“Ben sporcunun, zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim
Mustafa Kemal ATATÜRK”
“Galatasaray’da kaptanlık yaptığım zamanlarda yazı-tura atılacağı vakit hep tura derdim.
Varsın Atam’ın silüeti yere değmesin. Metin OKTAY”
Fikir arkadaşımdan geldi, arkadaşım Fenerbahçe taraftarıdır, hemde en koyusundan,
“ Fenerbahçe’yi yazsana Esra” dedi,
Güldüm,
“Elbette olur, neden yazmayayım ama önceliğim Galatasaray’dır benim” dedim…
Ben gözlerimi dünyaya açtığımda Galatasaraylıydım, evim Galatasarayın Florya Metin Oktay Tesislerine oldukça yakın bir konumda, nasıl olur da Fenerbahçeli olabilirim, mümkünü yok değil mi ?
Cimbom denilince benim aklıma ilk gelen isim “TAÇSIZ KRAL METİN OKTAY “ dır…
O bir efsanedir, o bir İdol’dür, hatta Galatasaray’lıların Metin babasıdır. Galatasarayın Florya tesislerine geldiğinizde kapısında “Galatasaray Metin Oktay Tesisleri” diye yazar.
Taçsız kral hakkında söylenecek çok fazla söz, kurulacak çok fazla cümle, anlatacak binlerce anı biliyorum, ama ben daha çok bilinmeyenlere değinmek istedim, jenerasyon olarak benim gibi ona yetişemeyenlerin ortak isteğidir kanımca; “Ne olurdu bir kere onu canlı izleyebilseydim?” diye hep özlem dolu bir hayıflanmadır benim için.
O ki yediği tekmelere ; tekme ile cevap vermek yerine centilmence mücadelesi, azmi, beyefendiliği ile sadece Galatasaraylıların değil tüm futbol tutkunlarının efsanesi olmayı başarmıştır.
Profesyonel ligin ilk sezonu. İlk ve tarihe geçecek olan randevu Fenerbahçe ile 10 Haziran 1959 da Eski adıyla Dolmabahçe stadyumundaydı. Maçın 37. dakikasında, sol kanattan ilerleyen Metin Oktay, Fenerbahçeli Naci Erdem'i geçti ve sert bir vuruşla topu manda lakaplı Özcan Arkoç'un koruduğu kaleye gönderdi.
Top ağları delerek deniz tarafında ki Fenerbahçe kalesinden dışarı çıktı. Maçın Yugoslav hakemi Markoviç önce aut kararı verdi, itiraz edildi bunun üzerine ağlar kontrol edildi ve topun ağları delerek dışarı çıktığı anlaşıldı. İşte 10 Haziran 1959 günü "Ağları delen golün atıldığı gün" olarak futbolda tarihe geçti...
1936 doğumlu, İzmir’in Karşıyaka ilçesinde dünyaya gelen Taçsız Kral 1954 yılında profesyonelliğe ilk adımı atarak İzmirspor ile sözleşme imzalamıştı. O dönemin lig sistemi şu an ki sistemden farklı olduğu için İzmirspor, sadece İzmir takımlarının bulunduğu ‘İzmir profesyonel liginde’ mücadele etmekteydi.
Metin Oktay İzmirspor kariyeri boyunca çıktığı 18 maçta 17 gol atarak “İstanbul takımlarına karşı oynamadan” birçok kulübün dikkatini çekmiştir. Genç futbolcunun namı o kadar yayılmıştır ki dönemin en büyük futbol otoritelerinden biri olan Baba Gündüz’ün de kulağına gelir. Baba Gündüz Kılıç, genç Metin’i izlemek için İzmir’e doğru yola çıkar. Metin’in oynadığı maçın sadece ilk 45 dakikasını izler ve sinirli bir ses tonuyla
“Beni ta İzmir’e kadar bu adam için mi getirdiniz!” deyip stadyumdan ayrılır. Kimse Baba Gündüz’ün verdiği tepkiyi anlamadı, herkes şaşkınlık içindeydi, ama aslında Baba Gündüz stratejik taktik belirlermiş ve rakiplerini egale etmek için böyle bir yola başvurmuştu. Arabaya biner binmez kurmaylarına “Bu çocuğu sakın kaçırmayın, onu Galatasaray formasıyla görmek istiyorum” der.
Ben futbol fanatiğiyim, nelerini gördüm, formasını giydiği takımın taraftarına küfür eden, karşı takım oyuncusuna tekme ve yumruk atan futbolcu da gördüm, aldığı son model arabası ile hava atan , gece kulüplerinden çıkmayan futbolcuyu da gördüm. Ama mesele sadece futbolcu görmek ise, en çok görmem gereken Metin Oktay’dı, Biz ailecek onu çok severdik. Taçsız Kralı efsaneleştiren başka konularda var elbet. Galatasaray’a gelişi mesela...
Taçsız Kralın ünü günden güne artıyordu, adı hergün başka bir kulüp ile anılmaya başlamıştı. Ama Metin’in aklında ve gönlünde Galatasaray’dan başka takım yoktu, olmayacaktı da.
Çünkü o Cimbom fanatiğiydi, Galatasaray aşığıydı, hayallerini Galatasaray’da futbol oynamak süslüyordu.
