Bir zamanlar bir kare her şeyi anlatmaya yetiyordu, gülümseyen yüzler, pırıltılı davetler, kusursuz stiller…!! Magazin dünyası, gerçekliğin değil, algının hüküm sürdüğü bir sahneydi, ne kadar parlarsan, o kadar varsın, ne kadar görünürsen, o kadar değerlisin, için boş olsa bile, dışın yeterince gösterişliyse alkışı toplayabilirdin.
Fakat zaman, sadece görüntüyü değil; görünmeyeni de açığa çıkaran bir terazidir, ve son yıllarda bu terazide ciddi bir dengesizlik belirdi, çünkü magazin artık sadece ne gösterdiğinle değil, ne sakladığınla da yargılanıyor.
Algılarla inşa edilen o kusursuz hayatlar, birer birer çatlamaya başladı, bir süreliğine rol yapılabilir ama hayat uzun bir sahnedir. Gerçek, bir noktada sabrı taşırır ve maskeleri indirir, o çok özenilen hayatların ardında yalnızlıklar, hesaplar, yorgunluklar ve bazen boşluklar vardı, herkesin görmek istediği şey “mutluluk”tu; ama çoğu zaman perde arkasında sessiz bir çığlık gizliydi.
Bu çağ, “görüntü” çağı, fakat artık görüntünün arkasındaki niyeti de merak ediyoruz, sadece kim ne giymiş değil, kim ne yaşıyor diye sormaya başladık, o soru, magazin dünyasının en çok kaçındığı soruydu belki de: "Gerçekte nasılsın?"
Artık algı yönetimiyle ayakta kalmak daha zor, çünkü insanlar yorgun…! Gerçeklikten uzaklaşan her gösteri, bir süre sonra bumerang gibi dönüp sahibini vuruyor, çünkü biz artık sadece izlemek değil, hissetmek de istiyoruz, rol değil, samimiyet; ışık değil, hakikat arıyoruz.
Magazin dünyasının imtihanı da tam burada başlıyor: gösterilen ile yaşanan arasındaki fark ne kadar büyükse, kırılma da o kadar kaçınılmaz oluyor.
Ve belki de bugünün en güçlü yıldızları; çok görünmeyen ama içi dolu, az konuşan ama özüyle var olan insanlar olacak, çünkü çağ değişiyor. Algılar değil, artık gerçek kazanıyor.!
SELMA ADIGÜZEL
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın