MENU
  • EĞİTİM
  • MEKAN
  • HABER
  • Basın Bülteni
  • SİNEMA
  • Kadın
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • BİYOGRAFİLER
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
Haber Caddesi
DOLAR6.8555
EURO7.7475
GR ALTIN390.45
ÇEYREK640.68
İstanbul
Haber Caddesi
Haber Caddesi
  • MAGAZİN
  • MÜZİK
  • YAŞAM
  • GÜNCEL
  • MODA
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • SAĞLIK
  • KÜLTÜR & SANAT
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
Kapat

NİŞANLILIK

Ana SayfaYazarlarAV.GİZEM GONCE
22 Ağustos, 2023, Salı 19:19
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt

Evlenmek isteyen kişilerin, evlenmeden önce birlikte geçirdikleri zamanlar Medeni Kanun’da nişanlılık olarak adlandırılır. Fakat her ülkede bizim medeni kanunumuzda olduğu gibi nişanlılık hukuki düzenlemelerin içerisine dâhil edilmemiştir. Medeni Kanunu’muz alman ve İsviçre medeni kanununda olduğu gibi, nişanlılık dönemini bir hukuki düzenleme olarak kabul etmiş ve buna ilişkin hükümler getirmiştir. 

 

Nişanlanma ve nişanlılık farklı şeyler midir?

Nişanlanma ve nişanlılık aynı anlama geldiği düşünülmekle beraber aslında farklı anlamlara karşılık gelmektedir. Nişanlanma; kadın ve erkeğin karşılıklı olarak birbirlerine evlenme vaadinde bulundukları hukuki bir işlemdir. Örneğin; bir erkeğin bir kadına “benimle evlenir misin?” şeklinde evlilik teklifinde bulunması akabinde kadının da kendisine “evet evlenirim.” demesi anında nişanlılık başlar.

 

Nişanlılığın hukuki niteliği nedir?

Türk Medeni Kanunu’nun 118. maddesinin 1.fıkrasında “Nişanlanma evlenme vaadidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu hukuki işlemin niteliği konusunda 3 farklı görüş bulunmaktadır. 

Bunlardan ilki; ön sözleşme görüşüdür. Bu görüşe göre; Türk Medeni Kanunu’nda nişanlanmanın tanımı evlenme vaadi olarak düzenlenmesi sebebiyle doktrin nişanlanmanın evlenmenin yapılması borcunu doğuran ön sözleşme olduğu görüşündedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 22. Maddesinde taraflar ileride asıl amaçladıkları sözleşmeyi yapmayı birbirlerine taahhüt etmeye ön sözleşme denilmektedir. 

İkinci görüş ise; karar görüşüdür. Bu görüş; nişanlanmada iki kişinin iradelerini ortaya koyarak birbirlerine uygunluğunu kabul etmeleriyle kurulan bir işlemdir. 

Üçüncü görüş; sözleşme görüşüdür. Bu görüş; nişanlanmanın erkek ile kadının karşılıklı olarak birbirlerine uygun irade beyanlarıyla kurulan bir sözleşme olduğunu savunmaktadır. Ancak bu sözleşmenin Türk Borçlar Kanunu’ndan kaynaklı bir sözleşme olmadığı, aile hukukuna tabi bir sözleşme olduğu kabul edilmiştir. Doktrinde bu görüşü savunanlar; nişanlanmanın Türk Borçlar Kanunu’na da niteliği itibariyle de aykırılık olmaması görüşündedir. Türk Medeni Kanunu’nun 120. Maddesinde evlenmeden kaçınan kişinin evlenme vaadini ihlal ederek nişanlısına karşı tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Nişanlanma ile birlikte taraflar evlenmeyi gerçekleştirme yükümlülüklerinin yanı sıra sadakat yükümlülükleri, aile hukukundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumludurlar.

Nişanlanmanın kurucu unsurları nelerdir?

Türk Medeni Kanunu’nun 118/1 maddesinde; “Nişanlanma; bir erkek ile bir kadın arasında karşılıklı evlenme vaadidir.” denilmiştir. Nişanlanmanın diğer kurucu unsuru; karşılıklı evlenme vaadi ile bu vaatte bulunan kişilerin ayrı cinsten olmalarıdır. Bu iki unsurun varlığı halinde nişanlanmanın hukuki sonuçlarından bahsedilir.

