman olduğu gibi Galata Köprüsü’nün oralarda erketeye yatmış, yeni avını gözlüyordu, tam köprüyü satacağı sırada olaya bir polis olaya şahit oldu ve bizim Sülün’ü tutukladı.

Mahkemede hakim önüne çıkarılınca tüm suçları bir bir ortaya çıktı, Sülün Osman’ın savunması ise Sokrates'in savunmasından bile daha güçlü olmuştu;

“Kusura bakma hakim bey. Memlekette Galata Köprüsü’nü satın alacak eşekler olduğu sürece ben bu köprüyü satarım.”

Yaptığı dolandırıcılıkların sonucunda hapse düşen Sülün Osman, burada dahi fark yaratmayı başardı. 

Hapishanede, “Alınteri İle Yaşamak” temalı konferanslar verdi. Bu konferanslar da, kendisinin bile bir “Uyarı” amacı taşıdığını söyleyerek, insanlara dürüst bir yaşamı ve alın teriyle çalışmanın önemini anlatı. 

Hayatı boyunca “Kötü Adam” olarak anılsa da, aslında topluma dolaylı olarak bir ders vermeye çalıştığını savundu.

Kesin olarak bir kanıta rastlayamadım ama söylentiye göre Sülün Osman hapisten çıktıktan sonra bu işlere tövbe etti ve Zeytinburnu taraflarında bir meyhane açarak namusuyla yaşamaya başladı, işleri eskisi gibi ilerlemiyordu. 

Su testisi su yolunda kırılır misali 1984 yılında 61 yaşındayken her zaman kaldığı Beyoğlu’ndaki otel odasında kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Kimlik taşımadığı için Karacaahmet’te, kimsesizler mezarlığına gömüldüğü söylenir.

Ve bir Sülün Osman’da geçti gitti hayatımızdan, ama onun şu sözü asla unutulmadı.. 

"Benim dolandırdığım insanlar dolandırıcıydı aslında, yani bana yaklaşma sebepleri beni dolandırmaktı.”

Söyledikleri düşündürücüydü… İnsanların benliğinde emeksiz para kazanmak var olduğu sürece böyle gidecekti bu dünya…

Bu günlükte bu kadar, başka bir yazımda buluşmak üzere 

Hoşçakalın, Hoş kalın. 

ESRA SONGÜLER 

HABER CADDESİ EDİTÖRÜ

Yorum Yazın

ESRA SONGÜLER

    iletişime geç

    ESRA SONGÜLER

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    Köşe Yazarları
    ESRA SONGÜLER
    ESRA SONGÜLER SÜLÜN OSMAN
    BURHAN AKDAĞ
    BURHAN AKDAĞ BİR ZAMANLAR FAİK ZAMBAK VARDI
    AV.MERAL KOÇHAN
    AV.MERAL KOÇHAN KENTSEL DÖNÜŞÜM
    MUSTAFA ÇOLAKOĞLU
    MUSTAFA ÇOLAKOĞLU SÜRPRİZ YAZILAR…
    Fatoş ACAR
    Fatoş ACAR VEDALAR ELVEDA OLMASIN
    ÇİFT AİLE DANIŞMANI HANIM DEMİRBAŞ
    ÇİFT AİLE DANIŞMANI HANIM DEMİRBAŞ NARSİST ANNELERİN YAYGIN DAVRANIŞLARI
    SABİHA ÜNAL
    SABİHA ÜNAL OKULLAR AÇILDI, GELECEK KAPISI ARALANDI
    SEÇİL ESKİOĞLU
    SEÇİL ESKİOĞLU BİR GÜNÜN ARDINDAN
    CELAL KODAMANOĞLU
    CELAL KODAMANOĞLU KEDİYİ MERAK ÖLDÜRÜR
    MEHMET ALİ BABAR
    MEHMET ALİ BABAR İNSAN KIRILDIKÇA İNSANDIR
    SELMA ADIGÜZEL
    SELMA ADIGÜZEL BİR GRUP KIZ, BİR GRUP IŞIK: MANİFEST’LE GELEN MÜZİK ÇAĞI
    AV.ONUR YAĞIŞAN
    AV.ONUR YAĞIŞAN MİLLET SAVAŞSIZ NASIL ÇÖKER ?
    ZAFER DİNÇER
    ZAFER DİNÇER VEFA SADECE BİR SEMT ADIYMIŞ
    HABİB BABAR
    HABİB BABAR HEY GİDİ GAZİNOLAR HEY
    GENCO SABANCI
    GENCO SABANCI TURİSTİK DOĞU EKSPRESİ -9-
    EYLÜL AŞKIN
    EYLÜL AŞKIN KENDİ KÜLTÜRÜNE VE SANATINA SAHİP ÇIK
    LEYLA SOMER
    LEYLA SOMER ONLAR İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
    FUNDA AKOSMAN
    FUNDA AKOSMAN YENİ YIL
    MERAL KONRAT
    MERAL KONRAT KİME GÖRE DÜŞMAN!
    Haber Caddesi
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    Haber Caddesi 2021 | Yazılım: Onemsoft

    Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle