BEDRİ RAHMİ EYÜPOĞLU - MARİ GEREKMEZYAN
“Şairlere İlham Olmuş Kadınlar” dizimizin dördüncüsünde yine dillere destan bir yasak aşkı anlatacağım.
Bedri Rahmi Eyüpoğlu ünlü ressam, yazar ve şairlerimizdendir.
Peki ya Mari Gerekmezyan desem !
Eminim çoklarınız dudak bükmüştür, içinden “Bilmiyorum” diyenlerinizin seslerini duyuyor gibiyim.
Bir aşk düşünün, öyle büyük ve hüzünlü bir aşk ki, kimilerine göre yasak aşk, benim görüşümü sorarsanız engel tanımayan tutkulu aşk.
KARADUT
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın a gülüm
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
Bedri Rahmi Eyüpoğlu
Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun bu ezbere bildiğimiz dizelerini, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde (Mimar Sinan Üniversitesi) asistanlık yaptığı sırada tanıştığı heykel bölümü öğrencisi Mari Gerekmezyan’a yazdığı bilinmektedir.
Peki kimdir bu uğruna şiirler yazılan kadın!
Gelelim hikayemize :
Ermeni asıllı ve çok yetenekli bir öğrenci olan Mari ile Bedri Rahmi tutkulu bir aşk yaşarlar. Üstelik bu aşk gizli kalmaz ve Bedri Rahmi’nin tüm çevresi bu aşktan haberdar olur, bu sırada evli ve bir çocuk babasıdır. Eren Eyüboğlu bu durumda taraf olmaz ve eşinin yanlışını fark edip kendisine dönmesini bekler.
Mari Ermeni asıllı olması sebebiyle toplumdan dışlanmıştır, baskılar altında sürüp giden bir ilişkileri vardır. Bu tutkulu aşka bir hastalığın gölgesi düşer ve Mari Tüberküloz (Verem) olmuştur. Dönemin şartlarında hastalığın ilacı olan antibiyotikler çok pahalıdır ve Bedri Rahmi bu ilaçları temin etmek için kendi yaptığı tabloları satmaya başlar.
Fakat tüm çabasına rağmen Mari 1947 yılında, İstanbul’da Alman Hastanesi'nde, henüz 34 yaşında iken hayatını kaybeder. Mari’nin ölümünden sonra Bedri Rahmi çaresizliğini şu acıklı dizeleriyle dile getirdi.
“Ressam olduğumu sanıyorlar. Ne ressamı?
Filozof olduğumu sanıyorlar. Ne filozofu?
-Ben hiçim, hiç!
Ama hiç olmak ne garip, ne korkunç.
Katlanamıyorum artık:
Bir şey olmanın büyük gücünü içinde hissetmek ve bir şey olmamanın bilincine de sahip olmak dayanılmaz.
Hiç olmanın fikri sana acı versin ve sen hisset hiç olduğunu, hiç! “
Yaklaşık 3-4 yıl kadar süren kısa ve hüzünlü aşk hikayesinden sonra Bedri Rahmi, eşi Eren Hanım'a geri döner.
Hayatlarına devam ederken bir gün katıldıkları bir davette, kendisinden rica edilmesi üzerine Bedri Rahmi ‘"Karadutum, çatal karam, çingenem" dizelerini okumaya başlar.
Okurken kendisini tutamaz ve gözyaşlarına boğulur.
Salondaki herkes ve eşi Eren Hanım, gözyaşlarının Mari için olduğunu anlar. Mari’yi unutamamıştır.
Bu olaydan sonra Eren Eyüboğlu Paris’e gider ve bir süre ayrı kalırlar.
Paristen eşine şu mektubu gönderir:
"Cankuşum,
Kulüpte bir gece, şiir okumuştun hani! Hatırladın mı? Gözlerinden birden yaşlar döküldüğünü görünce içimin karardığını hissetmiştim. Sesin, nasıl titremişti. Hey! Bütün bunları hatırlıyor musun? Sanki böğrüme kızgın bir ütü yapmışmış gibi olmuştum o gece. Senin seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım! Bedri'nin ruhuna insan üstü bir gücün acıyıp ona güç vermesi için dua etmiştim. Ruhunun çektiği acıları Allah dindirsin. Allah sana resim yapma sevinci versin ve bizim yanımızda yaşamaktan, mutluluk duyabilmeni sağlasın. Eren."
Bir zaman sonra Bedri Rahmi tekrar karısının ve oğlunun yanına döner, ömrünün sonuna kadar birlikte yaşarlar. Bedri Rahmi Eyüboğlu 1974 yılında 63 yaşında Pankreas kanserinden aramızdan ayrıldı.
Tutkulu aşık Bedri Rahmi, genç yaşta hastalığa yenik düşen Mari ve sonsuz bir sabırla evliliğinin bütünlüğünü koruyan, eşinin ona geri dönmesini bekleyen Eren Eyüboğlu.
Işıklarda uyu Bedri Rahmi Eyüpoğlu.
Bugünlükte bu kadar. Şairlere ilham olmuş başka bir kadında buluşmak üzere
Hoşçakalın, hoş kalın.
ESRA SONGÜLER
HABERLER CADDESİ EDİTÖRÜ
Yorum Yazın