 

Karşılıklı evlenme vaadi nedir?

Türk Medeni Kanunu’nda da açıkça düzenlendiği üzere; nişanlanmanın varlığından söz edebilmek için iki tarafın karşılıklı evlenme vaadinin bulunması gerekmektedir. Sadece bir tarafın evlenme vaadinin olması, nişanlanmanın hukuki sonuçlarını doğurmaz. Evlenme vaadi; sözle, yazı ile açıkça yapılacağı gibi, bu irade beyanını açıklayan bir başka davranışla da yapılmış olabilir. Kadın ve erkeğin sessiz kalarak nişan yüzüğü takmak için ellerini uzatmaları, evlenme vaadini içeren bir davranış olarak kabul edilmektedir. 

Nişanlanma bir şekle bağlı mıdır?

Nişanlanma bir şekle bağlı değildir. Evlenmeye yönelik olarak yapılan davranışlarda evlenme vaadinin varlığı karine teşkil etmektedir. Muhafazakâr çevrelerde taraflar arasındaki cinsi münasebetin varlığı karşılıklı evlenme vaadine karine teşkil etmektedir. Her ülkede farklı şekillerde yapılan nişan törenlerinde karşılıklı olarak tarafların yüzük takmaları; toplum tarafından nişanlanmanın bir şekil şartı olarak kabul edilse de aslında nişan töreninin ve yüzük takmanın Türk Medeni Kanunu açısından bir şekil şartı olmadığı açıktır. Tarafların birbirlerine mesaj gönderme yolu ile evlenme teklifi etmesi ve diğer tarafın da bu teklife karşı kabul beyanını göndermesi, nişanlanmanın varlığını göstermektedir. İleride taraflar arasında bir hukuki ihtilaf oluşması halinde; nişan töreni veya yüzüklerin varlığının delil niteliğinde olacağı kabul edilmektedir.

Evlilik vaadini üçüncü bir kişi yapabilir mi?

Evlilik vaadini bizzat nişanlanacak olacak kişilerin kendilerinin yapması gerekmektedir. Temsil veya vekâlet yolu ile başkası adına nişanlanma mümkün değildir. Örneğin; anne-babalarının çocukları için evlenme vaadinde bulunmaları, nişanlanmanın hukuki sonuçlarını doğurmayacaktır.

Bir tarafın yapmış olduğu evlenme teklifine karşı cevap ne zamana kadar verilebilir?

Türk Borçlar Kanunu’nun 4. maddesinde; yüz yüze yapılan bir teklif derhal kabul edilmemiş ise, red edilmiş sayılmaktadır. Ancak; bu durum nişanlanma konusunda geçerli olmayacaktır. Hemen cevap verilmesi gerektiği açık olarak söylenmemiş ise, her evlenme teklifinin karşı tarafın düşünüp karar verebilmesi için zamana ihtiyacı vardır. 

Hangi evlenme vaatleri nişanlanmayı oluşturur?

Türk Medeni Kanunu’nda da açıkça düzenlendiği üzere; tarafların kolayca birbirlerini anlayabilecekleri, ciddi evlenme iradesi olan sorulardan oluşan evlenme vaatleri, evlenmenin amacına yöneltmiş soruları nişanlanmanın hukuki sonuçlarını doğurmaktadır. Örneğin; bir film setinde bir oyuncunun rolü gereği diğer bir oyuncuya evlenme teklifinde bulunması elbette ki nişanlanmanın hukuki sonuçlarını doğurmayacaktır. Diğer bir örnek; kadın ve erkeğin şaka yolu ile birbirlerini güldürmek amaçlı evlenme teklifinde bulunmaları nişanlanmanın hukuki sonuçlarını doğurmayacaktır.

Nişanlanmanın geçerlilik şartları nelerdir?

Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen nişanlanma hukuki bir işlemdir. Tarafların ehil olmaları, evlenme vaatlerinin emredici hukuk kurallarına, ahlaka ve adaba aykırı olmaması, evlenme vaadinin muvazaalı olmaması ve evlenmenin imkânsız olmamasına bağlıdır. 

