Geçen ay sosyal medya platformların da dolaşırken dikkatimi çekmişti.
Kendisini yakınen tanıdığım, medyatik bayan arkadaşım , ne hikmetse, Menajerliğe soyunmuştu. Her şey iyi güzel de, keşke yaptığı mesleğin ismini de doğru yazabilseydi. Lafı çok uzattım da, bu arkadaşım kendi mesleğini şöyle yazıyordu… “Menejer” Allah Allah, “Menejer” ne ki !. Doğru olanı “Menajer”di. Adını bile doğru dürüst bilemediği Menajerliğin ne olduğunu sorsam onun da cevabını alamayacaktım, biliyorum !
Aslında onun da suçu yoktu, Türkçemizde bu ve buna benzer yanlışlıklar o kadar çok yapılmaktaydı ki, amacım burada kimseye Türkçe dersi vermek değil, kimseyi yermek hiç ama hiç değil. Yaşantımızda doğru sandığımız birçok kelimeyi yanlış kullanıyoruz.
Güzel bir ürün aldığımızda yüzümüze takındığımız böbürlenme ile üstüne basa basa “Orjinal" deriz ya, sözcüğün doğrusu “Orijinal”dir.
Özel günlerde telefonumuza gelen mesajlara teşekkür etmek için “Saol", veda ederken de “Hoşça kal" yazarız ama bu da yanlıştır; doğrusu “Sağ ol" ve “Hoşçakal" yazılmasıdır.
Bilgiçlik taslayan bir dostum, birgün sohbet sırasında, bir yılandan bahsederken “Boğa Yılanı” demişti, güldüm ben o bahsettiğin yılandan hiç korkmam çünkü “Boğa yılanı “ diye birşey yok ama “Boa yılanı” diye bir yılan var işte ondan korkarım dedim.
Daha minikken, suya "buu" diyerek, emeklemeye başladığımız günden bu yana yanlış kullandığımız sözcükler, belleğimize doğru olarak yerleşse de bizi ve çevremizdekileri zorda bırakmaz. Yanlışlara alışmış toplumuz, manava gideriz, “Karnıbahar” istediğimizde, doğru söylenişi "karnabahar" olsa da manav bizi terslemez ve istediğimizi verir. Doğrusu “Meyve’dir” ama, konuşurken hep “Meyva” deriz. Günlük yaşantımızda kelimeleri kullanırken yaptığımız yanlışlar bizi üzmese de, işimizi, arkadaşlarımızı, dostlarımızı ya da hayat boyu bir yastığa baş koymak adına eşimizi seçerken yaptığımız yanlışlar bizi mutsuz kılar.
Bu hataları hepimiz yapmaktayız, ben de gökten zembille inmedim, benim de hayata ve insana dair kendi çapımda "Doğru bilinen yanlışlar"ım var.
Bazıları ahkam keserler, sanırsınız ki, filozof… Efendim
“İnsanlar haksız olduklarında öfkelenirler!”
Yok ya !.
Belki haklı olabilirsiniz, haksızlığını örtbas etmek için gürültü çıkaranlar vardır elbet ama çoğul bir terim kullanmazsınız, bana göre haklı olup da haklılığını bir türlü anlatamayan insan sinirlenir.
Şöyle çevrenize bir bakın, haklı olduğunuz bir konuda, sakin ve alçak sesle, öfkelenmeden karşınızdakine haklılığınızı anlatmaya çalışın bakalım... Dinleyen bulursanız bana da haber verin. Hemen onunla tanışayım ben de.
“İyilik yapan iyilik bulur!” Külliyen yalan! Geçin bunları geçin, onlar eskidenmiş.
Ben asıl darbeyi onlara hayatı boyunca kimsenin yapmadığı iyiliği yaptığım için yedim.
Tabi ki, siz yine çok istiyorsanız iyilik yapın ama benden size dost tavsiyesi bunun yol, su, elektrik olarak geri dönmesini beklemeyin. Hele ki iyilik yaptığınız insandan asla, unutma artık onun bir numaralı düşmanısınızdır.
Bir de derler ki “İyi düşün iyi olsun!” İnanın buna kahkahalarla gülesim geliyor, bence bu asrın palavrası..
Çok değil ya bir kişi gösterin bana iyi düşünmüş iyi olmuş!
Birtakım hikayeler anlatanlar olacaktır... İnsan inanmak isteyince "zorlama yakıştırmalar" çıkarabilir hayatından elbet. İyi düşünüp sonucu iyi olmuş hikayeleriniz varsa benimle paylaşmanızı isterim, belki de bir sonraki yazımda bu bu hikayelerinizden yola çıkarak farklı anlatımlarda yapabilirim.
Haftaya başka bir konuda buluşmak üzere..
Hoşçakalın ama hep dostça kalın…
CELAL KODAMANOIĞLU
GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ
Yorum Yazın