İzmirspor’un Metin’e yaptığı, dönem futbolcularının çoğunun ret edemeyeceği 30 bin lira gibi o günün iyi bir transfer teklifini Metin Oktay elinin tersiyle itti.. Ve Galatasaray’a gitti..
Hayat böyle birşey işte, Taçsız kralın gönlünü kaptırdığı ilk eşi olan Oya Hanımın babası İzmirspor’un üst düzey yöneticilerinden birisiydi. Çok doğal olarak kızı da koyu bir İzmirspor taraftarıydı,
Metin milli takım kampı için Moskova’da bulunduğu sırada eşi Oya Hanım’ın basına yaptığı”
“Metin İzmir de kalacak, İstanbul’a gitmeyecek” açıklamaları Metin’i kızdırmıştı.
Oya Hanımın ısrarla İzmir’de kalmak istemesi durumu öyle bir noktaya getirir ki Oya hanımın kurduğu o cümle Metin Oktay efsanesinin fiilen başlamasına neden olacaktır.
“Ya Galatasaray, Ya ben ! “
Taçsız kral için Galatasaray aşkı herseyini üstündeydi, tercihini Galatasaray’dan yana yaparak eşinden boşandı.
Baba Gündüz Kılıç iyi bir spor adamıydı, geleceği çok iyi görürdü, bir sabah o sıralar Galatasaray’ın kaptanlığını yapan Turgay Şeren’i yanına çağırdı.
“ Bak Tugay “ diye söze başladı…
“İzmir’den pırıl pırıl bir genç gelecek onu Galatasaray’a kazandıralım kaptan. Ona bu futbolculuğunun yanı sıra, Galatasaraylılığı öğretelim bir Galatasaraylının ne gibi meziyetlere sahip olması gerektiğini aklına sokalım”
Al Metin’i, onunla beraber yaşa. Kamplarda aynı odada kal inanıyorum ki, Metin Oktay yalnız futbolculuğu ile değil, Beyefendiliği, Galatasaraylılığı, Futboldaki krallığı ile Türk futboluna imzasını atacak.”
Metin Oktay Galatasaray forması ile çıktığı daha ilk maçında takımının ilk golünü atar.
Ve o sezon (1955-56) Galatasaray İstanbul Ligi Şampiyonu olur. Metin Oktay 17 maçta 19 gol atarak “Gol Kralı” olur. Tribünlerde “Taçsız Kral “ pankartları bu sezondan itibaren giderek yayılmaktadır.
1956-57 sezonunda Galatasaray şampiyonluğu averaj ile aynı puan da ki Fenerbahçe’ye kaptırır. Ama Taçsız Kral attığı 17 gol ile yine o sezonun gol kralı olur.
Sezon sonunda ise benim de çok iyi bildiğim o meşhur olay yaşanır. Fenerbahçe ikinci başkanı Müslim Bağcılar, Metin Oktay’ı transfer etmeyi kafasına koymuştur. Metin Oktay arkadaşları tarafından davet edildiği bir restaurantta Müslim Bağcılar ile buluşturulur. Kendisinden habersiz emrivaki olarak gerçekleştirilen bu buluşmaya Metin Oktay çok kızar, ancak onun nezaketi meşhurdur. Mekanı terk etmez ve Müslim Bağcılar’ın davetini kırmayarak masaya oturur. Bağcılar, kendisine imzalı açık bir çek uzatır. “istediğin rakamı yaz, yeter ki Fenerbahçe’ye gel”
Metin Oktay kimsenin beklemediği bir şekilde çeki geri uzatır ve o meşhur sözü söyler.
“Bizi sevenlere ihanet etmeyelim baba”
Taçsız Kral’ın unutulmayacak bir anısını daha aktarayım;
1968-1969 sezonundaki jübile maçını Fenerbahçe ile yapıp Futbol hayatına öyle son vermek ister. Fenerbahçe yöneticisi Eşref Aydın’a bu istek iletilir, gelen cevap şudur.
"Tek bir şartım var. Fenerbahçe Kulübü ve taraftarları her zaman sana hayrandı. 10 dakikalığına da olsa Fenerbahçe formasını giyer misin?"
Metin Oktay, Fenerbahçeli yöneticinin bu isteğine "Şeref duyarım" cevabını verir.
Jübile maçında Metin Oktay ile Can Bartu formalarını değiştirir. 10 dakikalığına Metin Oktay Fenerbahçe, Can Bartu ise Galatasaray forması ile mücadele eder.
İşte Taçsız Kral, ayakları kadar iradesiyle, dürüstlüğüyle de tam bir beyefendiydi…
Metin Oktay’ı yazmak satırlara sığmaz ama maalesef köşem doldu, gelecek yazımda yine efsane bir isimle serimize devam edeceğim,.
Arkadaşımında heyecanla beklediği yazıyı yazacağım “Fenerbahçe” tabiki.
Galatasaray camiasının Metin Oktay’ı gibi, o da Fenerbahçe camiasına adını altın harflerle yazdırmış efsane futbolcusu “Ordinaryüs” lakaplı Lefter Küçükandonyadis…
Hoşçakalın, hoş kalın.
ESRA SONGÜLER
HABER CADDESİ EDİTÖRÜ
Yorum Yazın