Nişanlanmanın geçerlilik şartları oluşmadıysa, o halde nişanlanmanın hükümsüzlüğünden söz edilir.

Nişanlanmanın hükümsüzlüğü halleri nelerdir?

Tarafların nişanlanma ehliyetinin olmaması bir hükümsüzlük hali olarak düzenlenmiştir.

Nişanlanmanın emredici hukuk kurallarına, ahlaka ve adaba aykırı olması halidir.

Evlenmenin imkânsız olması halidir.

Nişanlanmanın muvazaalı işleme dayalı olması halidir.

Tarafların irade beyanlarının sakat olması halidir.

 

Tarafların nişanlanma ehliyetinin olmaması hali nedir?

Türk Medeni Kanunu’nun 10. Maddesinde düzenlenen; tam ehliyetliler diğer hukuki işlemleri yapabilecekleri gibi nişanlanmayı da yapabileceklerdir.

Türk Medeni Kanunu’nun 15. Maddesi gereği tam ehliyetsizleri açıklamak gerekirse; ayırt etme gücüne sahip olmayanlardır. Tam ehliyetsizler ayırt etme gücüne sahip olmadıklarından, yapacakları nişanlamaya dair işlemler kesin hükümsüzdür. Nişanlanma; kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan, temsilci ya da vekâlet ile yapılması mümkün değildir. Ayrıca tam ehliyetsiz kişiler evlenmeyecekleri için nişanlanmaları da mümkün değildir.

Türk Medeni Kanunu’nun 118. Maddesinin 2. Bendine göre; sınırlı ehliyetsiz olan ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlılarda nişanlanma yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça küçüğü ya da kısıtlıyı bağlamaz. Sınırlı ehliyetsiz; yasal temsilcisinin rızasını almadan yaptığı nişanlanmanın geçerli olduğu, nişanlısına karşı sadakat yükümlülüğünün bulunduğu, ancak nişanın bozulmasından dolayı ortaya çıkacak mali sonuçların kendisine yüklenilemeyeceği söylenebilinir.

Türk Medeni Kanunu’nun 452. Maddesinin 2. Bendine göre; velayet altındaki sınırlı ehliyetsiz kişiler kendilerini ehil göstermek suretiyle karşı tarafı aldatmış ise bu sebeple karşı tarafa vermiş oldukları zararları tazmin etmeye mecburdurlar.

Türk Medeni Kanunu’nun 451. Maddesinin 2. Bendine göre; tam ehliyetli taraf, karşı tarafın durumunu öğrendiğinde sınırlı ehliyetsiz olan kişinin yasal temsilcisine nişanlanmanın gerçekleşebilmesi için uygun bir süre içinde onay vermesini isteyebilir. Uygun süre içerisinde onay vermeyen yasal temsilci, tam ehliyetli olan tarafa nişana bozma imkânı da vermiş olur. 

Nişanlanmanın emredici hukuk kurallarına, ahlaka ve adaba aykırı olması hali nedir?

Tarafların aralarında evlenme engeli bulunanların nişanlanması ve bir kişinin aynı zamanda birden fazla kişi ile nişanlanması durumudur.

Evlenme engeli olan hısımların, evlenmeye engel olan akıl hastalığının bulunması, aralarında evlatlık ilişkisinin bulunması, mevcut bir evliliğinin olması; nişanlanmaya engel oluşturmaktadır.

Tüm bu engeller neticesinde yapılan nişanlanmalar; hükümsüz kabul edilmektedir. Evlenme vaadinin kanuna, ahlaka ve adaba aykırı olarak yapılması da; nişanlanmanın hükümsüzlüğünü oluşturmaktadır. 

Boşanmış ya da eşi ölmüş bir kadının Türk Medeni Kanunu’nun 132. Maddesinde düzenlenen iddet müddeti süresini beklemeden nişanlanma hali; geçerli kabul edilmiştir. Bunun sebebi ise; iddet müddetine uymamanın kesin bir evlenme engeli oluşturmadığıdır.

Evli bir kişinin mevcut evliliğindeki eşinin ölmesi ya da kendinden boşanması halinde; başka bir kişi ile evlenme vaadi ile nişanlanması; ahlak ve adaba aykırı olması sebebiyle hükümsüz kabul edilmektedir.

