“Aldanma insanların samimiyetine,
Menfaatleri gelir her şeyden önce…
Vaat etmeseydi Allah cenneti,
O’na bile etmezlerdi secde.
Mehmet Akif Ersoy”
Bu haftaki yazıma Mehmet Akif’in ünlü satırlarıyla başlamak istedim…
Ne de güzel anlatmıştı ünlü şairimiz, yozlaşan insanları… Yozlaşmak !
TDK’nun sözlüğüne bakarsak şöyle anlatıyor. “Doğasında, soyunda bulunan iyi niteliklerini sonradan yitirmek, soysuzlaşmak.”
Çok sık bir özlemi dile getiririm, “Eskiden” diye başlayan öykülere bayılırım ne güzeldi bizim gençlik kuşağımız, peki ya şimdi ? İnanın sadece bizim ülkemizde değil, tüm dünyada büyük bir yozlaşma yarışı var…
Açın sosyal medyayı, Televizyonları, akla hayale gelmedik sapıklık, sapkınlık, şımarıklık ve yobazlık örneklerini sıkça görür olduk…
- Özel ilişkilerde,
- Sosyal yaşamda,
- Kültür ve sanat adına yapılan bir çok organizasyonda yozlaşma almış başını gidiyor!...
Ne eğitim, ne öğretim, ne öğüt, ne tenkit, ne ceza maalesef bu yozlaşma dalgasını durduramıyor…
Kimileri “yozlaşma zaten vardı, sosyal medya sayesinde daha çok farkına varır olduk” türünden açıklama yapsa da; eriyip kıtasından kopan buz parçaları gibi, her gün toplum dediğimiz bütünün bünyesinden yeni bir parçanın kopup ayrıldığına şahit olmak, bu tezi çürütüyor…
Bazen de bakıyoruz ki bir aile parçalanıyor, bazen bir mahalle… Arkadaşlık, dostluk, fedakarlık, sevgi, saygı, hoşgörü, yardımlaşma, paylaşma, dayanışma, misafirperverlik gibi yapıştırıcıların gücü kalmamış artık…
Her şeyin sahtesi, kopyası revaçta… Sosyal değerlerimiz, kötü örneklerle linç ediliyor… Duruma itiraz eden, söylenen çok ama, müdahale eden, durdurmaya çalışan yok…
Size söyleyeyim, inanın durum çok vahim! Artık öyle günlerdeyiz ki, çocuğumuzu komşuya emanet edemez olduk!
Yolda önümüze çıkan birine yardım edemez hale geldik!
Artık bir tanıdığa içten gelerek, gerçekten sorumluluk duyup, merak ederek, “Nasılsın, iyi misin” demiyoruz!... Sadece lafın gelişi…
Apartmanda yan komşumuzu bile tanımıyoruz ki; garibanı, kimsesizi nasıl tanıyalım!
Geçenlerde evden çıktım, asansörle aşağı iniyorum, asansörde bir kişi daha var, inanır mısınız bana bir selamı bile çok gördü. Karşı komşumun kim olduğunu bilmiyorum bile, adamın biri işte, bazen kapıyı açtığımızda karşılaşırız selam dahi vermez, ne kadar acı değil mi?
Artık bir şey paylaşmıyor, selamlaşmıyoruz!
Kimse kimseye borç vermiyor artık, kefil olmuyor. Haklılarda aslında, bir arkadaşım, anlatıyor, arkadaşı hastalığı bahane edip, bankadan kredi çektirmiş, ilk taksidini ödemiş o kadar, bütün borç arkadaşımın sırtına kalmış, güven kalmadı ki artık insanlara,
Kimse bir tuğla da benden olsun demiyor! Yok artık yok, insanlık öldü… yere düşsen kimse bir bardak su vermez sana, Oysa eskiden öylemiydi?
Para, “insan elinin kiri” derdi eskiler… O kirli şeye esir olmazlardı… Para kazanmaktan ziyade “gönül” kazanma peşindeydiler…
Tüketerek değil, paylaşarak mutlu olunurdu… İnsanlığın “gramı” ziyan edilmezdi!...
Konu-komşuya hal hatır sormak farzdı… Bir çok ziyaret bunun için yapılırdı…
Bir yabancı yere gidildiğinde, tanıdık aranırdı… Otellerde değil, evlerde konuk olurdu insanlar…
Otelde kalanlara kimsesiz gözüyle bakılırdı…
Şimdi öyle değil , herkes, herkese yük oluyor…
Kimse kimseye tahammül edemiyor…
Sabır taşı erkenden çatlıyor…
Sevdiğimizin her şeyine katlanamıyoruz artık…
Yeni evliler, adeta külden yapılı bir dairede oturuyorlar; en ufak bir sarsıntıda yuva çöküyor… Boşanmalar, kavgalar, davalar, davalar…
Ahlak yozlaşmış.
Adam “hayırseverim” diyor, yoksulu sevmiyor! Bu nasıl hayırseverlikse artık,
Ve ben bu duruma çok üzülüyorum, Biz bu dünya da neyi paylaşamıyoruz ki, neden insanlardan hep korkar olduk, eskiden böyle değildik ki…
Bugünlükte bu kadar hoşçakalın ama hep dostça kalın…
CELAL KODAMANOĞLU
Haber Caddesi
Genel Yayın Koordinatörü
Yorum Yazın