Erzincan'da Dadaloğlu dizeleri
Erzincan Doğu Anadolu bölgesinde 11.974 km² toprak yüz ölçümüne sahiptir. Erzincan ovası, doğu-batı yönünde uzanır. Denizden yüksekliği 1.218 m. olan ovanın uzunluğu ise 40 km., toplam alanı ise 500 km2.dir.Elbette Turistik Doğu Ekspresiyle batı yönünden sınırlara girince saatler süren yolculuk yapıyorsunuz. Bunun nedeni de sıra dağların yamaçlarında sağlı sollu tren hattının dönerek yol almasıdır.
Dağlar kentin yüzde 60'nı oluşturur
Erzincan ili genellikle dağlar ve platolarla kaplıdır. Dağlar çeşitli yönlerde, belli bir sıra içerisinde uzanır. Güneybatıdan Munzur, Kuzeybatıdan Refahiye Dağları İl sınırlarına girer. Doğudan Erzurum’dan gelerek, Batıya doğru uzanan Karasu ırmağı ve kop dağları, il alanını derinlemesine, aralarında geniş düzlükler bırakacak şekilde böler. Dağlar il topraklarının yaklaşık % 60`ını kaplar. Esence (Keşiş) dağları, ilin en yüksek noktasını (3.549 m.) oluşturmaktadır. Köhnem dağı 3.045 m. Sipikör dağı 3.010 m. Mayram dağı 2.669 m., Kop dağı 2.963 m., Mülpet dağı 3.065 m., Munzur dağları 3.449 m., Kazankaya dağı 2.531 m., Ergan dağı 3.256 m., Dumanlı dağları 2.618 m. ve Coşan dağı 2.976 m’dir.
Erzincan ilinde ovalar, doğu-batı ve kuzey-güney doğrultusunda uzanan dağ sıraları arasındaki çöküntü alanlarında ye alır. Ovalar birbirine boğazlarla bağlanmıştır. Erzincan ovası, doğu-batı yönünde uzanır. Kuzeyinde, doğu-batı yönünde uzanan ve Türkiye'nin en büyük ve tehlikeli Kuzey Anadolu fay hattı vardır.
1939 depreminde 32 Bin 968 kişi öldü
Mercalli şiddet ölçeğine göre depremin şiddeti, ölçeğin en yüksek değeri olan XII (Afetsel) olarak saptanırken 116 bin 720 bina bütünüyle yıkıldı. Sarsıntı sonucunda resmî sayılara göre 32 bin 968 kişi yaşamını yitirdi, 100 binden fazla kişi ise yaralandı. O dönemin jeologları ki, bugünün jeologlarının hocaları oluyor, bölgede yaptıkları inceleme sonucu hükümete sundukları raporda, kentin 2 kilometre kuzeye, 3. Ordu'nun bulunduğu yere inşa edilmesi gerektiğini vurgulamışlar ancak o dönemin siyasileri kenti yine aynı noktaya inşaa etmişlerdir.
1992 Erzincan depremi
Erzincan bu büyük yıkımın ardından 53 yıl sonra 13 Mart 1992 tarihinde yerel saatle 19.08'de ilin güneydoğusunda meydana gelen depremle bir kez daha yıkılmıştır. Depremin büyüklüğü 6,8 Ms olarak ölçüldü. 653 kişi öldü, 8 Bin 57 bina hasar gördü veya yıkıldı. Bu deprem 1939 Erzincan Depremi'nin merkez üssü yakınındadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bulunan Erzincan, bu depremle beraber tarihindeki altıncı büyük depremi yaşamıştır. Yine jeologlar kentin 1939 da yaşanan depremle aynı olduğunu o dönem hocalarının tuttuğu raporlarla tescil ederek aynı öneride bulunmuşlar ve yine kent siyasi otorite tarafından yine ve yeniden aynı noktaya inşa edilmiştir. Kentin merkezi bir türlü 2 kilometre ötelenememiştir!...
Erzincan'da sulu tarım yapılmaktadır. Orta verimlilikte olup, buğday, şekerpancarı ve fasulye yetiştirilmektedir. Fırat vadisinin iki yanında Sansa boğazına dek olan alandaki çok sayıda düzlükler, Tercan ovalarını oluşturur. En genişi 180 km2.lik, Çadırkaya (Pekeriç) ovasıdır. Denizden yüksekliği 1.450-1.500 m. olan bu ova kalın bir alüvyon tabakası ile örtülmüştür.
Fırat ırmağı
İI toplam alanının, 1/20’sini yaylalar kaplamaktadır. Güneyde Munzur dağlarının uzantıları üzerinde, özellikle Koşan dağı yöresindeki yaylalar, seyrek ve kısa otlarla kaplıdır. Yer yer meşeliklere rastlanmaktadır. Daha doğuda, Erzurum- Erzincan- Bingöl sınırında bulunan Cemal dağlarının, Erzincan’da kalan uzantıları üzerinde, verimli yaylalar bulunmaktadır. Önemlileri arasında Çimen, Melan, ve Sarıçiçek yaylaları zengin bitki örtüsüne sahiptir. İlin en büyük ve en önemli akarsuyu Fırat ırmağıdır. Fırat 43,8 m3/sn ile 1320 m3/sn arasında değişen debisi ile sulama, enerji ve su sporları amaçlarıyla kullanılmaktadır. Tercan ovalarında Fırat’a, kuzeybatıda Keşiş dağlarından çıkan, Çayırlık dere ile güneydoğuda Tuzla suyu katılır. Tercan ovasında suların birleştiği yerden itibaren Fırat’ın en büyük kolu karasu adını almaktadır.