Bir kişinin nişanlıyken, ikinci defa başka bir kişi ile nişanlanması hali de; ahlak ve adaba aykırı sayılması sebebiyle hükümsüz olacaktır. Birinci nişan sona erdirilmiş akabinde ikinci bir kişi ile ikinci bir nişan yapılmış ise, bu geçerli olacaktır. Bir kişi aynı anda iki nişanlılığı birlikte götürmekte ise; ikinci yapmış olduğu nişanlanma ahlaka ve adaba aykırı olduğu için geçersiz olacaktır.

 

Nişanlanmanın muvazaalı işleme dayalı olması hali nedir?

Aslında aralarında bir nişanlılık ilişkisi olmamasına rağmen; bir erkek ile bir kadının nişanlanmış olduklarını açıklamaları, kendilerini nişanlı gibi çevrelerindeki insanlara göstermeleri hali; nişanlanmanın hükümsüzlüğü halidir.

 

İrade beyanındaki sakatlık nedir?

Taraflardan biri aslında nişanlanmayı istemediği halde, zihni bir kayıt ile evlenme vaadinde bulunmuş ise bu durumda irade beyanındaki sakatlıktan söz edilmektedir. Bir taraf şaka yapmak sureti ile karşı tarafına evlenme vaadini ilettiğinde, nişanlanmanın hukuki sonuçlarının oluştuğu söylenemez. Şayet karşı taraf kendisine yapılan evlenme vaadini ciddiye alır ise; şaka olarak beyanda bulunan tarafın beyanı ciddi beyan olarak sonuç doğurur ve nişanlanma gerçekleşir. Şaka yaptığını beyan eden tarafın yaptığı şakayı karşı tarafın da anlayabileceğini, bu sebeple hataya düştüğünü söylemesi halinde; karşı taraf nişanın bozulması sebebiyle tazminat isteme haline sahiptir.

Yanılma, hata, korkutma, aldatma hallerinde; nişanın bozulması haklı sebep sayılacağından her somut olaya göre ayrı ayrı değerlendirilir.

Nişanlanmanın şarta bağlanması nedir?

Geçerlilik şartlarını taşıyan bir nişanlanmanın söz konusu olabilmesi için; şarta bağlı olarak yapılması mümkün kabul edilmektedir. Taraflarca kararlaştırılan şartın; geciktirici ya da bozucu olması mümkündür. Taraflar eğer “TUS sınavını kazanırsam, nişanlılığımız başlar.” şeklinde bir şartta anlaşmışsa; bu şart geciktirici bir şarttır. Taraflar eğer “TUS sınavını kazanamazsam, nişanlanma sona erer.” şeklinde bir şartta anlaşmışsa; bu şart bozucu bir şarttır. Kararlaştırılan bu şartların; ahlaka, adaba ve kişilik haklarına aykırı olmaması gerekir. Aynı şekilde nişanlanmanın cinsi münasebette bulunma şartına bağlanması da ahlaka kabul olarak kabul edilmektedir.

Nişanlanmanın süreye bağlanması nedir?

Geçerlilik şartlarını taşıyan bir nişanlanmanın söz konusu olabilmesi için; süreye bağlı olarak yapılması mümkün kabul edilmektedir. Nişanlanmanın ileri tarihte başlanmasına ilişkin yapılan anlaşmada hukuki bir engel bulunmamaktadır. Örnek vermek gerekirse; tarafların yılbaşında nişanlanma hususunda tarafların anlaşması ve bu nişanlılık ilişkisinin ramazan ayının ilk günü başlayacağına ilişkin anlaşma yapmaları mümkündür. Tarafların ramazan bayramından önce nişanı bozmaya ilişkin yapacakları eylemler geçerli kabul edilmemektedir. Bunun sebebi ise; nişanlanmanın ramazan bayramının ilk günü başlayacağına ilişkin anlaşma irade beyanlarıdır, ancak o zaman nişanın bozulması hükümleri uygulanacaktır.

 

Nişanlıların birbirlerine olan yükümlükleri nelerdir?

