Geleceğimizin nesilleri, mirasçıları, gururumuz çocuklarımız. Onlara her daim en iyisini vermek için çabalar, en iyi şartlarda yetiştirmek için fedakarlıklarda bulunup uğraşır dururuz. Lakin bu günün gençleri ve ebeveynleri arasında uçurum denecek derecede farklılıklar bulunmaktadır. Bunların temelinde çocuklarımızla arkadaşlık kuramamak ve bizlerin yanlış yönlendirme yaklaşımlarımız olduğunu görebiliriz. Bebeklik döneminden ergenlik dönemine kadar her konu ve görüşte anne babaların istekleri doğrultusunda ilerleme kaydetmeyi beklemekteyiz. Halbuki onların duygu ve düşüncelerini önemseyerek yaklaşmak ileriki dönemlerde karşılaşılabilecek sorunlarla daha kolay çözüm yolu bulunabilir.
Duygu ve düşüncelerine değer verilmeyen çocuklar kaygılı, içe dönük, gelecekle ilgili planlarından uzak en önemlisi özgüveni noksan bireyler olarak gelişecektir. Böyle bir durumda da ergenlik dönemlerinde kendilerini kanıtlama çabasına girerek aile ve toplum tarafından dışlanan tavırlar sergileyeceklerdir.
Çocuklarınızı önemseyelim, en iyi egitimi öncelikle kendi içimizde vermeye çalışalım, geliştirelim ve destek olalım.
Ünlü eğitimci Francis W. Parker’a bir kadın sorar:
• Çocuğumun eğitimine ne zaman başlayabilirim?
• Çocuğunuz ne zaman doğacak?
• Doğacak mı? Çocuğum 5 yaşında
• Hanımefendi burada benimle konuşarak vakit kaybetmeyin. Evinize gidin ve eğitime başlayın. Çocuğunuzun eğitimde 5 yılını kaybettiniz.
İşte dostlar; eğitimin dediği gibi çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştirebilmek için elimizden geleni yapalım. Çünkü başarılı, huzurlu ve yükselen toplumlar için çocuklarımızın ruhen ve bedenen sağlıklı yetiştirilmesiyle mümkün olacaktır.
Okul başarısızlığı çocuğun olan potansiyelini tam anlamıyla kullanmayarak derslerde ve faaliyetlerinde potansiyelinin altında çaba göstererek bunu yüksek seviyelere taşıyamamasıdır. Bunun altında da bir çok neden yatmaktadır. Okuldan kaynaklanan sebepler, bireysel sebepler, aileye bağlı nedenler olarak toparlayabiliriz.
Okuldan kaynaklanan sebepler: Sınıflardaki öğrenci kapasitesinin fazlalığı, sınıf ortamındaki fiziksel yapının yetersizliği, öğrenimde katkıda bulunacak materyallerin bulunamaması yada kullanılmaması, disiplin, özgür düşüncelerin bastırılması, ders çalışma tekniklerinin öğrencilere anlatılmaması, sınıf içerisinde başarısızlıktan dolayı küçümsenme gibi nedenler söylenebilir.
Bireysek Faktörler: Bedensel, zihinsel ve duygusal çocuğun yetersiz oluşu, motivasyon eksikliği, özgüvenden noksan oluşu, arkadaş ilişkileri, derslerde konsantre ve algılama güçlüğü, amaç ve hedef belirlememe, dengesiz beslenme ve uyuma alışkanlığı, bulaşıcı hastalıklar, fiziksel rahatsızlıklar (görme, işitme vs) bireysel sebepler olarak sayılabilir.
Aileye bağlı faktörler: Ebeveynlerin çocukların potansiyelinin üzerinde bir başarı beklemeleri ve baskıcı tutumları, aile içerisindeki geçimsizlik, iletişimsizliğin çocuğa yansıtılması, çocuğun diğer bireylerle karşılaştırılması, anne babanın çocuğa model olmaması, sosyakültürel faaliyetlerde bulunmaması, ders çalışma konusunda baskıcı tavırlar görmesi, sosyo ekonomik kaynağın düşük olması, ailenin okul hakkında olumsuz düşüncelerinin yansıtılması gibi daha bir çok nedenler sıralanabilir. Tüm bu nedenlerin altında yatan başarısızlığın sebeplerini araştırmalı ve çocukla birlikte ortak çözüm noktaları konuşulabilmelidir. Sanırım bir yerlerden başlamanın tam sırası……..
İşte sevgili dostlar; Hayattaki başarımız sahip olduğumuz şeyleden çok kendi kişiliğimizdir. Sadece “ Bu sefer gerçekten başlıyorum” demesini öğrenmesini bilmeliyiz.
SABİHA ÜNAL
YAZAR
Yorum Yazın