Erzincan ovasında Fırat ırmağı, iki yandan Mercan, Kom, Cimin, Pahnik ve Sürperen suları ile Çardaklı deresini alır. Irmak, Erzincan ovasından sonra, Bağıştaş’a kadar derin bir yatak içerisinde akar. Fırat, Kemaliye ilçesinde Kadıgölü suyu ile Miran suyunu aldıktan sonra, ilçenin güneydoğusunda Başpınar yakınlarında Keban barajı ile Elazığ il sınırına girer. Refahiye ilçesinden çıkan suların dışındaki tüm suları bünyesinde toplar. Refahiye ilçesinin suları Çukurdere aracılığı ile Kelkit çayına dökülür. Bölgedeki bütün akarsular kısa boylu sel karakteri taşıyan dere ve çaylardır. İlkbahar mevsiminde eriyen kar suları ve yağan yağmurlarla kabarır, zaman zaman taşkınlara neden olurlar. İI sınırları içerisinde coğrafi önemi olan göl yoktur. Çayırlı ilçesinde Yedi göller ve Aygır gölü, Otlukbeli’de Otlukbeli gölü, Kemaliye’de Kadı gölü gibi küçük göller bulunmaktadır.
Cama yapıştım
Doğu Ekspresi Erzincan sınırlarına girince kompartımanda cama yapıştım, habire dağları, akarsuları, ovaları çekiyorum. Tek tük dağlarda birkaç ev veya küçük köyler görüyorum. Vay arkadaş diyorum içimden, insanlarımız burada kışın nasıl yaşıyor?. Zorlu bir hayat mücadelesi. Düşünün kombi yok, doğal gaz yok, bas tuşa ısın. İllaki yazın çevreden veya çok uzaklarda olan orman alanlarından devletin verdiği izinle odun kesip biçip kırarak kışlık yakacağını aylarca hazırlayacaksın. Kar yağdığında burnunu dışarı çıkaramazsın, evler bile görünmez, gömülür. Horozun tavuğun, iki küçük baş hayvanına koyun veya keçi gözün gibi bakacaksın. Biri ölürse sütünü peynirini, yağını kaybedersin, maddi külfet cabası. Aklımda cevapsız deli sorular. Bir tarafta batıdaki teknolojik manyaklık, Bin kilometre uzağında ise mahrumiyet yaşamı!...
Zihnimdeki karışık duygularla birlikte dilimde rahmetli Cem Karaca'nın muhteşem seslendirdiği, yükselen müzikle beraber tüyleri ürperten Dadaloğlu şarkısı dudaklarımdan dökülüyor.
Kalktı göç eyledi Avşar elleri hey
Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eyler ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir
Belimizde kılıcımız kirmani
Taşı deler mızrağımızın temreni
Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir
Dadaloğlu’m yarın kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice koç yiğitler yere serilir
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir
Sağlar bizimdir.
Dadaloğlu
Yaşamı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız Dadaloğlu’nun şiirleri yazılı kaynaklar aracılığıyla değil, sözlü gelenek sayesinde bugüne ulaşmıştır. Dadaloğlu avşar elleri şiirinde merkezi hükümetin göçebe yörükleri yerleşik hayata geçirmesine karşı yazmıştır. Yörüklerin direnişi bu şiirde dile gelmiştir.
Avşar Elleri
Dadaloğlu (gerçek adı: Veli), Osmanlı Devleti'nin Anadolu Türkmenlerini iskân etme politikasına karşı koymuş bir halk ozanıdır. 18. yüzyılın son çeyreğinde Kayseri'nin Tomarza ilçesinde doğup 19. yüzyılın ortalarında öldüğü bilinmektedir. Çukurova ve Binboğa dağları arasında yarı göçebe bir hayat sürmüştür. Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bilgi yoktur.
Dadaloğlu Güney Anadolu'da (Nur Dağları ve muhtemelen Toros Dağları) dağlık bölgelerde yaşıyordu. Diğer adı Veli idi. Bu isim şairlerin kullandığı mahlas (takma ismi) ismiydi. Oğuzların Avşar boyundandı. Osmanlı Devleti'nin konar-göçer Avşar, Karsantı (Aladağ), Sırkıntı, Bozdoğan, Kırıntı, Berber, Menemenci gibi Türkmen aşiretlerini yerleşik hayata geçirmek için verdiği uğraş, yer yer başkaldırılara ve çatışmalara neden olmuştur.
Dadaloğlu'nun şiirleri, yerleşik hayata geçmek istemeyen Türkmen aşiretlerinin sesi ve sözlü tarihi sayılabilir. Bu itirazlardan dolayı Osmanlı, Avşarlara tarım arazileri verdi. Ama o yine de kabile üyelerinin en geleneksel göçebe yaşam tarzını tercih etti ve Osmanlı'ya karşı mücadele etti.
Dadaloğlu mücadelesini şiirlerine de yansıtmış, halkının duygularını ve tepkilerini konu almıştı. Ferman padişahınsa, dağlar bizimdir!...
Mücadelenin sonunda, Dadaloğlu ile maiyetindeki Avşar ve Cerit Türkmenleri çoğunlukla İç Anadolu Bölgesi'ne üçer beşer aileler olarak sürülmüştür. Dadaloğu Kırşehir'in Kaman ilçesinde ölmüştür. Mezarı Kaman'ın Ziyaret Tepe Mahallesinde ilçeye hakim bir noktada bulunmaktadır.
Genco SABANCI
Gazeteci_Yazar
Yorum Yazın