1- Vaade uygun davranma yükümlülüğü: Taraflar karşılıklı olarak birbirlerine evlenme vaadinde bulunmaları sebebiyle, evlenme vaadine uygun davranmakla yükümlüdürler. Evlenmeyi gerçekleştirmeyecek hallerden kaçınmaları gereklidir.

2- Evlenmeyi gerçekleştirme yükümlülüğü: Evlenmek için tarafların gerekli olan işlemleri yapmaları, evlilik için belediyeye başvurarak gün almaları, sağlık kontrollerinden geçmeleri gerekmektedir.

3- Sadakat yükümlülüğü: Taraflardan her biri nişanlılık sürecinde birbirlerine sadakatli davranmak ile yükümlüdürler. Evlenmeyi vaat eden kişilerin birbirlerine karşı evlenme isteklerini olumsuz şekilde etkileyecek davranışlardan kaçınmaları gerekmektedir. Sadakatsiz yükümlülüğüne aykırı davranışlar; boşanma davalarında olduğu gibi karşı tarafa tazminat isteme hakkını doğurur.

4- Nişanın Medeni Kanun anlamında yakın sayılması: Türk Medeni Kanunu’nun 151. Maddesinde; bir kimsenin yakınlardan birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmesini bir nisbi butlan hali kabul etmiştir. Ayrıca; Türk Medeni Kanunu’nun 510. maddesinin 1. bendi uyarınca; yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi, mirasçılıktan çıkarma sebebi olarak düzenlenmiştir. Her iki maddede de “yakın” terimi aynı zamanda nişanlılığı da kapsar.

5- Destekten yoksun kalma ve manevi tazminat isteyebilme: Nişanlılardan biri haksız fiil sonucu ölmesi halinde, sağ kalan nişanlı; bu fiili gerçekleştiren faile karşı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir. 

6- Tanıklıktan ve hâkimlikten kaçınma hakkı: Nişanlılardan biri diğer nişanlının davalı ya da davacı olduğu bir davada, nişanlının sanık olduğu bir ceza davasında tanıklık yapmaktan kaçınma hakkına sahiptir. Bu durum nişanlılardan birinin bu davalarda hâkim olarak görev yapması halinde de geçerlidir.

 

Nişanlılığın sona ermesi halleri nelerdir?

1- Evlenme: Nişanlıların birbirleri ile evlenmesi halinde nişanlanma sona erer.

2- Tarafların anlaşması: Nişanlılar karşılıklı olarak nişanlılık ilişkisini sonlandırmaya ilişkin anlaşmışlarsa; nişanlılık ilişkisi sona erer. Bu anlaşma şekle bağlı değildir. Taraflar birbirlerinden hediyelerin geri verilmesini isteyebilirler.

3- Bozucu şartın gerçekleşmesi: Bozucu şarta bağlı olarak yapılan bir nişanlanmada; bozucu şartın gerçekleşmesi halinde nişanlılık sona erer.

4- Evlenmenin imkânsızlaşması: Nişanlılardan birinin sona ermesi halinde nişanlılık sona erer.

5- Kesin bir evlenme engelinin meydana gelmesi: Nişanlıların evlenmesinde kesin olarak bir engel bulunması halinde örneğin; akıl hastalığı, nişanlılardan birinin diğerinin evlatlığı olması hali nişanı kendiliğinden sona erdirir.

6- Nişanın bozulması: Nişanlıların irade beyanları sonucu nişanlılıkları sona erer. Bu durumun açık irade beyanı ile yapılması gerekmez. Örneğin; nişanlının mesajlara cevap vermemesi, bulunmuş olduğu hiçbir haber vermeden şehri terk etmesi, buluşma taleplerini geri çevirmesi, aramaları cevaplamaması halleridir.

 

Nişanın bozulmasında haklı sebepler nelerdir?

