Her gün vicdanlarımızı kanatan haberlerle uyanıyoruz: Filistin, özelde de Gazze, açlığın ve bombaların pençesinde kıvranıyor. Binlerce masum can, çocuk, kadın, yaşlı demeden ya açlıktan ya da vahşi saldırılarla hayatını kaybediyor. Ekranlara yansıyan her görüntü, insanlığın ortak vicdanında onulmaz yaralar açarken, akıllara şu soru takılıyor: Hani biz Hz. Muhammed'in ümmetiydik? Hani biz kardeştik? Nerede Müslüman ülkeler?
Peygamberin Mirası ve Bugünün Gerçeği
Hz. Muhammed (SAV), ümmetine birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu miras bırakmıştır. Komşusu açken tok yatanın bizden olmadığına dair hadisler, Müslümanların birbirine kenetlenmesinin ne denli önemli olduğunu vurgular. İnancımız, mazlumun yanında olmayı, zulme karşı durmayı, ihtiyacı olana el uzatmayı emreder. Peki, bugün bu ilahi emirler nerede hayat buluyor? Gazze'de yaşananlar, bu yüce değerlerin ne denli ayaklar altına alındığını acı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Sessizliğin Ağır Bedeli
Gazze'de yaşananlar sadece bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın sorunudur. Bebeklerin mama bulamadığı, hastanelerin bombalandığı, insanların en temel insani ihtiyaçlardan mahrum bırakıldığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu zulme karşı Müslüman ülkelerin sergilediği sessizlik ya da yetersiz tepkiler, sadece Filistin halkını değil, tüm İslam alemini derinden yaralamaktadır. Siyasi çıkarlar, ekonomik kaygılar ya da jeopolitik dengeler adına suskun kalmak, ahirette verilecek hesabın ağırlığını katlamaktadır. Zira bu sessizlik, zulmün ve işgalin meşrulaşmasına zemin hazırlamaktadır.
Ne Yapmalı?
Bu acı tablo karşısında elimiz kolumuz bağlı duramayız. Her birey ve her ülke üzerine düşeni yapmak zorundadır.
• Siyasi ve Diplomatik Baskı: Müslüman ülkeler, uluslararası platformlarda daha güçlü bir ses çıkarmalı, Gazze'deki insanlık dramının sona ermesi için kararlı adımlar atmalıdır. Ekonomik ve siyasi ilişkiler, insan hakları ihlallerine karşı bir kaldıraç olarak kullanılmalıdır.
• İnsani Yardım: Bölgeye kesintisiz ve güvenli bir şekilde insani yardım ulaştırılması için tüm kanallar zorlanmalıdır. Gıda, ilaç, barınma gibi temel ihtiyaçların karşılanması elzemdir.
• Kamuoyu Oluşturma: Dünya kamuoyunun dikkatini Gazze'ye çekmek ve gerçekleri tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermek için çabalar artırılmalıdır. Sosyal medya, sivil toplum kuruluşları ve medya organları etkin bir şekilde kullanılmalıdır.
• Birlik ve Dayanışma: İslam dünyası, mezhepsel ve siyasi ayrılıkları bir kenara bırakarak Gazze için tek yürek olmalıdır. Güçlü bir birlik ruhu, uluslararası alanda daha etkili adımlar atılmasının önünü açacaktır.
Gazze'deki her can kaybı, tüm ümmetin kalbinden bir parçayı koparıyor. Eğer gerçekten kardeşsek, eğer gerçekten Peygamberimizin ümmetiysek, bu acıya daha fazla seyirci kalamayız. Gelin, suskunluğumuzu bozalım ve Gazze'ye uzanan her yardım eliyle kardeşliğimizi yeniden inşa edelim. Unutmayalım ki, yarın bu dünyadan göçtüğümüzde, Gazze'deki masumların gözyaşları bizim de vicdanımızı sorgulayacaktır.
Mehmet Ali BABAR
Yorum Yazın