Nişanlıların ekonomik durumların bozulması, iflas etmeleri, ilişkilerinde beklenmedik bir durumun ortaya çıkması (örneğin nişanlının anne ve babasının bakımını üstlenmek durumunda kalması), nişanlının nişanlanmadan önceki ahlak ve adaba uygun olmayan özel hayatının öğrenilmesi, nişanlının ağır bir hastalığa yakalanması, ciddi bir fikir ve inanç ayrılıklarının oluşması, bulaşıcı ve iyileşmeyen bir hastalığa yakalanması, nişanlının ailesinin ahlak ve adaba uygun olmayan bir yaşam tarzı benimsemesi, nişanlıya karşı pek kötü muamelede bulunulması, sadakat yükümlülüğüne uyulmaması halleridir.

 

Nişanlılığın sona ermesinde nişanlıların birbirlerinden tazminat isteme hakları var mıdır?

Nişanlılığın tek taraflı olarak sona erdirilmesi halinde; nişanlıların birbirlerinden tazminat isteme hakları vardır. Tazminat ödeme yükümlülüğünde olan kişi; nişanın bozulmasında kusurlu olarak kabul edilen taraftır. Haklı bir sebep olmaksızın, nişanın bozulmasına sebebiyet veren taraf; kusurlu kabul edilmektedir. Bu sebeple tazminat ödemekle sorumlu tutulmaktadır. Eğer nişanın bozulmasındaki haklı sebep; diğer tarafın kusurlu davranışları neticesinde oluştu ise bu durumda nişanı bozan taraf, diğer taraftan tazminat isteme hakkına sahiptir.

Nişanın bozulması herhangi bir haklı sebebe dayanmıyor ise; bu durumda hiçbir taraf birbirinden tazminat isteyemeyecektir.

 

Tazmin edilecek zarar ve masraflar nelerdir?

Türk Medeni Kanunu’nun 120. Maddesinin 1. Bendine göre; nişan töreni sebebiyle yapılan masraflar, haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozan kişi tarafından ödenir. Nişanın bozulmasında hiçbir kusuru olmayan tarafın; evlenmek amacıyla yapmış olduğu tüm masraflar örneğin; ev kiralanması, balayı masrafları, eve alınan eşyalar kusurlu olan nişanlı tarafından ödenir. Nişanlılık töreni için yapılan masraflar örneğin; çiçek, ikramlar ve ziyaret masrafları da talep edilebilir.

 

Haksız olarak nişanı bozan kişiye karşı tazminat davası açabilir mi?

Nişanın bozulmasında haksız olan tarafa karşı diğer taraf; tazminat davası açabilir. Bu davada nişanı bozan kişinin anne babası olan kişilere karşı dava yöneltilemez. Fakat; nişanın bozulmasında haksız olan taraf ölmüş ise, bu dava mirasçılarına karşı yöneltilir. Nişanın bozulmasında kusursuz olan taraf tazminat davasında karşı tarafın kusurunu ve haklı bir sebebe dayanmadan nişanı bozduğunu ispat etmek zorundadır. Davacı; davasını ispat eder ise hâkim takdir yetkisini kullanarak uygun bir tazminat ödenmesine karar verebilir.

 

 

Nişanlılığın sona ermesinde üçüncü kişilerin tazminat isteme hakları var mıdır?

Türk Medeni Kanunu’nun 120. Maddesinde; kusursuz olan nişanlının nişanın bozulması sebebiyle anne ve babasının ya da onlar gibi davranan kimselerin, kusurlu olan nişanlıya karşı tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır. Tüm nişan masraflarını ve evlenmenin yapılacağına ilişkin olan masraflar; nişanın bozulmasında kusurlu olan nişanlıdan talep edilir. Örneğin; damatlığın kızın babası tarafından satın alınması, ev eşyalarının kızın annesi tarafından satın alınması hali.

 

Hediyelerin geri verilmesi ne demektir?

Nişanlılar; nişanlanmanın hüküm doğurduğu tarihten itibaren birbirlerine nişanlanmanın gereği olarak birtakım hediyeler verirler. Nişanlıya ekonomik değer olan her türlü kazandırma; hediye olarak kabul edilir. Örneğin; nişan yüzüğü, nişan seti, nişan bohçası hediye olarak kabul edilir. 

 

Hediyelerin geri verilmesinin istenmesinin şartları nelerdir?

Hediye; nişanlanma sebebi ile verilmiş olması gerekir. Örneğin; yüzüğün nişanlanma sebebi ile verildiği kabul edilmektedir. Bu hediyelerin alışılmışın dışında olması gerekmektedir. Hâkim; bu konuyu değerlendirirken alışılmışın dışında olup olmadığını örf, adet kuralları ile günün şartlarına bakarak takdir edecektir.

Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ermiş olmalıdır. Eğer nişanlılık yalnızca evlilik ile sona erdiyse, tarafların birbirlerinden hediyeleri geri istemeleri söz konusu olamaz. 

Nişanlılık; ölüm, anlaşma ya da nişanın bozulması hali ile sona erdi ise hediyeler taraflara geri verilmelidir.

Hediyelerin geri verilmesini isteme hakkı; nişanlıların anne babalarını ya da anne baba gibi hareket eden kişilere de verilmiştir.

 

Nişanlanmanın sona ermesinden doğan taleplerde zamanaşımı süresi nedir?

Türk Medeni Kanunu’nun 123. maddesi uyarınca; nişanlılığın sona ermesinden doğan talep hakları, sona ermenin üzerinden 1 yıl geçmek ile zamanaşımına uğrar. Maddi ve manevi tazminat talepleri ile hediyelerin geri verilmesinde de 1 yıllık zamanaşımı süresi vardır. Ayrıca; nişanlıların anne ve babaları için de bu zamanaşımı süresi uygulanır.

Avukat Gizem Gonce

Yorum Yazın

AV.GİZEM GONCE

    iletişime geç

    AV.GİZEM GONCE

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    Köşe Yazarları
    BURHAN AKDAĞ
    BURHAN AKDAĞ BEŞİKTAŞ’A DÖNÜŞ: FABRİKA AYARLARIMIZI HATIRLAMAK ZORUNDAYIZ
    Fatoş ACAR
    Fatoş ACAR KAPICI MI?- APARTMAN GÖREVLİSİ Mi?
    ESRA SONGÜLER
    ESRA SONGÜLER SELAHATTİN PINAR - AFİFE JALE
    MİNE DEV
    MİNE DEV HER GELENİ HIZIR BİL.
    SABİHA ÜNAL
    SABİHA ÜNAL İNSANLAR İÇİN RÜYANIN ÖNEMİ
    SEÇİL ESKİOĞLU
    SEÇİL ESKİOĞLU KADIN, ERKEK VE AHLAK KAVRAMI
    CELAL KODAMANOĞLU
    CELAL KODAMANOĞLU DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
    GENCO SABANCI
    GENCO SABANCI TURİSTİK DOĞU EKSPRESİ-6-
    AV.ONUR YAĞIŞAN
    AV.ONUR YAĞIŞAN SELAM OLSUN EMEKÇİLERE
    ÖZGÜR GÜNDÜZ
    ÖZGÜR GÜNDÜZ GÜNLERİN RENKLERİ ve ENERJİLERİ
    ÇİFT AİLE DANIŞMANI HANIM DEMİRBAŞ
    ÇİFT AİLE DANIŞMANI HANIM DEMİRBAŞ İSTİYORUM AMA YAPAMAM
    MEHMET ALİ BABAR
    MEHMET ALİ BABAR CİMBOM OSİMHEN İLE ÇOŞTU
    SELMA ADIGÜZEL
    SELMA ADIGÜZEL AH, O ESKİ RAMAZANLAR…
    HABİB BABAR
    HABİB BABAR VEFA MASUMU VEFASIZLAR
    EYLÜL AŞKIN
    EYLÜL AŞKIN KENDİ KÜLTÜRÜNE VE SANATINA SAHİP ÇIK
    FERAH BÜYÜKKIZMAZ
    FERAH BÜYÜKKIZMAZ İNSAN VE DÜNYA İÇİN 2024
    ZAFER DİNÇER
    ZAFER DİNÇER UÇUK KAÇIK DEDİLER, HAKSIZLIK ETTİLER
    LEYLA SOMER
    LEYLA SOMER ONLAR İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
    FUNDA AKOSMAN
    FUNDA AKOSMAN YENİ YIL
    MERAL KONRAT
    MERAL KONRAT KİME GÖRE DÜŞMAN!
    Haber Caddesi
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    Haber Caddesi 2021 | Yazılım: Onemsoft

    Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle